23.Bölüm《İlk adım》

2K 170 27
                                    

Medya: Bahadırın evinin iç tasarımı

Keyifli okumalar☺☺

Dönen çarkın sesi kulaklarıma uğultu şeklinde sinyaller yollarken gözümü pencereye çarpan ay ışığından alamadım.Her ışık hüzmesinin nasıl böyle göz alabildiğine bir anlam verebilmiş değildim. Birbirlerine dolanan kollarımı çözerek pencereye vuran ay ışığına doğru uzattım. Elimin yarısı ay ışığına maruz kalırken yumruk yaparak tekrar geri indirdim. Hissettiğim bu hayali acının tarifini yapacak kadar kendimi durgun hissetmiyordum.Elimi kapşonlunun içine tekrar geri ittiğimde ışıktan kaçan elim tekrar eski rahatlığına kavuştu. Belki de artık hayalide olsa ışık bana çok tepeden baktığı için canımı yakıyordu artık. Ne derlerdi, karanlığa bir kere hapsolmuşsan karanlıktaki keşfedilmemiş olan zevk seni dışarıya kapatırdı.Yada bilmiyorum.Benim düşüncem bu yönde. Işık artık uzanamayacağım kadar tepeye çıkarken beni karanlığa hapsediyordu.

"-luyor?"

Beynime sızan ses beni kendime getirdiğinde irkilerek arkama yandan bakış fırlattım.

"Hmm"

Parkede sürtünen seslerden yanına adımladığını anlasam da tamamen ona dönmedim. Yanımda duran heybetli bedenden akan ciddiyet kabul edemesem de beni fazlasıyla geriyordu. Kumral saçları her zamanki dağınıklığını sunuyordu. Benim yaptığım gibi oda bana yandan bakış atıp benim izlediğim gibi pencereye çevirdi gözlerini.

"Neler oluyor dedim kızıl. Yine neler oldu"

Ortak bakıştığımız pencereden gözlerimi çekemezken yanımdaki bedene bakmamaya çalıştım.Ne yapmam gerek bilmiyordum. Ona gelerek doğru bir şey mi yapmıştım bilmiyorum ama başka gidecek eli uzun birini de tanımıyordum. 

'Savaşı unutuyorsun!!'

İç sesim kendini belli ederken aralık dudaklarımdan derin bir nefes çektim. Evet Savaşta vardı ama ona olan kırgınlığım ondan yardım istememi engelliyordu. Yüzü gözlerimin önüne geldiğinde kalbimdeki kıpırdanmayı durdurmaya çalıştım ama sanki bana öfkeli gibi istediğimin hep tersini yapması sinirin bedenime sızmasına sebep oluyordu.

"Unuttuğum şeyler başıma bela aça aça kendini hatırlatmaya başladılar"

Bana dönen başını ve yüzümü tarayan anlamsız bakışlarını hissedebiliyordum. Dediğimden bir şey anlamadığını fark etsem de cümlenin devamını getirmedim. Eğer bana yardım edecekse bir şeylerde bilmeyi hak ediyordu fakat bu hissetmek istemesem de ağrıma gidiyordu. Sürekli bir şeyler almak için bir şeyleri feda etmekten bıkmıştım. Dünya artık alışveriş mağazalarından farksızdı. Karşılıksız elinin kirini bile yalvararak alırdınız. Şimdi ise bir şeyler öğrenmek için Bahadıra hakkımda bilgi vermek beni istemsizce geriyordu.

 "Daha açıklayıcı olmayı dene!"

Yüzümün asıldığını hissedebiliyordum. Anlatmaya değer bir hayatım olsa belki de bu kadar sıkıntı çekmezdim.

"Dissosifatif unutkanlığım sayesinde yaşadım çoğu travmayı unutuyordum. Şimdide asansörde olan şey bunları tekrar hatırlamaya başlayacağımı gösteriyor."

"Asansördeyken hatırladığın şey ne?"

Tek eli çenesindeki kirli sakalları sıvazlarken kahveleri pencereden uzağa dalmış gibi bakıyordu. Dediği şeye omuz silkerek pencereden uzaklaştım.

"Bu seni ilgilendirmez!"

Arkam dönük siyah koltuklara ilerleyip oturdum. Gözüm sehpanın üzerindeki şarap şişesine kayınca yanında bardakta gördüğüm için izin isteme gereği duymadan elimi uzatıp kapağını açtım. Bir miktar bardağa boşalıncaya kadar dökerken üzerimdeki gözleri umursamadım. Rahatıma düşkün biri olduğum etrafımdakilerce bilinirdi. Aldığım yudum boğazımdan süzülerek geçerken kadehi dudaklarımdan indirip Bahadıra doğru salladım.

KARANLIK SIRLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin