S-Bölüm 65

1.8K 54 4
                                    


Selin

Aylardır tenimi okşayıp geçtiğini hissettiğim rüzgarın içindeydim. Her esişinde ayağımın altındaki kumlar hareket ediyordu. Kaç saattir buradaydım bilmiyorum ama gün aydınlanmaya başladığından beri zihnimde bulanık olan her şey daha da netleşiyordu.

Melis beni çağırmıştı! Defalarca adımı haykırarak beni çağırmıştı. Sarıya çalan kumral saçlarının nasıl uçuştuğunu görebiliyordum. Gözleri, sesi... Cıvıl cıvıl bir kızdı. Tesadüfen tanışmıştık ama kısa zamanda çok sevmiştim onu. Benden iki yaş büyüktü, ekonomik durumları bize göre bir hayli iyiydi. Hiçbir zaman onu birilerine büyüklük taslarken ya da maddi gücünü kullanırken görmemiştim. Alçak gönüllü ve enerji doluydu. Gülüşüyle moralinizi anında yerine getirebilirdi. İkizi Melih ise Melis'in her anlamda tam zıttıydı. Ukala, şımarık... 'Ve bir o kadar da yakışıklı' diye eklemişti iç sesim onu ilk gördüğümde. Para ile herkesi ve her şeyi kendi isteğine dönüştürmeye alışık olması çok rahatsız ediciydi ama çekimine kendimi kaptırmıştım. Tabii babamın asla onaylamayacağı bir tip olmasının da kapılmamda etkisi büyüktü! Tatil biter bitmez üniversite sınavına hazırlanmaya odaklanacağımı her fırsatta söylüyordu bana. Bana planladığı hayatı yaşamaya başlamadan biraz dağıtmanın bir sakıncası olmaz diye düşündüm.

Melih'in kimseden çekinmeyen hali ve cesur tavırlarını seviyordum ama sürekli bana sırnaşıp, beni, yapmayı istemediğim şeylere zorlamasından hoşlanmıyordum. Babama inat yanında kalmaya devam etsem de onunla yalnız kalmamaya dikkat ediyordum. Neyse ki Melis hep yanımdaydı. Her defasında ona engel oluyordu.

O gün sahilde Melih'in yanında kalmayı seçmemeyi çok isterdim. Keşke Melis ile yüzmeye gitseydim. Keşke onun hep benim yanımda olması gibi bende onun yanında olabilseydim. Ama olmadım... O gün ilk defa Melih'i reddetmedim ve bana uzattığı  o saçma şişeyi elinden aldım. Şimdi düşününce bunu neden yaptığımı bile bilmiyorum. Kulağımda kulaklıklarım, yüksek sesle müzik dinliyordum. Melis suyun içinde batıp tekrar yüzeye çıkıyordu. Önce ne olduğunu anlayamamıştım. Bazen bizi güldürmek için su balesi yapanları taklit ederdi. Ama bu sefer bir şeyler ters gidiyor gibiydi. Kulaklıkları hızla kulağımdan çıkardım. Adımı haykıran sesi boğuk geliyordu. Bize bir şey anlatmaya çalışıyordu. Ayağına kramp girdiğini anladığımda bunu Melih'e söyledim. Beni duymuyor gibiydi. Melih'e bağırdım ama boş boş bakan gözlerini görünce vazgeçtim. Kendim koşup yardım etmeye gittim. 

Alkol etkisini göstermeye başlamış olacak ki, yer ayağımın altından kayıyor gibi hissediyordum. O kısacık mesafe bana kilometrelerce uzun gelmişti. Denize ulaşıp Melis'e doğru yüzecekken bir el beni suyun içine çekti. Ciğerlerime dolan tuzlu su genzimi yakıyordu. Güçlükle başımı suyun üzerine çıkardım. Melih gülerek beni suyun dibine tekrar sürükledi. Şakalaştığımızı sanıyordu. Melis'in boğulmak üzere olduğunu anlamadı!!! Onu, var gücümle itekleyerek elinden kurtulmaya çalıştım. Nefes alamıyordum. Tekrar başım suyun yüzeyine çıktığında Melis'i gördüm. Sağ eli havadaydı ve suyun üzerinde bir görünüp bir kayboluyordu. Ona yardım etmeliydim. Etmek zorundaydım. Kıyıya çıkıp koşmaya başladım. Yer ayaklarımın altından kayarken son duyduğum acı bir fren sesiydi. Sonrası... Sonrası karanlık.

Gözlerimden akan yaşları silmiyordum. Silsem ne olacaktı ki? Melis benden, bizden yardım istemişti. Ve ben ona arkamı dönüp gitmiştim. Onu son gördüğüm yerdeydim. Onu yalnız bırakmasaydım, o lanet içeceği içmeseydim...

"Özür dilerim!!!" Avazım çıktığı kadar bağırıyordum.

"Özür dilerim Melis, özür dilerim!!!" Tekrar, tekrar ve tekrar. 

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Where stories live. Discover now