55

3.5K 242 279
                                    

Harry, çalışma odasının kapılarını açarak gelen ölümyiyene içeri girme izni verdi, gözlerini elindeki parşömenden çekmemişti.

Hermione deri koltuklardan birinde uzanmış kitap okurken varis çalışma masasının başındaydı. Önceki gün Fransa'da yaşanan savaşın dünya basınında ne kadar etki bıraktığını bilmek istediğinden, geceden sabah konuyla ilgili haberlerin derlenmesini İngilizce çeviri halinde teslim edilmesini emretmişti. Yabancı dillere ilgisi sadece çataldili ve Fransızca'dan ibaretti.

Muggleların haberlerini incelemesi kısa sürmüştü, çünkü hiçbir şey yoktu. Anlaşılan bakanlık olayı örtpas etmeyi becerebilmişti. Ölen muggleların yokluğunun yakın zamanda anlaşılacağı kesindi ancak bu da tıpkı savaşın gizlenmesi gibi Fransa'nın sorumluluğundaydı.

"Prens," diye selam vererek içeri giren Draco'ya anlık bir bakış attı. Hitabına bakılırsa yeni bir haber getirmişti.

Rahat bir tavırla "Gelsene, Draco. Gelecek Postası'nı okudun mu?" derken eğleniyor gibiydi, ki zaten okurken epey eğlenmişti.

Draco sırıtarak çalışma masasının önündeki sandalyelerden birine oturdu. "Korkudan ödleri kopuyor."

Tespiti doğruydu. Gelecek Postası Fransa'daki savaşı övmekle bitirememişti. Kaçakların -Yoldaşlık'tan çok bu sıfatı kullanmışlardı- acemice bir planla yaptıkları baskının başarısız sonuçlanmasının zaten kaçınılmaz olduğu ve ölümyiyenlerin karşısında hiçbir şansları olmadığıyla ilgili uzun bir yazı yayınlanmıştı. Üstelik 'kan haini' büyücülerin yakalanarak hak ettiği cezaları aldığını bile yazmışlardı.

Kan haini artık yaygınlaşmış bir sıfat haline gelmişti, hâla mugglelarla beraber yaşamayı savunan geri kafalılara karşı kullanılıyordu. Mugglelardan tamamen ayrılıp bağımsızlaşmak büyücülere yıllarca yanlış şeyi savunduklarını fark ettirmişti. Bu bağımsızlaşmaya karşı çıkanlara türüne ihanet ediyor gözüyle bakılıyordu.

Hermione ilgiyi çekmek için kitabını sesli bir şekilde kapatırken "Bu eğlenilecek bir durum değil," diye söylendi. "Basın özgür olmalı." dediğinde çoktan koltuktan kalkmış, Draco'nun karşısındaki sandalyeye oturmuştu.

"Onları biz zorlamıyoruz," diye itiraz etti Harry. "Tepkimizden korkmaları bizim suçumuz değil, onları hiç tehdit etmedik. Turnuvadan sonra Dumbledore'u ifşaladığımızda bile sadece yazıyı yayınlamalarını söylemiştik. Onlar da itiraz etmeden yaptı."

Hermione meydan okudu. "Yanlış düşündüklerini mi söylüyorsun yani? Haberde Yoldaşlığın katledildiğiyle ilgili bir şeyler yazsaydı hiçbir şey yapmayacak mıydın?"

"Elbette binayı başlarına yıkardım!" diye söylendi varis. "Ama onların bundan haberi yok. Bu durumda zor kullanmış sayılmıyoruz. Değil mi, Draco?"

"Kesinlikle doğru." Draco tereddüt etmeden varisi destekledi. İki genç de gazetenin üstündeki baskının farkındaydı ancak bu kızı sinirlendirme fırsatını kaçıracakları anlamına gelmiyordu.

Hermione sinirli bakışlarını iki gencin arasında gezdirdikten sonra sabır dilercesine tavana baktı. "Bir gün beni delirteceksiniz!"

Harry kızın haline sırıtırken sarışına döndü. "Sen neden geldin?"

Draco önce kaşlarını çatsa da, sonrasında geliş amacını hatırlayarak küçük bir aydınlanma yaşamıştı. "Yaklaşık bir saat önce Hestia'dan not aldık. Akşam geç saatlerde kaleye gelip rapor vereceğini söylüyor."

Hestia Jones'la en son ne yapıp edip Yoldaşlığın bir baskın planlamasını sağlama emri verdiklerinde iletişime geçmişlerdi. Aynı zamanda dikkat çekmeyecek bir bahane bulmasını ve baskına katılmamasını da söylemişlerdi.

Slytherin Varisi (Harry Potter AU)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt