45

4K 283 294
                                    

Albus Dumbledore, karargahtaki odasında oturmuş şöminedeki ateşi izlerken kendisine eşlik eden şarabından büyük bir yudum aldı.

Gözleriyle gördüğü cesetler ve kaledeki boş hücre olanları tüm gerçekliğiyle yüzüne vurduğundan, yıllar sonra ilk kez ne yapacağını bilemez haldeydi.

Gözlerinin önünde canlanan çoşkulu gençlik anıları yavaş yavaş yerini trajik olanlara bıraktı. Kardeşini kimin öldürdüğünü hâla bilmiyordu. Yıllarca bilme ihtimaline karşı eski dostundan kaçmıştı.

Öğrenmeyi istediğinden de emin değildi. Katil oradaki üç kişiden hangisi olursa olsun bu onu bir enkaza çevirecekti. Bilgisizliğin verdiği küçük rahatlığın arkasına sığınmaktan çekinmiyordu. Cahillik onun için belki de ilk defa mutluluk demekti.

İkinci bir anı zihnini doldururken kalbinin sıkıştığını hissetti. Çoğunluğun iyiliği için, aşkının karşısına çıkmıştı.

Eski dostu kendisini karşısında gördüğünde neler hissetmişti bilmiyordu. Belki hayal kırıklığı, belki öfke, belki sadece eski bir dosta duyulan yaşanmışlık hissi...

Ama emindi, o karşılaşmada karşısında duygusuz bir adam yoktu. Gellert onu karşısında görünce mutlaka bir şeyler hissetmişti. Eğer hissetmeseydi o kadar basit karşılık vermezdi.

Biliyordu, eski dostu onu zorlamamıştı. Belki güçleri birbirlerine denk olabilirdi, birinin kazanması gençlik yıllarında olduğu gibi çok çekişmeli olabilirdi ancak mürver asaya sahip olduğu hâlde kaybetmek eski dostu için ona karşı bile neredeyse imkansızdı.

Bunu anlaması ve kabullenmesi yıllar almıştı. Eski öğrencisi Tom Riddle'ın karşısında mürver asaya rağmen kazanamaması bir şeylerin farkına varmasını sağlamıştı. Asanın gücünü ilk kez tam anlamıyla kullandığından, eski dostunun mürver asayla neler yapabileceğini ancak o zaman fark edebilmişti.

Kendisine karşı sınırlarını zorlamaması yıllar sonra içinde küçük bir umut kıvılcımının yanmasına neden olmuştu ancak yarım asırlık tutsaklıktan sonra Gellert'in o karşılaşmadan çok daha farklı şeyler düşünmesi fazlasıyla olasıydı.

Üstelik eski dostu bu düşüncelerini kanıtlarcasına taraf değiştirmişti. Birinin hizmetine girmek onun asla yapmayacağı bir şeyken şimdi Voldemort'un yanında savaşıyordu. Aralarında nasıl bir ittifak olduğu son derece belirsiz olsa da Tom'un birini kendine denk tutmak için hapishaneden kaçırması imkansızdı. Eğer eski dostu ona biat etmediyse Tom onun ortalarda dolanmasına asla müsaade etmezdi.

Kapının tıklatılması düşüncelerini bölerken kendini toparlayıp lider sıfatına bürünerek 'gir' iznini verdi.

Mcgonagall, toplantıdan sonraki düşünceli hâli yüzünden merak ettiği adamın odasına yavaşça süzülerek girdi. "Müsait miydin , Albus?" diye nezaketen sordu.

"Ah, tabii Minerva. Gelsene."

Yaşlı kadın yaklaşarak ihtiyarın karşısındaki koltuğa oturdu. "Toplantıdan sonra çok düşünceli görünüyordun, şu kimliği belirsiz büyücüyle mi ilgili?"

Dumbledore yavaşça başını sallamakla yetindi. Kadın, adamın tavrındaki garipliği fark ederek uzunca bir süre inceledikten sonra ani bir aydınlanmayla "Kim olduğunu biliyorsun, değil mi?" diye sordu. Bir yanıt alamayınca emin oldu. "Kim, Albus? Sen kolay kolay şaşırmazsın."diyerek ikinci sorusunu sorarken tereddütle yaşlı adamı inceliyordu.

"Büyüyü biliyorum, Minerva. Eski, güçlü bir düşmanın icadı." dediğinde kadının kafası karışmıştı. Grindelwald'dan düşman olarak bahsetmek kendine göre ne kadar doğruydu emin değildi ancak karşısındaki kadın dahil çoğu büyücü gençlik yıllarında yaptıklarından habersizdi.

Slytherin Varisi (Harry Potter AU)Where stories live. Discover now