ÖZEL BÖLÜM

34 4 59
                                    

Bu bölüm Su'yun doğum günü olan 25 Ekim'e ithafen yazılmıştır...

"Yaşam, ne olmuş olursa olsun mücadeleden vazgeçmedikçe anlamlı hale gelen bir yerdi."

Umudun ve mücadelenin tüm zorlukların üstesinden gelebileceğini öğrendim bu evrende. Kendine inanmanın ve yara alsan da yoluna devam etmenin nasıl bir güç olduğunu kanıtladım. En çok da kendim için, en çok da içimdeki 'devam et' diyen o kadın için devam ettim bunca zaman. Sadece kendim için de değil, yolda karşılaştığım bir insan için de umut olabildiğimi fark ettim. Sanırım bu bir kişi için birçok şeyden daha değerliydi. Güzel İzmir'imin mavisine dalmış giderken arkamdan kollarıyla beni kendisine yine hapsetmişti.

Ateş...

Kaç yıl geçerse geçsin ilk günkü heyecanımla seveceğim bir adam o. Bundan yedi yıl öncesini hatırlıyordum da ne çok badire atlatmış , ne çok mücadele vermiştik. O soğuk hastane odasındaki haykırışlarım bir an olsun çıkmıyordu aklımdan. Ne kadar sene geçmiş olsa da çıkacağını da düşünmüyordum. Çünkü bu hayatta o kadar kayıp vermiştim ki bir süre sonra kaybetmeye de alışır hale gelmiştim. Fakat en dibi gördüğüm bu hayatta en zirveye de çıkmıştım şu an yanımda olan bu adamla. Bundan sonrası için tek bir dileğim vardı Tanrı'dan. O da zorluklarla kurduğum bu güzel aileyi kaybetmemek...

Dışarıdan ne kadar duvarları olan birisi gibi gözüksem de aklınızın alamayacağı kadar duygusalım ve şu an her iki gözümden akmaya başlayan yaşlar bunu doğrular nitelikteydi. Ağladığımı anlamış olacaktı ki belimdeki kollarını gevşetmiş ve tam da karşıma geçerek öne eğdiğim başımı yüz hizasına getirmişti. Tok çıkan sesiyle şunları fısıldamıştı.

"Papatyam yine neden akıtıyorsun o taptığım maviliklerinden yaşları?"

"Ateş..."

"Efendim güzel eşim benim. Efendim meleğim."

"Sanırım ben yine duygusal bir kadın moduma geçtim sevgilim." demiş ve ilk günkü gibi utanarak iki elimle yüzümü kapatmaya çalışmıştım. Fakat bu nafile bir çabaydı çünkü karşımdaki adam ufacık bir hareketimden beni çözebilen birisiydi. Tam da bu yüzden yüzümdeki ellerimi iki eliyle tutmuş ve bana mest olacağım şu cümleyi fısıldamıştı.

"Ben seni her halinle kabul etmiş bir adamım papatyam. Bu yüzden sevinçli bir anında nasıl yanında kabul ediyorsan beni o bayıldığım mavilerinden yaşlar aktığında yanında olmama izin ver. Ama yine de mutluluktan bile olsa akıtma o gözlerinden yaşları."

"Seni daha ne kadar sevebilirim diye sorguladıkça bir cevap bulamadığımsın sevgilim. Seni öylesine derinden seviyorum ki, imkansız olan tüm şeyler benim için çocuk oyuncağı gibi geliyor. Ateş... İyi ki varsın be adam. İyi ki benimlesin sevgilim. İyi ki benim güzeller güzeli kızımın babasısın."

Evet evet güzel kızım benim, Anka'm...

Boncuk mavisi gözleriyle benim kopyam fakat merhametiyle de tıpkı Ateş'ti. Benim bu dünyadaki mücadelemin ve umudumun simgesiydi güzel kızım. Yaşama tutunma sebebimdi o. İçimi kıpır kıpır eden tüm detaydı Anka. İlk adımını attığı an, ilk kez anne deyişi ve daha birçok ilkini hafızam yeniden canlandırırken yüzümde gülümseme daha da büyüyordu. Benim bu sefer de kendi kendime gülümsediğimi gören Ateş delirdiğimi düşünüyor olacaktı ki bu sefer de şu soruyu yöneltmişti bana.

"Sevgilim korkmaya başlıyorum. İyi misin sen? Daha az önce ağlıyordun şimdiyse kendi kendine gülümsüyorsun. Bir doktora mı gitsek acaba papatyam?"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 25, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Küllerinden Doğan Anka| Kitap Oldu🧡Where stories live. Discover now