11

2.4K 271 176
                                    

Draco'yla birlikte büyük salona ilerlerken sessizce önceki gece babasıyla konuştuklarını anlatıyordu.

Salonun kapısında biriyle çarpışmasıyla afalladı. Ufak tefek, kurşuni saçlı çocuk çarptığı kişinin kim olduğunu görünce bir an dolakalmıştı. Çocuğun yüzü kızarırken Draco güldü. Onun gülüşüyle birlikte çocuk transtan çıkmış gibi sıçramıştı. "Ah, şey... Bay Potter... Gerçekten özür dilerim. Şey... Ben Colin Creevey. Gryffindordayım."

Harry çocuğun telaşına güldü. "Selam, Colin. Sanırım benim kendimi tanıtmama gerek yok."

Draco, çocuğun ukala tavrına karşılık gülmemek için kendini tutarken çocuk "Ah, tabiki!" diye atılmıştı. "Senin hakkında her şeyi öğrendim. Sence, yani sakıncası yoksa, bir resim çekilebilir miyim?" derken elindeki muggle fotoğraf makinesini kaldırıyordu.

Harry boş bulunarak "Resim mi?" diye sorduğunda sarışın dayanamayıp bir kahkaha atmıştı.

Colin, hevesle "Seninle tanıştığımı kanıtlamak için," dedi. "Yatakhanedeki bir çocuk diyor ki, eğer gerekli iksire batırırsam resimler hareket edermiş." Çocuk heyecanlı bir nefes aldı. "Burası muhteşem, değil mi? Hogwarts'tan mektup gelene kadar yapabildiğim o tuhaf şeylerin sihir olduğunu bilmiyordum. Babam sütçüdür, o da inanamadı. Ben de bir sürü fotoğraf çekip eve, ona yolluyorum. Ve senin de bir fotoğrafını çekersem güzel olurdu!" Çocuk heyecanla parladı. "Belki arkadaşın çeker," dediğinde Draco'nun keyifli yüzü hoşnutsuz bir hâle bürünmüştü. Harry sarışına imâlı bir bakış atarken Colin heyecanla devam etti. "Ben de senin yanında dururum, ha? Ve sonra, imzalayabilir misin?"

Draco tekrar keyiflenirken "İmzalı fotoğraf mı?" diye sordu. Sesi yakında olanlara duyuracak kadar yüksek çıkmıştı. "Herkes sıraya girsin, Harry Potter imzalı fotoğraf dağıtıyor!"

Harry gözlerini devirerek "Hayır dağıtmıyorum," dedi. "Kes sesini Malfoy."

Draco teslim olur gibi ellerini kaldırırken yüzündeki alaylı gülüş silinmemişti. Arkalarından başka bir ses, "İmzalı fotoğraf mı?" diye seslenince bu kez dikkatler seslenen kişiye döndü.

Yeni Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü Gilderoy Lockhart onlara doğru yaklaşıyordu. Profesörün bakışları Harry'i bulduğunda bembeyaz dişlerini göstererek gülümsemiş, "Sormamalıydım! Tekrar karşılaştık, Harry." demişti.

Harry profesörlere saygılı davranma politikasına uymak adamın dediklerinden sonra göz devirmesine engel oldu. Lockhart'la Diagon Yolunda da karşılaşmışlardı. Adam, kitapçıda kuyruğa giren kadınlara imza dağıtıyordu. Harry'i gördüğünde imzalı bir set kitap hediye etmiş, çocuk ne olduğunu anlayamadan 'parlak gülümsemeli adamla' fotoğraf çekilmişti.

Ertesi gün Harry gazetede ikisinin haberini görünce sinirden deliye dönmüştü. Sorun sağ kalan çocuğun haber olması değildi -elbette haber olacaktı, o ünlüydü-, sorun o adamla birlikte haber olmaktı.

Lockhart, izin bile istemeden elini sağ kalan çocuğun omzuna atarken "Çek bakalım Creevey," demişti. Geniş bir gülümsemeyle poz verdiğinde ikinci kez, daha ne olduğunu anlayamadan resim çekilmişlerdi. "İşte, ikili portre! Bu yeterli değil mi?"

Çocuk hevesle başını salladıktan sonra koşar adımlarla yanlarından uzaklaşırken Harry adamın kolunun altından sıyrıldı. "Günaydın profesör. İzninizle, biz de kahvaltıya geçiyorduk."

Draco'nun kolundan yakalayıp aceleyle Slytherin masasına sürüklerken "Elbette, bay Potter. Derste görüşürüz." diye seslenen adamı duymamış gibi yaptı.

Boş bir yere oturduktan sonra bakışlarını Yüce Masaya çevirdi. Babasının alaylı bir yüzle kendisine baktığını görünce gözlerini devirmişti.

Lord PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin