Safkanlarla ilgili bir kitapta okuduğuna göre dağınık saçlar Potter Hanesinden olduğunun en büyük kanıtıydı. Onun haricinde Blacklerin delilikleriyle, Weasleylerin kızıl, Malfoyların platin sarısı saçlarıyla ünlü olduklarını da öğrenmişti. Bunun gibi bir çok kan yoluyla geçen özellik vardı ama Harry'nin en çok ilgisini çeken, Slytherin Hanesine özgü olan çataldiliydi.

Kendisi de birkaç kez yılanlarla konutuğundan Potterların Slytherin soyuyla bir bağlantısı olup olmadığını araştırmıştı ama Slytherin'in aksine doğrudan Gryffindor soyundan geldiklerini öğrenmişti. Sonrasında belki de bazı özellikler sadece kanla değil doğuştan da kazanılabiliyordur diyerek bu konuyu düşünmeyi bırakmıştı.

Voldemort'un da çatalağız olduğunu öğrenince epey bir araştırmış fakat soyunun nereden geldiğini bulamamıştı. Voldemort hakkında bulabildiği en eski bilgi Hogwarts'tan mezun olduğu tarihti. Bunu da direkt öğrenmemiş, ilk müridlerinden yola çıkarak tahmin yürütmüştü. Adamın eğitim hayatıyla ilgili hiç bir şey bilinmiyordu ve bu Harry'nin ilgisini çekmişti. Hogwarts'ta bulduğu ilk fırsatta okul yıllıklarına bakmayı kafasına koymuştu.

"Pardon, pek fazla boş yer kalmamış da. Burada oturabilir miyim?" diyen kızıl kafayla düşüncelerinden sıyrılıp başıyla kısa bir onaylama işareti yaptı. Çocuğun sandığını yerleştirmede zorlanırkenki halini izlerken ailesinin neden basit bir hafifletme büyüsüyle yardımcı olmadığını merak etmişti.

"Ben Ron Weasley." dedi sonunda karşısına oturabildiğinde. Harry uzatılan ele bir bakış atıp içten içe rahatsız olarak elini uzattı. İnsanlarla temas kurmaktan nefret ederdi.

"Harry." Soyadını söyleme zahmetine girmemişti. O bandanayı takmasındaki amaç zaten kimliğini gizli tutmak değil miydi?

Kızıl saçlı çocuk gözlerini kocaman açarak ona bakınca yüzündeki çillerle bu yüz ifadesinin çok komik durduğunu düşündü. "Yoksa Harry Potter mı?! Onun da bu sene Hogwarts'ta olacağını duymuştum."

Harry omuz silkerek bilmemezlikten geldi. "O da kim?"

"Harry Potter'ı tanımadığına inanamıyorum! Ah, gerçi bir muggle doğumluysan tanımaman normal. Bu soyadını söylememeni de açıklar. Herneyse, Harry Potter bir kahraman!  Daha küçücük bir çocukken Kim-olduğunu-bilirsin-sen'i yenerek büyücü dünyasını kurtardı. Tabi, ben de o zamanlarda bebek olduğum için hatırlamıyorum ama babamın söylediğine göre tüm zamanların gördüğü en dehşet verici büyücüymüş!"

Çocuğun heyecanlı anlatışı sırıtma isteği uyandırsa da istifini bozmadı, kızıl kafanın onu muggle doğumlu sanması işine gelmişti. "Yendi diyorsun, öldürdü mü yani? Bir bebek bunu nasıl yapabilir ki?"

"Babam bir gün geri döneceğine inanıyor ama endişelenmeye gerek yok değil mi? Sonuçta Harry Potter onu üstelik daha bebekken bir kere yendi, şimdi büyümüş haliyle daha kolay başarabilir." Harry sinirlendiğini hissetti. Ne yani, daha hatırlamadığı bir olay yüzünden kahraman olduğu yetmezmiş gibi bir de Voldemort olur da bir gün dönerse büyücü dünyası oturup onun Voldemort'u yenmeye çalışmasını mı izleyecekti?

Düşündüklerini söylemeye fırsat bulamadan biri onun yerine konuştu. "Çok fazla ümitlenme Weasley! Karanlık Lord geri döndüğünde Harry Potter olur da bir aptallık edip onun karşısına çıkmaya cürret ederse, göreceği son şey kendi ölümü olur."

Harry kafasını sesin geldiği yöne çevirdiğinde sarı saçlı bir çocuk gördü. Arkasındaysa çocuğun son söylediklerine sırıtan iki iri yarı çocuk daha vardı. "Kes sesini Malfoy! Tarafını bu kadar belli etmeni tavsiye etmem, sonuçta baban eski bir ölümyiyendi değil mi? Bakanlığın hâlâ aynı düşüncede olduğunuzu sanmasını istemezsin. Ayrıca Harry Potter onu bir kez alt etti, bir daha yenmesi zor olmayacaktır!" Ölümyiyen, Voldemort'un müridlerinin kendilerine verdikleri isimdi.

Harry geçen konuşma boyunca sessiz kalsa da Malfoy denilen çocuğun haklı olduğunu düşünüyordu. Aydınlık taraftaki büyücüler bile Voldemort'un büyü gücünün olağanüstülüğünü kabullenirken nasıl olurdu da onu yenebilirdi ki? Hem daha bebekken onu alt ettiğine de inanmıyordu. O gece mutlaka kimsenin bilmediği bir anormallik olmuştu, bundan adı gibi emindi. Neler olduğunu bir şekilde mutlaka öğrenecekti.

Sarışın çocuk, Weasley'in dedikleriyle sinirden kızararak kompartımanı terk etti. "Gördün değil mi? Tarafını belli etmekten çekinmiyor bile!"

Söylenen kızıl kafaya omuz silkip çoktan kalkmış olan trenin penceresinden dışarıyı izlemeye koyulduğunda çocuk Malfoy'un Diagon Yolu'ndaki ilk tanışmalarında da aynı böyle davrandığından yakınmaya başlamıştı. Harry ise onu duymuyordu. Düşündüğü tek şey Voldemort dönerse ne yapması gerektiğiydi.

One göre, bir kahraman değildi. Voldemort'u yenen kişi o değildi. Hem o olsa bile hatırlamadığı bir şeyi tekrardan nasıl yapabilirdi ki? O kendine inanmazken büyücü dünyasının ona bel bağlamasına sinir oluyordu.

Aptallar, o kadar korkaklardı ki gücünü iyi yönde kullansa Merlin'in reankarnasyonu diyecekleri bir büyücünün karşısına küçük bir çocuğu sürmeyi düşünüyorlardı. Hem bir kez olsun Voldemort'un amaçlarını tarafsızca düşünmüşler miydi? Sadece bir kaç muggle'ı katletti diye kötü ilan edilmişti ama kendisinin de edindiği tecrübelere göre mugglelar zaten ölmeyi hak ediyorlardı.

Sihir Bakanlığı'nın Gizlilik Yasasına rağmen muggleların arasında yaşamayı desteklemesini de anlayamıyordu. Yasa, cadı avları yüzünden büyücü türünün tehlikeye girmesi sonucu çıkartılmıştı ama anlaşılan büyücüler tarihlerini unutmuştu.

Üstelik, büyücüler gizlenmeyi de beceremiyorlardı. Mugglelara uyum sağlayamıyorlardı. Sokaklarda muggleların 'tuhaf' diyeceği kıyafetlerle geziyorlardı. Büyü kazalarındaysa şahit olanları unutturmayı seçiyorlardı. Büyücüler belki bilmiyordu ama insanlara unutturdukları tüm olaylar güvenlik kameralarıyla kayıt altına alınıyordu.

Yani, gizliliği sandıkları kadar iyi koruyamıyorlardı. Muggle dünyasına karşı bilgisizlikleri tehlikeli denecek kadar azdı ama yine de mugglelarla iç içe yaşamayı destekliyorlardı.

Harry'e göre Voldemort savaşta tamamen haklı olan taraftı. Evet ailesini öldüren kişiydi belki ama Harry savaşlarda insanların ölebileceğinin bilincinde olduğu bir yaştaydı.

Anne ve babası ona göre her ne kadar yanlış tarafta olsalar da idealleri uğruna savaşmış, onurlu bir şekilde ölmüşlerdi. Şimdi herkesin düşüncelerinde olduğu gibi bir çocuğun arkasına sığınıp saklanmamışlardı.

Ne olursa olsun, diye düşündü Harry. Ne olursa olsun, o geri gelirse karşınsında olmayacağım. Büyücü dünyasının beklentilerinin aksine, ona sadakatimi sunup yanında yürüyecek belki de en sadık hizmetkârı olacağım.

Slytherin Varisi (Harry Potter AU)Where stories live. Discover now