S-Bölüm 51

835 53 3
                                    

Kuzey

Selin ve Nisa'nın 'o sinir bozucu' varlıkla gidişinin ardından Burak ile biraz sohbet etmiştim. Bana geçmişinde olanları anlatırken kimi zaman içim titremiş kimi zaman da çok sinirlenmiştim. Zaten o ukala dümbeleğini dövmek için yer arıyordum. Bunları bilsem kesin dalardım! Verdiği büyük tepkinin nedenlerini şimdi daha iyi anlıyordum. Kolay bir çocukluk geçirmemişti.
Hangimiz geçirmiştik ki?

Şeker teyzeden gelen telefondan sonra bizlerle vedalaşıp evinin yolunu tutmuştu. Belki ben de eve gitmeliydim. Gözümün önüne gelen görüntülerle başımı iki yana salladım. İş seyahati biten annem bugün eve dönüyordu. Babam ile kavga edeceklerinden adım kadar emindim. Peki bu tabloya seyirci kadrosundan bakmak istiyor muydum? Kesinlikle hayır!

"Kulaklarınız kızarmış 'bay çok düşünceli'... Nisa hanımefendiyi mi düşünüyorsunuz acaba?
Yoksa ona yaptıklarınızı mı?" Ada'nın iğneleyici tonda çıkan sesi beni kafeye geri getirmişti. Birkaç saat öncesine kadar bizim aramız iyi değil miydi? Şimdi ne olmuştu da kadrolu cadım saldırı pozisyonuna geçmişti?

"Bir şeyler düşündüğüm doğru ama Nisa ile hiç ilgisi yok! Ayrıca şu konuyu kapatabilir miyiz artık?"  Yaptıklarımdan köpek gibi pişman olduğumu ama ne hissedersem hissedeyim bunları değiştiremeyeceğimi defalarca konuşmuştuk. Elinde tuttuğu tepsiyi bir hışım yanındaki masaya bırakıp karşımda dikildi. Gözlerinde öfke vardı. Nisa meselesi yüzünden mi? Ama biz o konuyu çözmüştük...

"Olur paşam. Hangi konudan konuşalım istersiniz? Sevdiğiniz kızdan mı yoksa tipiniz olan kızdan mı? Ya da benim gibi tipin olmayan kızlardan mı?" Sonlara doğru sesi iyice yükselmişti. Arif ağabey duyuyor mu diye bakındım. Ne saçmalıyordu bu? Ben şu an tek bir kişiye bir şeyler hissediyordum o da... Bunu kendime bile söyleyemiyorum ki...

"Ada..." Ona uzattığım elim birkaç adım geri çekilmesi ile havada kalmıştı. Sinek kovalar gibi bir hareketle beni kendinden uzaklaştırdı. Afallamış bir halde öylece ona bakıyordum.

"Gitsen iyi olacak." Arkasına dönüp diğer masaları toplamaya başladı. İçimde, daha önce varlığını bile hiç hissetmediğim bir yerde, bir şeylerin kırılıp etime battığını hissettim. Maçta rakibimden, suratıma ve mideme ardı ardına yumruk yemek gibiydi. Üstelik buz gibi bakışları, düştüğüm yerden kalkmama engel oluyordu. Madem gitmemi istiyordu, bende giderdim o zaman.

"İyi geceler Ada." Bana cevap bile vermeden mutfağın kapısını açtı ve gitti. Ege'yi gördüğü için mi böyleydi yoksa farkında olmadan onu kıracak bir şey mi yapmıştım bilmiyorum? Kasada oturan Arif ağabey ile vedalaşıp çıktım. Dışarıda beni karşılayan soğuk teninizi kesiliyormuş gibi hissettiren cinstendi. Montumun yakasını yukarı doğru kaldırıp sessiz bir küfür savurdum. Ne diye yanıma bere, eldiven falan almamıştım ki? Sokağın başına geldiğimde annemin arabasını gördüm. Dönmüştü demek ki... Ev hala tek parça durduğuna göre tartışmanın şiddeti çok büyük değil diye düşündüm. En azından kapıyı açana kadar. İçeri girmemle yanımdaki duvara çarparak kırılan bardağı görmem bir oldu. Tartışmanın şiddeti büyük değildir mi demiştim?Halt etmişim!

"Yeter artık yeter! Ne sana ne de bu evliliğe katlanamıyorum." Annem bir yandan avazı çıktığı kadar bağırıyor bir yandan da eline ne geçirirse sürekli yer değiştiren babama atıyordu. Babamın da bağırmak konusunda ondan aşağı kalır yanı yoktu.

"Asıl sana yeter be! Ne eş olmakla ne analıkla alakan yok senin. Varsa yoksa işin! Tabii senin asıl derdinin ne olduğunu ben çok iyi biliyorum." Annem, babamın söylediklerinden pek etkileniyormuş gibi durmuyordu. Ama benim için durum bu kadar basit değildi. Çocukluğumun ilk yıllarında annem yanımda olmasa da işten geldiğinde benimle oyun oynardı. Birlikte mutfakta kek, kurabiye falan yapardık. Sonraları sürekli değişen bakıcılar ordusuyla geçti yıllarım. Annemi ve babamı o kadar çok özlüyordum ve benimle ilgilenmelerini öyle çok istiyordum ki, tüm hırçınlığımı bakıcılardan çıkarıyordum. Annemin sesi ile düşüncelerimden sıyrıldım.

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Where stories live. Discover now