S-Bölüm 54

800 55 2
                                    

Ada

'Akşam akşam neden bu kadar şeyi hazırlamakla uğraşıyorum acaba?' diye kendi kendime söyleniyordum. Neymiş efendim, Arif ağabeyin kıramayacağı bir arkadaşı manitasına sürpriz yapacakmış. Aman ne güzel! Hem manita ne demek ya? İnsan sevgilim der, sevdiğim der... Kesin odun herifin biri gelecek, bizde bütün gece etraflarında fır döneceğiz. Şaka gibi!

"Derinlere dalmış ne düşünüyorsun acaba kurabiye cadısı?" Elimdeki tepsiyi fırına koyacakken gelen Kuzey'e bakmamaya çalıştım. Burada olması hem hoşuma gidiyor hem de beni korkutuyordu. Onu seviyor muydum? Gözümün ucu ile ona baktım. Bulaşık makinesinden çıkan temiz tabakları yerlerine yerleştiriyordu. Gerçekten neler düşündüğümü bir bilse!

"Profilin çok güzel..." Baygın bir ifade ile çıkan sesimi duyar duymaz arkamı döndüm.
Sesli mi düşünmüştüm ben?

"Anlayamadım." Gözlerini kısıp hafifçe gülümseyerek yanıma yaklaşmıştı. Gerçekten ne dediğimi duymamış mıydı yoksa... Onunla ilgilenmiyormuş gibi yapmalıyım, hem de hemen! Panikle etrafa baktığımda tezgahın üzerinde duran hazırladığım yiyeceklere baktım. Kendimi oraya öyle bir attım ki... Ispanaklı börek, profiterol, paskalya... Fırında da elmalı tarçınlı kurabiye vardı. Ne kadar enteresan bir bileşim oldu düşündüm. Arif ağabeyin bize aktardığı istek listesi bu şekildeydi. Tüm bunları bir arada kim yer ki? Arif ağabey hızla içeri girdiğinde yerimden sıçrayacak kadar düşüncelere dalmıştım yine.

"Kuzey, masayı ve müzikleri senin hazırlamanı istiyorum. Ada sende her şeyi sunuma hazırlayacaksın. Ben ya da Kuzey gelene kadar da mutfaktan çıkmak yok. Kadın biraz kıskanç mıymış ne..." Yüzümü buruşturdum. Adam Arif ağabey'in arkadaşı olduğuna göre ben ancak kızı yaşında falan olurdum herhalde. Yani kadını anlayamıyorum. Bu neyin kıskançlığı?

"Şimdi kafanda tilkiler dolaştırmayı bırak da beni dinle cadı. Giyeceğin kıyafeti şuraya asıyorum. Bak Ada bu elbiseyi giyeceksin ve akşam boyunca ne olursa olsun hiçbir arıza çıkarmayacaksın ki külahları değişmeyelim tamam mı?" beni tembihleyerek parmağını salladığında çaresiz başımı yere eğdim. Bu dünyada en son isteyeceğim şey onu üzmek olurdu, hele ki bugün olanlardan sonra.

"Tamam komutanım, arızaya geçmeyeceğime söz veriyorum" dedim elimle asker selamı vererek. Bana gülümsedi ve elini Kuzey'in omzuna attı. Son zamanlarda ona karşı olan tavırları gittikçe babacanlaşıyordu.

"Aynı şeyler senin içinde geçerli koçum. Bu gece sana çok iş düşüyor biliyorsun. Hadi göreyim seni, güvenimi boşa çıkarma!" İtiraf etmeliyim ki çok garip davranıyordu. Daha önce Arif ağabey'i bu kadar farklı davranışlar sergilerken görmediğim için yaptıklarına bir anlam veremiyordum. Mutfağın kapısının oradan bana baktı baktı ve hiç beklemediğim anda yanıma gelerek alnımdan öptü. Şaşkın gözlerle ona bakarken aynı hızla uzaklaştı ve çıktı. Ben neye uğradığımı anlayamamıştım bile... Kuzey bıyık altından gülüyor gibiydi ama ben bakınca kaşlarını çatıp ciddi olmaya çalıştı. Yoksa...

"Bana bak, siz gelmeden önce bir yerlerde bir şeyler falan mı içtiniz? Hani şu alkollü olanlardan." Hesap sorar gibi ellerimi belime koyarak gözlerimi üzerine dikmiştim ama boz ayım beni pek ciddiye almamıştı. Eliyle ağzının fermuarını çekti ve dışarı çıktı. Süper! Şimdi de adam yerine konmuyorum ha? Peki öyle olsun, şu geceyi atlatır atlatmaz bende bunun hesabını sana sormazsam...

Yarım saat, bir saat derken iyiden iyiye sıkılmaya başlamıştım. Kuzey mutfağa gelip gidip hazırladıklarımızı içeri taşıyordu. Ben ise kös kös taburede oturup duruyordum.

"Neredeyse gelmek üzerelerdir, artık bir giyinip hazırlansan mı acaba diyorum?" Kuzey'in tek kaşını kaldırıp sorduğu soru karşısında sinirlenmiştim. Ne diye bana ne yapacağımı söylüyordu ki? Ben giyinecektim zaten! Sadece ağırdan alıyordum. Kesin Arif ağabey yine hiç benim tarzım olmayan bir elbise almıştı. Ben ne kadar şort ve pantolon giymeyi sevsem de çocukluğumdan beri inadıma böyle şeyler alıyordu bana. Neymiş efendim bir erkek çocuğu gibi dolaşmamalıymışım!

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Where stories live. Discover now