Mutluluk

151 44 9
                                    


(Temsili : Ateş ve Su)

"Mutluluk hem bir umut hem de sabır gerektirendir..."

Mutluluk ne güzel şey esasında. Bizler küçücük bir olaydan bile mutlu olabilen insanlarız .Ama şuanki mutluluğumun eşi benzeri yoktur şüphesiz ki...
Hayatınız da öyle bir an gelir ki yerinizde duramazsınız. Adeta uçuyorsunuzdur. Şuan bende olduğu gibi. Ateş'i sımsıkı sarmış, onu kendi bedenime hapsetmiştim. Benden kaçmasın diye nadide bir parçaymış gibi sadece kendime saklıyordum onu. Bir süre sonra zorlukla ayrıldım ondan. Ve tam o an bir ürperti girdi içime. Bundan sonra onsuz yapamazdım.

"Sevgilim, papatyam şimdi sen bana deneyelim dedin değil mi?
Ben yanlış anlamadım."

"Utandırmasana Ateş. Evet doğru anlamışsın,deneyelim sonuna kadar gidelim, olur mu, Ateş?
Kırmayalım, incitmeyelim birbirimizi. Çünkü buna dayanacak gücüm kalmadı benim artık."

"Üzmeyeceğiz birbirimizi sevgilim. Güven bana. Sen bana inandığın sürece herkesi karşıma alırım bu dünyada."

O bana bunları söylerken nasıl inanmazdım ona?
Ateş iyi bir adamdı ve benim için her şeyi gözü kapalı yapacağına emindim onun. Şuan bana öyle güzel bakıyordu ki dayanamayıp yanağından öptüm onu. Şaşırmışa benziyordu. Benden böyle bir hareket beklemiyordu  sanki.

"Sevgilim sen beni öpmelere doyamıyor musun?
Söyle bakayım. "

Yüzünde pis bir sırıtış hakimdi ve böyle baktıkça bana sinirleniyordum.

"Hah, ne münasebet. Sadece bir kerelikti o. Zor görürsün bir daha."

"Öyle mi hanımefendi?
Peki öyle olsun. Sonra pişman olursun bak benden söylemesi."

"Neden pişman olacak mışım?
Ne yani ben seni öpmeden duramaz mıyım onu mu demek istiyorsun? "

"Saçmalama, Su. Tabiki de öyle demedim. Sadece şakaydı sevgilim, sadece şaka. "

"Görürsün sen şakayı."

Sinirimden göğsüne vuruyordum fakat o bana hiç müdahale de bulunmuyor, öylece kahkaha atıyordu sadece. Bir an sonra ellerimi tutup beni kendine yaklaştırdı ve dudaklarımın üzerine küçük bir buse kondurdu. Nutkum tutulmuştu. Utanarak onun göğsüne sakladım yüzümü ve oradan da bir süre başımı kaldıramadım. O ise utandığımı anlamış olacaktı ki sadece kollarına hapsetmiştim beni. Ve benim o kollardan çıkasım yoktu.

Onunla el ele yürüdük sahil boyunca,sonra balık ekmek yedik. Ve benim büyük ısrarlarım üzerine lunaparka geldik.
Hiç öyle bakmayın bana.
Napayım seviyordum lunaparkları.
Burada saatlerce eğlendik. Bir ara Ateş homurdanmaya başlayınca artık lunaparka elveda deyip gittik oradan. Şuan evimin önünde onunla birlikteydim ve bundan gram pişman değildim. Bazı şeyleri yaşamadan bilemezdiniz ve bende yaşayarak öğrenecektim.

"Teşekkür ederim Ateş. Her şey için. Yanımda olduğun ve beni daima sevecek olduğun için. "

"Su'yum, canım benim, tabiki de seni her zaman seveceğim.
Kuşkun mu var? "

Ona iyi geceler deyip eve giriyordum ki son anda aklıma gelen bir fikirle duraksayıp arkamı döndüm. Ve ona doğru yaklaşıp dudaklarını kendi dudaklarıma hapsettim. Geri çekilecektim ki izin vermedi ve beni daha hızlı öpmeye başladı. Hızına ayak uydurmaya çalışıyordum. O kadar ki elim bir süre sonra saçlarını kavradı ve öpüşmemiz daha da derinleşti. Ne yapacağımı bilemez haldeydim. Kalbimin sesini duyuyor ve daha da kızarıyordum içinde bulunduğum bu durumdan. Ateş bir süre sonra uzaklaştı. Ama onun yüzüne bakamıyordum utançtan. Nasıl öpmüştüm onu öyle hala kendime inanamıyordum.

"Su, sevgilim. Bana bak lütfen. Hadi kaldır başını meleğim. O güzel yüzünü mahrum etme benden. "

Zorlukla kaldırıp başımı onun o esmer yüzüne baktım. Gözleri öyle derin bakıyordu ki bana, o gözlerde kaybolacağımı sandım. Onun gözleri benim için bir girdaptı esasında. Hayatımda hiçbir gözlere onun gözlerine baktığım gibi bakmamıştım şuana kadar. Geçmişimdeki ihanetin başrolü olan adama bile böylesine duygular hissettiğimi düşünmüyordum açıkçası. Ateş, benim bu hayattaki kurtarıcı meleğim olarak girmişti yaşamıma. İyiki de gelmişti, iyiki de bana bir şeyleri hatırlatmayı başarabilmişti. Ateş'in sayesinde ağzıma bile anmayacağım o sevdayı dillerimden düşüremez olmuştum.

Ateş , öyle güzel bakıyorsun ki bana, tüm acılarımı unutturuyorsun sevgilim. Tüm kederlerimi bir bakışınla silip atıyorsun benliğimden. Tüm yaralarımın üzerine bir merhem sürüyorsun adeta bir bakışınla. Ateş, sen öyle içten bakıyorsun ki...

O an anlamıştım, onun beni her şeyden çok sevdiğini. O yüzden pişman değildim. Artık onunla acıya bile razıydım.
Ama onunla olsundu her şey..
Sadece onunla...
Su'yun kalbine Ateş düşmüştü bir kere.
Artık onsuz olamazdım.

"Bir bakışınla tüm acılarımı hafızamdan silen adam, iyiki geldin hayatıma. İyiki geldin de mutluluğun aslında çok da uzak da olmadığını gösterdin bana..."



Uzun bir aradan sonra yazdım bu bölümü..

Umarım beğenirsiniz❤️😘😘

Küllerinden Doğan Anka| Kitap Oldu🧡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin