30.Bölüm《Lanet》

1.7K 122 67
                                    

Keyifli okumalar☺☺

"Toplam kaç kişi var?"

Helena önündeki kağıtlardan bir şeyler karıştırırken bir yandan da bana cevap veriyordu.

"Şimdilik sadece altı tanesini biliyorum. Melissa bizden önce öldü ama bu onun ilk ölen kişi olduğunu açıklamıyor. Daha bilmediğim ölen kişilerde olabilir..."

"Yada yaşayan!"

Onun sözünü kestiğimde başını kaldırıp yüzüme baktı. Melissayı tanımasam da kardeşim olduğunu biliyordum.Bu bile ona karşı olan hislerimi tetiklemeye yeterdi.

  "Sana umutlanmamanı söylemiştim Buğlem! Yaşayanlardan sadece beşimiz varız. Daha fazlasını düşünme artık!"

Derin nefes alarak başka tarafa bakmaya çalıştım. Bir anda beş tane kardeşim olduğunu ve bunlardan birinin öldüğünü öğreniyordum. Ne hissetmem gerektiğine dair en ufak bir fikrim yoktu. Beynim düşünmeyi kesmiş bir robot gibi gönderilen verileri beynime kaydediyordu.

"Peki biz ne için yaratıldık. Sadece bilim dünyasını süslemek için olduğunu sanmıyorum!"

İnceden de olsa alay barındıran sesim Helenada ifadesizlik yarattı. Düşünecek gerçekten bir çok şey vardı. Hem düşünecek hemde artık harekete geçmemiz gereken şeyler.

"Tabikide öyle değil. Biz bir bedenin klonlarıyız Buğlem. Onun DNA sından meydana geldik."

"Neden peki. Yani böyle bir şeye neden başvurmuş olabilirler?"

Gerçekler sandığımdan da tehlikeli bir hal almaya başlıyordu. Bu kadarını da beklemiyordum açıkçası. Klon ne demekti Allah aşkına! Resmen doğal yollarla değilde genetik kardeşlerim vardı. En azından normal yollarla doğduğumdan şüphem yoktu ama gel gör ki bırak doğumumu varlığım bile bir ihtiyaç uğruna yaratılmıştı. Gerçekliğini kabullenemediğim bu şeyleri nasıl sakin karşılıyordum aklım almıyordu. Belki de bunu karşımda kanlı canlı duran kız sağlıyordu. Onun görünüşü ve anlattığı şeylerin bir bir uyuşması acı olsa da gerçeğin tanımıydı sanki.

"Çünkü kızıl saç..."

Kağıtların arasından çıkardığı bir resmi önüme sürdü. Tereddütle kağıda baktığımda gözlerimi kapatıp derin nefes aldım. Her bir kağıtta kendi yüzümü görmeye alışmam gerektiğini biliyordum ama tekrar önüme her çıkışında yine aynı duygular baş gösterip rahatsız hissetmeme yol açıyordu.

"Eylem Ulusoy. Yirmi üç yaşında. Diğer bir deyişle klonların gerçek olanı. Asıl doğal yollarla doğan ve gerçek  olanımız. Ama fazla vakti kalmadı. Ölmek üzere..."

Dediklerini sessizce dinlerken son dediği şeyle şokla Helenaya baktım ama o ifadesiz gözlerini fotoğrafa dikmişti. Bu kız eğer ölecek olsa bizi niye yaparlardı ki.

"Ne demek bu şimdi ??"

"Lösemi...!" Konuşmasına izin vererek sessizliğimi korumaya devam ettim. "Eylem doğduğundan iki yıl sonra Lösemi olduğu ortaya çıkmış. Ailesinin gücü göz kamaştıracak derecede fazla. Tabi gücünü kızlarını kurtarmak için kullanmak istediler ama annesinin ve babasının dokusu uyuşmadığı için çözümü etraflarında aramakta buldular. Şansa bak ki annesi ve babası kaçarak evlendiği için aileleri onlara sırtlarını çevirmiş. Tabi Elsa hanımda ailesinden yardım bulamayınca iş bilime düşmüş."

"Klonlar sayesinde de istedikleri emele kavuşacaklardı. Çünkü klonların DNA ları aynı olduğu için ve HLA uyuşumu yüksek olduğu için böyle bir işe giriştiler."

KARANLIK SIRLARWhere stories live. Discover now