Kadının lanetiyle birlikte sağ taraftan kimin gönderdiğini anlamadığı ikinci bir lanet daha geldiğinde büyüleri geniş bir kalkanla savuşturup vakit kaybetmeden karşılık verdi.

Sirius'un büyüsü az önce ona lanet gönderen kişiyi vurduğunda kendi laneti de karşısındaki kadını etkisiz hale getirmişti.

Yeni bir hedef bulmak amacıyla etrafına bakarken hepsinin etkisiz hale getirildiğini görüp memnun bir şekilde kendisine yaklaşan ölümyiyenlerinin bir hasar alıp almadığını inceledi.

Hepsinin sağlam olduğunu anladığında bakışlarını orada bulunun tek kadın ölümyiyene çevirip başıyla evi işaret etti.

Bellatrix anladığını belli edercesine sırıtarak tekrar siyah bir toz bulutu halinde uçuşa geçti. Bu sefer evin etrafında uçarken gönderdiği büyüler Kovuğu küle döndürmek içindi.

Alev alan kulübeden çektiği bakışlarını Sirius Black'e çevirdi. "Diğerlerini tanıyor musun?"

Sirius iki baygın yabancıya göz ucuyla bir bakış atıp başını olumlu anlamda salladı. "Emmeline Vance ve Nymphadora Tonks."

Harry kaşlarını kaldırdı. Vance'ın yetenekli bir cadı olduğunu duymuştu, yoldaşlığın önemli üyelerindendi. Tonks'sa bir muggle'la evlendiği için Black hanesinden afaroz edilmiş Andromeda'nın kızıydı. Onun yoldaşlıkla bir ilgisi olup olmadığını bilmiyordu.

Hızlıca göz gezdirdiğinde Sirius'un kuzeninin durumunu umursamadığından emin olup memnun bir şekilde başını salladı. Bellatrix'e bakmasına gerek bile yoktu.

Karanlık Lord zihnine iki yabancıyla ilgili kararı fısıldadığında bu kez bakışlarını Avery'e çevirdi. "İkisinin de zindanlarda hoş vakitler geçirdiğinden emin ol, Avery. Diğerlerini burada bırakıyoruz."

Harry emirlerini sıraladıktan sonra cisimlenme duvarının sınırına yöneldi. Arthur Weasley'den başka kimse öldüren lanetle vurulmamıştı, kirli kan olarak nitelendirilseler de kanları hâla saf olan bir hanenin yok edilmesi tercih ettikleri bir seçenek değildi. Maruz kaldıkları karabüyüler yüzünden ölen var mıydı bilmiyordu ama aralarından en azından birkaçının yaşadığına emindi.

Salonun önüne cisimlendikten sonra vakit kaybetmeden içeri girdi. Hermione, kapıların açılmasıyla başını kitabından kaldırıp beklentiyle sevgilisine baktı. Baskına o da katılmak istemişti ama Harry sevgilisine karşı fazla pimpirikliydi. Gerçek bir çatışmanın nasıl olduğunu kendisi deneyimlememişken kızı böyle bir tehlikeye atmak istememişti.

Kızın oturduğu koltuğun diğer ucuna oturduktan sonra merak ettiğini bildiği için baskının kısa bir özetini geçti. Karanlık Lord zaten zihin bağları sayesinde her ayrıntıyı biliyordu.

Baskın hakkındaki konuşmalar sona erdiğinde Harry lorduna dönerek yeni bir soru yöneltti. "Almanya ve İrlanda hakkında ne yapmayı düşünüyorsun?"

Karanlık Lord bakışlarını elindeki mektuplardan çekip varisine çevirdi. "Şimdilik hiçbir şey.".

Harry, adamın kızıl gözlerine bakarken uzun sayılacak bir süre sonra ciddi olduğunu anlayabildi. Açıkcası böyle bir karar beklediği söylenemezdi.

"Ben birkaç saldırıyla gözlerini korkuturuz falan sanıyordum." diye düşüncelerini itiraf etti. Karanlık Lord meydan okumaları cevapsız bırakmazdı.

Lord Slytherin varisinin düşüncelerinin farkında olarak, "Şimdilik dedim, Harry. Elbette bir cevap vereceğiz ama öncelikle İngiltere'deki hakimiyetimizi sağlamlaştırmamız gerek."

Salonun kapılarının ardında Lucius Malfoy'un varlığı hissedilince Harry bir cevap vermemeyi tercih etti. Nasılsa daha uygun bir zamanda konuşabilirlerdi.

Slytherin Varisi (Harry Potter AU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin