Ruh emici karşısındaki ruhun kime ait olduğunu anladığında, eğilerek saygısını gösterdi. Neyse ki koridor boştu ve kompartıman kapılarının camları buz tuttuğundan hiçbir öğrenci neler olduğunu göremiyordu.

"Azkabandan çok uzaktasın."

Nasıl olduğundan emin değildi ancak, kukuletalı silüetin ne demek istediğini zihninde duyabiliyordu, yada hissedebiliyordu.

"Sirius Black trende değil. Bir öğrenciye bile zarar vermeden, derhal treni terk edin. Benim iznim olmadan hiçbir ruha dokunmayacaksınız."

Ruh emici havada süzülerek treni terk etti. Buzların eriyip sıcaklığın normale döndüğünü gören öğrenciler koridora çıkmaya başladılar. Draco Malfoy hemen yan kompartımandan çıkıp yanına gelince kendi kompartımanına girdi. "Draco, treni baştan sona dolaşın. Dikkat çekmeden, zarar görmüş bir öğrenci var mı diye kontrol edin."

Draco kafasını salladıktan sonra hızla kompartımandan çıktı. Bu sırada tren tekrar hareket etmeye başlamıştı.
"Dumbledore'un buna izin verdiğime inanamıyorum."

"Neler oluyor Harry?" Bakışlarını kıza çevirirlen zümrüt yeşili gözleri öfkeyle parladı.

"Bakanlık Sirius Black'le ilgili böyle bir önlem almış. Yakalandığı an ruh emici öpücüğünü alacakmış."

"Trenin içine bu yüzden mi girdi yani? Sirius'u aramak için?"

"Evet. Ruh emiciler karşılarında kimin olduğunu önemsemezler. Savunmasız öğrencilerin arasında dolaşmasına izin verilmemeliydi. Bakanlık delirmiş olmalı. Ruh emicileri sadece varlığı bile umutsuzluk ve karamsarlık yayıyor. Senin de bir daha mutlu olamayacak gibi hissettiğine eminim. Bu kadar saf ruh arasına böyle kolaylıkla giremezler."

"Evet öyle hissettirdi ama biraz sakin olmalısın, bakanlık buna karşı önlem almıştır mutlaka. Öğrencilerin zarar görmesine müsaade etmezler."

"Bakanlık ruh emicileri kendi kontrolünde sanıyor ancak öyle değil. Aptallar karanlık bir varlığa emir verebileceklerine inanıyorlar o kadar." Bir kaç dakika sonra Draco geri dönmüştü.

"Öğrenciler gayet iyi. Korkudan ağlayan birkaç birinci sınıf var sadece." Hiç kimsenin zarar görmediğinden emin olmanın rahatlığıyla oturarak tek eliyle saçlarını karıştırdı.

"Tamam Draco sen gidebilirsin." Platin saçlı çocuk emredilene uyup hızlıca kompartımandan çıktı.

"Bakanlığın bu kadar ileri gidebileceğini düşünmüyordum. Ruh emicileri gerçekten hafife alıyorlar."

"İşte bu yüzden savaşıyoruz çocuk. Birkaç aptalın büyücü dünyasını yönetmesine seyirci kalamayız."

******

Seçmeler ve ziyafetten sonra herkes binalarına çekilmiş gecenin erken saatlerini ortak salonda arkadaşlarıyla sohbet ederek geçiriyorlardı. Harry, şöminenin karşısında kalan berjere oturmuş getirdiği kitaplardan birini okuyordu.

Varis Slytherin'in olduğu odada nasıl davranacağını bilemeyen öğrenciler biraz bocalasa da bizzat varisten aldıkları 'kendi işinize bakın' emriyle rahatlamış her zamanki hallerine dönmüşlerdi.

"Vay vay, demek bir bulanıksın. Utanç duymalısın çünkü varlığın soylu Slytherin binasını kirletiyor!" Birinci sınıflardan iki öğrenci arasında geçen diyalog, birinin yüksek sesle konuşmasıyla kulağına ulaşmıştı.

Bulanık sözcüğünü duyan üst sınıf öğrencileri, gözlerini o kelimeyi yasaklayan ve söyleyen kişiler arasında gezdirirken salonda tedirgin bir sessizlik oluşmuştu. İki birinci sınıf öğrencisi tartışmaları yüzünden etrafında olup bitenlerin farkına varmamıştı. 

Slytherin Varisi (Harry Potter AU)Where stories live. Discover now