23

1.8K 195 126
                                    

"Diadem hakkında Dumbledore'un bir fikri var mı?" diye sordu Harry. Neredeyse her akşam olduğu gibi babasının ofisine gelmiş, sohbet ediyorlardı.

"Tom Riddle'ın mezun olduktan sonraki hayatı tam bir gizem. Diademi o zamanlarda hortkuluk yaptıysa bulmak çok zor olacaktır. İki kere Savunma Profesörlüğüne başvurma amacıyla Hogwarts'a gelmesinin dışında tamamen kayıp." İksir ustası önündeki iksiri karıştırırken konuşmuştu. Dolunaya az kalmıştı ve Remus için kurtboğan iksirinin yarına hazır olması gerekiyordu.

"Bir takip büyüsü ya da kayıp bir şeyi bulma amacıyla yapılan herhangi bir büyü işimize yaramaz mı?" İksir ustası bir an için Harry'e baktı.

"Karanlık Lord'un bunları hesaplamayı düşünemediğini mi söylüyorsun?"

Harry umursamaz bir tavırla omuz silkti. "Bazen insan hatırlanması en kolay, en göz önünde olan şeyleri unutabilir."

"Bu sıradan insanlar için olası bir durum olabilir ama bahsettiğimiz kişiler basit büyücüler değil. Karanlık Lord, bir dehaydı. Lord'un ilk takipçilerinin dediğine göre yıllar geçtikçe davranışları değişmiş ve daha fevri davranmaya başlamıştı ve biz, onun sadece bu hallerini görmüşken bile hayrandık. Yükselişinin ilk yıllarındaki zekasını hayal dahi edemezdik."

Harry, babasının sesinde ve gözlerindeki hayranlığın fark etmişti ki zaten bu ona yabancı bir durum değildi. Bununla büyüdüğünü inkar edemezdi.

Severus Snape, içten içe hâla Lord'una hayrandı. Gücünü bir kez hissettikten sonra hayran olmamak imkansızdı. Karanlık sanatlardaki ustalığı ve gücü her Slytherin'i mest ederdi.

Tabii Harry bu durumdan rahatsız değildi. Olamazdı çünkü bebekliğinden beri bununla büyümüş, alışmıştı. Hem babasına güveniyordu. O tüm bunlara rağmen sadık olduğu Lord'a ihanet etmişti. Çünkü yası ve sevgisi sadakatinden daha ağır basmıştı.

Harry, düşüncelerinin arasından sıyrılırken konuyu tamamen unutmuştu. Hâla iksirle uğraşan adamın ilgisini çekmek adına "Biliyor musun?" diye seslendi.

İksir ustası bakışlarını ona çevirdiğinde çocuğun gözlerinde gördüğü duyguyla şaşırmıştı. Kaşlarını çatarken, çocuğun devam etmesi için sessiz kaldı.

Harry gülümsedi. "Sen tanıdığım en fedakâr adamsın."

Severus bir an şaşırdı, sonrasında yüzünde büyük bir tebessüm belirmişti. "Sen de tanıdığım en anlayışlı çocuksun, Harry."

Harry neşeyle güldü. Severus Snape'ten güzel sözler duymak asla bıkmayacağı nadir şeylerden biriydi. Her gün aynı şeyleri söylese bile her seferinde ilk kez duyuyormuş gibi sevineceğinden emindi.

"Sanırım duygusallık için doğru bir an değil," dediğinde iksir ustası irkilerek önündeki kazana dönmüştü.

"Evet kesinlikle değil."

O sırada ofisin kapısı tıklatıldı. Aldığı onaydan sonra Remus kapıyı açarak içeri girdi. Çoğu akşam sohbetlere o da katılırdı ancak baba-oğul'a biraz zaman tanımak adına geç gelirdi. Zaten böyle yapıyor olmasaydı iksir ustasının kendisini iki günden sonra içeri almayacağını da tahmin edebiliyordu.

"İyi akşamlar," Sevimli bir gülümsemeyle Harry'e yaklaşmış, göz kırparak saçlarını karıştırmıştı. "Nasılsın Harry?"

Çocuk az önceki konuşmasının verdiği neşeyi sürdürerek "İyiyim," diye atıldı. "Hoşgeldin. Babam da kurtboğan iksiri hazırlıyordu."

"Ah biliyorum." diyerek gülümsedi. Sonrasında iksir ustasına bakmıştı. "Gerçekten teşekkür ederim Severus. Bunca işinin arasında bir de her ay bana iksir yapmakla uğraşıyorsun."

Lord PotterWhere stories live. Discover now