53.Bölüm<<İntihar>>

721 90 49
                                    

Keyifli okumalar (:

Bölüm ithafı; SHADOWsnowly

"N-ne saçmalıyor o Savaş?"

Zar zor elime aldığım telefonu kulağıma dayarken bir umut beni tatmin edecek bir cevap bekledim. Ne düğünü ya! Ne saçmalıyordu bu adam! Birden bire bu düğün saçmalığı da nereden çıkmıştı? Adam süpersonik gibi hareket ediyor bizi mükemmel bir şekilde geride bırakacak kadar hızlıydı. Hızına yetişilmiyordu adamın. Ne düğünü, ne gelini lan! Daha 19 yaşındayım ben!

Dıt... Dıt... Dıt...

Telefonu uzaklaştırıp ekrana baktığımda önce şarjın bittiğini belirten bildirim sonrada kararan ekranla oturduğum yerde kalakaldım. Şansımın binlerce kez içine tükürüp hızla ayağa kalktım. Biran önce eve gidip Utku'dan Savaş'ı aramam gerekiyordu. Bunun ne demek olduğunu bana açıklamak zorundaydı. Yoksa bir gram tedirginlikten yerimde duramazdım.

Adımlarımı hızlandırıp eve doğru ilerlerken stresle elimi kapatıp açıyordum. Hadi... Az kalmıştı. Şoktan halen daha çıkamayan bedenim doğru düzgün adımlar atmamı engelliyordu.

Sonunda ev görüş alanıma girdiğinde gördüklerimle durakladım. Arkası dönük bir adam pencereden evi gözetliyordu. Karanlık olduğu için fazla belli olmasa da pencereden süzülen ışık varlığını belli ediyordu. Önce etrafa kimsenin olup olmadığına bakmak için gözlerimi çevirip etrafı kolaçan ettim ama görünürlerde dikkat çeken kimse yoktu. Tekrar adama baktığımda elindeki telefondan acelece bir şeyler yazıyordu.

Başımı yana eğerek gözlerimi kıstım. Ne halt yapmaya çalışıyordu bu lanet adam! Onun Yunus olduğunu fark etmiştim ama ne işler karıştırdığını anlayamıyordum. Tekrar pencereden içeriyi kontrol ederken elindeki telefonu kulağına yaklaştırdı. Birilerini arıyordu ama kimi? Elimdeki telefona bakıp sıkıntıyla iç çektim. Tamda şarjı bitecek zamanı bulmuştu. Oraya gidip adamı etkisiz hale getirebilirdim ama ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Ona yaklaştığımı fark ederse de kaçma ihtimali vardı. Bu sefer onu elimden kaçırmaya niyetim yoktu. Yanımdaki ağaca sırtımı verip kollarımı göğsümde birleştirdim. Neyse ki bulunduğum yerde ağaçların sayısı fazla olduğu için ay ışıkları burayı yeterince aydınlatamıyordu.

Pencereden içeriyi görmeye çalıştığımda Utku'nun ayakta dikilmiş telefonda konuştuğunu gördüm. Diğerleri görüş açımda değildi. Adam sürekli evi kontrol edip telefondakine bir şeyler söylüyordu. Burada dikilmeye son verip ağaçların tarafından adama yaklaşmaya başladım. Olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordum. Sesini az çok duyabildiğim mesafeye yaklaştım.

"Çalılıkların arkasına saklan sen, konum verdiğimde eve saldıracağız. O piçler bana yaptıklarının hesabını verecek! Silahın hazırda bulunsun. Şimdi kapat. Ender'i de arayıp evin arkasından yaklaşmasını söyleyeceğim. Sezer zaten eve çok yakın bir yerde saklanıyor. Dört bir yandan evi silahla sardığımızda bakalım ne yapabilecekler!"

Telefonu kapatıp başka birini aramaya başladı. Dişlerim sinirden birbirine geçerken adamı şimdi parçalamamak için kendimi zor tuttum. Hangi ara kendine gelip adamlarını toplamıştı bu şerefsiz! Daha fazla vakit kaybedemeyeceğim aklıma gelince kısa biran düşündüm. Dört bir yandan saldırmayı planlıyorlardı. Eğer Yunus ön taraftan saldıracaksa Ender de evin arkasından. Etrafa hızla bakınıp çalılık benzeri bir yer aradım. Sağ tarafıma bakınca çalılıkların hafiften sallandığını gördüm. Saçlarının ucu görünen adam eve dikkatle bakıyor gibi görünüyordu. Bu adam evin sağında kalıyorsa diğeri soldan saldıracaktı demek ki. Çakallar sürüsü! Aklı sıra bize komplo kuracaktı şerefsiz!

KARANLIK SIRLARWhere stories live. Discover now