6

3.4K 306 207
                                    

Kahvaltı için büyük salona girdiklerinde Harry her zamanki gibi önce öğretmenler masasına baktı. İksir ustası henüz gelmemişti.

"Babam, noelde hep birlikte olalım dedi. Muhtemelen Sev amcayla da konuşmuştur."

Harry Slytherin masasındaki yerini alırken "Noelde burada kalabiliriz." diye cevapladı. Bir yandan da boynuna sarılmış yılanı okşuyordu. "Tamamen Quirrel'a bağlı."

Draco göz devirdi. "Şu meseleden sıkılmaya başladım artık."

"Ben de öyle. Ama yapacak bir şey yok." Harry bakışlarını masadaki diğer öğrencilere çevirdi. "Hey, Flint!" Beşinci sınıflardan esmer bir çocuk ve o an konuştuğu Slytherinliler bakışlarını ona çevirince onları bardağını havaya kaldırarak selamladı. "Gryffindor maçında başarılar! Dışarısı soğuk, umarım kısa bir maç olur." Son cümlesini alayla söylediğinde masada keyifli kahkahalar yükselmişti.

Gryffindor, Charlie Weasley mezun olup takımdan ayrıldığından beri Quidditch Kupasına hasretti ve Slytherin zorlu bir rakipti, kazanmak için olabilecek her türlü yola başvurmaktan çekinmezdi. Harry bunlarla pek ilgili sayılmazdı ancak öğrencilerle kaynaşmanın en kolay yolu Quidditch'ten bahsetmekti.

Flint sırıttı. "Merak etme, Potter. Hızlı bir maç olacak, sizi çok üşütmeyeceğiz." Kahkahalar ikinci kez yükseldiğinde Harry de onlara katılmıştı.

Saat on bire gelirken, Harry şatonun kapısında Weasley ikizleriyle karşılaştı. "Hey," diye seslendiğinde ikizler kapıdan çıkmadan durmuştu.

"Selam Harry!" Aynı anda konuşmaları çocuğu güldürdü. İkizler, artık alıştıkları için çocuğun boynundaki yılanı garipsememişti.

George "Merhaba Regina!" diye seslendiğinde yılan tıslayarak kıpırdandı. Bu tepkiye karşılık Harry birkaç saniye yılana bakarak sırıtmıştı.

Regina, Gryffindor öğrencileri arasından sadece Weasley ikizlerine karşı sakin davranıyordu. Yılanlar, insanların duygularını anlayabilirlerdi ve ikizler ondan nefret etmeyen tek Gryffindorlulardı.

Hufflepuff öğrencilerinin yılana alışması kolay olmuştu. Doğaları gereği herkesi eşit görüyorlardı ve bazı şeylere uyum sağlamaları daha kolay oluyordu. Harry Potter'ın bir yılanı varsa ne olmuştu? Sonuçta o da onun evcil hayvanıydı, kimseye zararı dokunmadığı sürece kabul edilebilirdi.

Ravenclawlarsa kabullenmekten çok umursamamayı seçmişti. Sağ kalan çocuğun bir yılanının olmasından onlara neydi ki? Okunacak onca kitap, öğrenilecek onca bilgi varken böyle boş şeylere kafayı takarak vakit harcayamazlardı.

"Şans dilemek istedim," derken yanlarına kadar gelmişti.

"Ah evet, ihtiyacınız olacak falan filan..." diye söylendi Fred.

Harry gözlerini devirdi. "Hadi ama... Benim esprilerim bu kadar kötü mü?" dediğinde ikizler anlamsızca birbirine bakmıştı. Çocuk gülerek elini geçiştirir gibi havada salladı. "Elinizden geleni yapın, bizimkiler bundan da fazlasını yapmakta kararlı."

İkizler çocuğun dileklerinde bir art niyet olmadığına karar vererek gülümsediler. "Kusura bakma Harry, "

George, kardeşinin sözünü tamamladı. "Bir an tipik bir Slytherin'li olmadığını unutuk!"

"Tipik bir Slytherinli nasıl oluyormuş?" diye sordu Harry tek kaşını kaldırarak.

"Bilirsin işte... Ukala, burnu havada ve züppe!" Harry, sayılan özelliklere güldü.

"O zaman emin ol, ben de tipik bir Slytherinliyim, Fred."

İkizler cevap veremeden önce Harry onlara doğru gelen adamı görerek aceleyle söze girdi. "Üzgünüm, Profesör Snape'le konuşmam gereken bir şey vardı. Sonra görüşürüz olur mu?" Bir cevap beklemeden uzaklaşmaya başladığında ikizler omuz silkerek yollarına devam etmişlerdi. Maç başlamak üzereydi ve eğer geç giderlerse Oliver Wood canlarına okuyabilirdi.

Lord PotterWhere stories live. Discover now