18,5. Bölüm

34.8K 1.5K 6.8K
                                    


Hayatınıza giren kötü karakterleri alt etmenin verdiği his gibisi yoktur. Özellikle, duyguları zirvede yaşayan 18 yaşında bir lise öğrencisiyseniz.

"On sekiz buçuk," diye mırıldandı Jungkook, kaşlarını çatarak.

"Ne?" diye sordu Taehyung, Jungkook durup dururken kendi kendine konuştuğu için.

Jungkook omuz silkti, "Birileri bir yerlerde benim sadece 18 yaşında olduğumu söylüyormuş gibi hissettim."

Taehyung gözlerini devirmekle yetinirken Gipeun muhabbetin tümünü yok saymayı tercih etmişti.

Müdürün odasının önünde bekliyorlardı. Bu durum onlar için oldukça sıradan olsa da bir istisna yaşanıyordu: azar işitmek için orada değillerdi. Yaklaşık yirmi dakika önce yaşanan gösterinin mağdurları (!) olarak ifade vermeyi bekliyorlardı.

"Müdürün yüzünün sinirden kızarmasının sebebi bu sefer biz değiliz," diye mırıldandı Taehyung. "Sanırım biraz kıskandım. Özeliz sanıyordum..."

"Aslında sebep biziz," dedi Gipeun sessizce.

Jungkook başını salladı. "Sebep hep biziz Taehyung..." Olduğu yerde hafifçe sağa sola sallanırken göz ucuyla, okuldaki öğretmenlerden biri ile ayak üstü sohbet eden Jimin'i izliyordu. O öğretmen Micha olmadığı sürece bu durumda bir sıkıntı yoktu ama Micha hala idare katında, Jimin'in onu görebileceği alanlarda dolaşıp duruyordu ve Jungkook bu yüzden oldukça diken üstündeydi.

Jimin, kadının elini gülümseyerek sıkıp son bir şey söylediği sırada Micha ona doğru ilerlemeye başlamıştı. Bununla birlikte Jungkook tehlike anında kulaklarını havaya diken bir kurt köpeği gibi duruşunu dikleştirince, Taehyung, "Sakin ol kuçu kuçu," diye fısıldadı.

Sakin olması söz konusu değildi tabii ki. Gerginlikten midesi bulanmaya başlamıştı. Micha'nın, Jimin'e doğru yaklaştığı her adımda Jungkook yumruğunu biraz daha sıkıyordu.

Ama Jimin, az önce vedalaştığı öğretmenden başını direkt Jungkook'a doğru çevirerek Micha'nın geldiği tarafı tamamen görmezden gelmişti. Kadın tam yanına varmıştı ki Micha sanki tamamen görünmezmiş gibi sola doğru bir adım kayarak onu egale etti ve doğruca Jungkook'un yanına adımladı.

Micha Jimin'in arkasından ona kaşlarını çatarak baksa da okulda oldukları için başka bir girişimde bulunamadı.

'Eh en azından biraz gururu varmış,' diye düşündü Jungkook.

"Kook," dedi Jimin yanına varır varmaz. Micha durumunu görmezden gelmeye devam ediyordu. "Benim artık gitmem gerekiyor. Gun arabada beni bekliyor, onu eve bırakacağım. Burada her şey yolunda değil mi?"

"Evet." Basit bir cevap vermek için Jimin'in gözlerinin içine bakıyordu ama şimdiden aklı beş karış havaya uçmuştu bile. Jimin'in yakışıklılığının gerçekten şakası yoktu... "Şey-bir şey diyecektim." Beyni şu anda doğru düzgün çalışmıyordu.

'Ne zaman çalışıyordu ki...' diye mırıldandı şeytan. 'Şu Jimin mevzusunu bir aşarsak daha banka soyacağız hadi Jungkook! Olaya kendini ver!'

Melek gözlerini devirdi. 'Koyduğun hedefler biraz gerçekçi olsun...'

'Hah!' diye iç geçirdi şeytan bilmiş bir şekilde. 'Bundan birkaç ay önce Jungkook'un sonsuza kadar bakir kalacağını iddia ediyordun. Bak ne oldu şimdi?'

'...hala öyle?'

'Of sus ya. Küçük ayrıntılarla moralimi bozamazsın benim.'

"Teşekkür etmekle alakalı bir şeydi," diye mırıldandı Jungkook. Kafasının içerisinde kavga eden iki gerizekalı yüzünden kendi düşüncelerini duyamıyordu. Ofladı. "Kafamda her şey hazırdı, yemin ederim..."

marshmallow|jikookTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang