2

4.9K 428 585
                                    

Temmuz 1991

Severus Snape, küçük sayılabilecek bir gölün kıyısında, orman ve göl arasındaki açıklıkta konumlanmış iki katlı ahşap binanın önünde belirdi.

Bina, dış kapısı ve pencere pervazları da dahil tamamen siyahtı. Ön cephesi göle ve arkasıysa sık ağaçlarla dolu bir tepeye bakıyordu. Ormandaki ağaçlar öyle büyük ve sıktı ki, güneş ışığı dalların arasından geçerek yeryüzüne ulaşamıyordu. Gündüzleri ürpertici loş bir ortam, geceleriyse zifiri karanlık olurdu.

Gölün karşısındaki kasabanın ışıkları geceleri evin üst kattaki pencerelerinden bakıldığında seçilebiliyor olsa da ev muggleların piknik ve eğlence için gelmek istemeyeceği kadar uzaktı. Yaz ve bahar aylarında gölün diğer tarafına pikniğe gelen çok olurdu ancak kimse karşı kıyıdaki evi fark etmezdi, edemezdi. Severus Snape'in güçlü hayalbozan büyüleri buna engel olurdu.

Snape, her zaman olduğu gibi çevresinde temkinli bakışlarla göz gezdirdi. Kaynağı belirsiz en ufak sihre karşı algılarını açtı. Yine her zaman olduğu gibi eve, olağanın dışında bir şey olmadığına karar verdiğinde yönelmişti.

Dış kapı direkt olarak salona açılıyordu. Mutfak, sol tarafta kalıyordu ve onu salondan ayıran tek şey yemek masasıydı. Mutfağın yanında üst kata çıkan merdivenler vardı ve tam karşı duvarda şömine bulunuyordu.

Mutfakta ev ciniyle birlikte yemek yapmakla uğraşan karışık saçlı çocuk, kapı sesiyle birlikte yuvarlak çerçeveli gözlüklerinin arkasındaki yeşil gözlerini gelen kişiye çevirdi. Gözleri Snape'in siyahlarıyla buluşurken yüzü aydınlanmıştı. "Hoşgeldin baba! Masaya geçsene, yemek neredeyse hazır."

Severus "Hoşbuldum, Harry." diyerek salon tarafında kalan sandalyelerden birine yöneldi. Böylece mutfak ve dolayısıyla Harry tam karşısında kalıyordu. "Sanırım bu konu hakkında konuşmalıyız." derken çoktan yerini almış, ellerini masanın üstünde birleştirmişti.

Çocuk, adama anlık bir bakış attıktan sonra tekrar karıştırmaya devam ettiği yemeğe döndü. "Hangi konuyu? Yemek yapmamı mı? Ah, o kadar da kötü yapmıyorum!"

On bir yaşına basmak üzere olan çocuk, yemeklerle ilgilenmeye dokuz yaşında başlamıştı. Severus iksir profesörü olarak Hogwarts'a kabul edildiği zaman gün geçtikçe evde sıkılmaya başlamış, sonunda ev cinleri Betty'e yemek yapmayı ona da öğretmesini rica etmişti. Çok geçmeden sevmeye de başlamıştı, yemek yapmak iksir yapmaya çok benziyordu.

Elbette Snape, diğer profesörlerin aksine akşamları eve gelme hakkına sahipti. Harry'i tek başına bırakamayacağını gerekçe göstererek Dumbledore'la en başından anlaşmıştı. İhtiyar uyanıklık yaparak sağ kalan çocuğun da şatoda kalmasını teklif etmişti ancak o Hogwarts'a gitme yaşı gelene kadar çocuğu ortaya çıkarmaya niyetli değildi. Zaten Harry de tıpkı onun gibi düşünüyordu, yaşadıkları hayatla ilgili bir şikayeti yoktu.

Severus gözlerini devirerek "Neyden bahsettiğimi biliyorsun." diye söylendi. Harry dediğini duymamazlıktan gelirken elini havada sallayarak kollarını masadan çekmesini işaret etmişti. Severus ellerini masadan indirerek arkasına yaslandı ancak bakışları hâla çocuğun üzerindeydi.

Harry elini dolaplara doğru kaldırırken ilgisi pek de odadaki diğer büyücünün üzerinde gibi durmuyordu. O hâlâ yemeği karıştırırken dolap kapakları kendiliğinden açıldı ve iki tabak havada süzülerek masaya kondu. Aynı anda çatal ve kaşıklar da tabakların yanındaki yerini almıştı.

Asasız büyü doğuştan gelen bir yetenekti ve yedi yaşında eğitimlere başladığından beri oldukça ustalaşmıştı. Kayıtlı veya kayıtsız herhangi bir asası olmadığı için günlük büyülerini asasız olarak yapıyordu. Severus'unsa zamanında bir ölümyiyen olduğu için asası kayıtsızdı, bakanlık tarafından takip edilmiyordu. Üzerindeki takip büyülerini bizzat Lord Voldemort kaldırmıştı.

Lord PotterWhere stories live. Discover now