52

3.7K 254 137
                                    

İngiltere, Karanlık Lordun hakimiyeti altında mugglelardan bağımsız bir ülkeye dönüşmüş, büyücü ve muggle kasabaları sonunda tamamen birbirinden ayrışmıştı.

Yıllarca mugglelar arasında yaşamış olup bu hayatlarından vazgeçmek istemeyen büyücüler Lord'un emriyle sadece bir kez uyarılıyor, eğer ısrarcı davranmaya devam ederlerse katlediliyorlardı.

Gizlilik, yasanın ilk çıktığı yıllardan bile daha katı bir tutumla ele alınıyordu. Kimseye af yoktu. İngiltere'de yaşayan her büyücü Lord Slytherin yönetimindeki yeni rejimi kabullenip kurallara uygun davranmak zorundaydı.

Muggle doğumlular veya bazı melezler, muggle dünyasına geçebilmek için çok sıkı bir değerlendirmeden geçerek bakanlıktan izinli bir onay belgesi almak zorundaydı. Ve orada kaldıkları günler de sınırlandırılıyordu.

Buna karşılık muggleların büyücü topraklarında dolaşması kesinlikle yasaktı. Çeşitli büyülerle donatılarak bir muggle'ın dolaşırken rastlantıyla sınırları geçmesi imkansız hale getirilmişti.

Bakanlığın yeni seherbazları, diğer bir deyişle üçüncü veya dördüncü sınıf ölümyiyenler, aldıkları emirler doğrultusunda bu konuda da oldukça katı davranıyorlardı. Eğer bir muggle, sınırların içinde ikinci kez görülürse bu onun canlı olarak görüldüğü son an oluyordu.

Tabi, maalesef, bazı mugglelar ayrıcalıklıydı. Eğer bir büyücüyle meşru evlilikleri sürüyorsa, mecburen, büyücü topraklarında kalmasına izin veriliyordu. Yine de sıkı bir denetim içinde oldukları da gerçekti.

Önceleri yetkililer tarafından mühürlenmiş izin belgelerini yanlarında bulundurmaları zorunlu tutulmuştu ancak bu fazla işlevli bir yöntem değildi. Birkaç muggle belgeleri evde unuttuğunu iddia ettiğinde sorgulanmadan öldürülmüştü. Bunu öğrendiğinde Karanlık Prens vakit kaybetmeden yeni bir çözüm yöntemi geliştirmişti.

Yeni yönteme göre, bahsi geçen mugglelar boyunlarında yeni bir damgayla gezmek zorundalardı. Damga, muggleların kimliğini belirten bakanlıkta kayıtlı seri numaralarından oluşuyordu. Bir nevi Azkaban tutsaklarına yapılanlar gibiydi, tek farkı renkleriydi, ikisinin birbirine karıştırılmaması adına bu gerekli görülmüştü.

Elbette, istemeyen hiçbir muggle damgayı almak zorunda değildi. Ancak damga yoksa, büyücü topraklarında barınma hakları da yoktu. İki seçenekleri vardı, ya damgayı alacaklardı ya da sınır dışı edileceklerdi.

Tabi artık 'eski' diyebilecekleri eşlerini bir daha görme şansları olmayacaktı. İki tarafın da sınırları aşması yasaktı ve ihlal durumunda sorgusuz katledileceklerdi.

Şu ana kadar damgaya itiraz eden kimse çıkmamıştı ancak Prens kuralları koyarken içten içe hepsinin itiraz etmesini istemişti. Mugglelarla sürdürülen evliliklerin bitmesi işine gelirdi.

Hali hazırda türler arasında evlilikler zaten yasaklanmıştı -kurtadamlar gibi özelliklerini çocuklarına miras bırakmayacak büyücülerin evliliği hâla yasaldı- ancak önceden beri sürdürülen evlilikleri bitirmek üzerine bir hamle düşünülmemişti.

Zaten muggleların doğal yaşam süreleri büyücülere nispeten daha kısaydı. Türler arası evlilikler gittikçe seyrekleşecek, en geç yetmiş yılda ortadan kalkmış olacaktı. Ölümsüz olanlar için yetmiş yıl çok da uzun bir süre değildi.

İngiltere'de yayılan medeniyetin aksine Almanya tamamen bitik haldeydi. Haziranda sihir bakanlarının öldürülüşünden beri, yaklaşık beş aydır kaos hem büyücü hem muggle dünyasını etkisi altına almıştı. Dünya basınında Almanya'da iç savaş olduğu yayılsa da durum tamamen farklıydı.

Slytherin Varisi (Harry Potter AU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin