S-Bölüm 7

2.9K 468 26
                                    

Kuzey önde ben arkada eve girdik. Annesinin yaşça babasından genç olduğunu ve çok erken yaşta anne olduğunu biliyordum ama ne bileyim evlerinin bu kadar modern ve rahat bir tarzda döşenmiş olacağını düşünmemiştim. Yani burası ile karşılaştıracak olursak beizim salon antika eşyalarla dolu gibiydi.

"Odama geçelim orada malzemeler var" dedi Kuzey. Bıyık altından benim bakışlarıma gülmemeye çalıştığını görebiliyordum. Sessizce onu takip ettim. Koridor boyunca ilerledikten sonra  en sondaki kapıyı açtı ve çantasını yere fırlattı.

"Gelsene." İçeri girerken hala çekiniyordum. Bir erkek için fazla düzenli bir odası vardı. Duvarlar tanımadığım sporcuların posterleriyle doluydu. Dolabından hızla bir şeyler alıyordu.

"Selin sen takıl, ben bir duş alayım yoksa sabaha her yerim tutulur" dedi bana dönerek.

"Tamam" dedim ve meraklı gözlerle odayı incelemeye başladım. Arkasından seslenmeyi de ihmal etmedim tabii.

"Odanı karıştırabilir miyim?" Suçluluk hissetmeden hareket edersem daha rahat olurdum değil mi? Cevap vermekte gecikmedi.

"Bulacakların seni korkutmayacaksa karıştır" diye bağırdı. Maksimum ne bulabilirim ki. Yani öyle bipli şeyler falan yoktur herhalde! Aman canım bana ne!

Duvarındaki büyük panoda fotoğraflar vardı. En çok da üçümüzün fotoğrafları. Beraber büyümemizi izlemek gibiydi onlara bakmak. Çok ilginç, bende olmayanlar bile vardı. bazılarını ne zaman çekildiğimizi hatırlamıyorum desem yalan olmaz.

"Selin, bana yardım etmen lazım?" Hemen sesin geldiği yere fırladım. Düşmüş falan olmasın. Allah'ım kocaman çocuğu ben nasıl kaldırırım tek başıma?

"İyi misin Kuzey, bir şey mi oldu?" Öyle bir panikle banyonun kapısından içeri daldım ki...

"Havlu almayı unutmuşum, yatağın yanında alt çekmecede var getirir misin?" Havlu mu dedi o? Cidden mi?

"Ne yani beni havlu için mi çağırdın?" Rahatladım bir an, yani çok şükür ona bir şey olmamıştı. Ama ne bileyim bir garip hissediyordum işte. Ben duraklayınca kıkırdayarak konuştu.

"İstersen böyle çıkayım, benim için sorun olmaz." O an duşakabine doğru bakmış bulundum ve hızla arkama dönüp gözlerimi kapattım.

"Terbiyesizlik yapma, getiriyorum." Çekmeceden havluyu aldım ve hızla banyodan içeri girdim. Duşakabin camı buzluydu ama vücudu belli oluyordu. Ortaokulda yüzme kursuna gittiğim tıfıl çocukla bu gördüğüm arasında çok fark vardı ve... Allah'ım ne yapıyorum ben? Kendine gel Selin, kendine gel ve derhal buradan çık!

"Havluyu getirdim, buraya bırakıyorum." Havluyu resmen yere attım ve koridoru bir atlet misali koşarak geçtim. Kendimi odasına nasıl attığımı bilemedim. Aynasında kendimi gördüm sadece. Yanaklarım kızarmıştı.

O sırada odadan içeri girdi. Havluyu beline dolamış bir şekilde.

"Ben bir lavaboya gideyim sen de bu arada giyinmiş olursun" diyip fırladım hemen. Az önce utançtan öleceğim banyoya sığınmıştım.

"Ne oluyor kızım sana ya, altı üstü Kuzey! Tamam, değişmiş olabilir ama o Kuzey!" Aynaya bakıp kendi kendime tekrar ediyordum. Derin derin nefesler aldım. Bekledim biraz. Yüzümü yıkayıp odaya geri döndüm.
Altında eşofmanı vardı ama üstü çıplaktı.
Yatağın üzerine oturmuştu. Beni görünce elindeki kremi uzatarak sordu:

"Sırtımda kızarmış yerlere sürer misin?" Onun rahatlığı biraz olsun beni sakinleştiriyordu.

"Tabii sürerim." Yatağın kenarına oturup kremi sırtına aralıklarla sıktım. Elim tenine ilk değdiğinde ikimiz de ürperdik sanki... Teninden yayılan sıcaklığı hissedebiliyordum. Bir erkeğin sırtının bana bu kadar farlı gelebileceğini hiç düşünmemiştim. Allah'ım ne diyorum ben!

"Tamamdır" dedim. Daha fazla uzatmak istemiyordum ayrıca bu evden ne kadar erken çıkarsam o kadar iyi olacaktı benim için. Beyaz tişörtü başından geçirdiğini görünce rahat bir nefes aldım. 

Yüzünü bana döndü. Bakışları yeşilin en derin tonuydu sanki. Gözlerine bakmamaya çalışıyordum. Patlayan kaşına oksijenli su sürüp temizleyip bantladım. Dikkatli bir şekilde bana bakıyordu. Sanırım daha önce birbirimize bu kadar yakın olmamıştık. Kendimi rahat hissetmiyordum. Gözümün önüne Nisa ve dün bana söyledikleri geldi. Bir anda ayağa fırladım.

"Ben gitsem iyi olur. Kalkma sen, yorgunsun zaten. Görüşürüz." O kadar hızlı hareket edip toplandım ki neredeyse çıkarken odasının kapısına çarpıyordum.

"Teşekkür ederim prenses, görüşürüz." Arkamdan seslenişini duydum ve kendimi dışarı attım. Derin bir nefes aldım.

"Tamam bu olanları unutuyoruz. Sakin ol Selin, sakin ol kızım... Arkadaşız biz ve Kuzey, Nisa ile beraber değil mi?" Sanırım kafamı dağıtmam lazım. Evet evet kesinlikle kafamı dağıtmam lazım. O halde hemen müzik klasörüme giriyorum, kulaklığımı takıyorum ve rastgele bir şarkı seçiyorum...

[Mabel Matiz-Gel]

Ne yalan söyleyeyim denk gelen şarkıyı duyunca daha bir kötü oldum! Anladım şarkı ile dağılmayacak bu kafa. Sanırım biraz kitap okumam lazım. Ah tabii ki bay çok bilmiş ortalıkta yoksa... Şu an en son isteyeceğim şey o gıcıkla muhatap olmak. O zaman dışarıdan bakarım oralardaysa da içeri girmem.

Oy ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim :)

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Where stories live. Discover now