S-Bölüm 20

2K 271 32
                                    

Kuzey

Şu antrenman işi olmasaydı okula gelmezdim ya neyse, elimiz mahkum işte... Zaten sabahtan beri sokaklarda dolanıp durmasam kendime gelemezdim. Şimdi çok kendimde olduğum da söylenemez ya!

"Merhaba kardeşim." Sesin geldiği yere başımı çevirip 'onu' görünce kan beynime sıçradı.

"Şaka mısın oğlum sen? Bizden ancak rakip olur dedim sana!" Nasıl oluyor da bu kadar sakin kalabiliyordu anlamıyorum!

"Öyle diyorsan öyledir kardeşim" diyerek sıraya geçti gereksiz. Zaten burnumdan soluyorum, beni zorlamasa iyi eder. Ya da zorlasın ya, antrenman ayağına ben bir benzeteyim şunu! Spor salonunda yan yana dizilmiştik. Tüm tiplere  şöyle bir göz gezdirdim. 

"Çocuklar, bugün sizi çok zorlamayacağız. Önce ısınıp bir saat kadar ip atlayacaksınız. Sonrasında da serbestsiniz, antrenmana istediğiniz gibi devam edebilirsiniz" dedi antrenör. Bir saat ip atlamak mı? Yok artık!

"Hocam bir saat fazla değil mi?" Tutamadım dilimi! Haksız değildim ama. O kadar zaman ip mi atlanırmış?

"Adın ne senin?" Hah şöyle, öne çıkmaya başlıyorum.

"Kuzey Demir, hocam. Beş yıldır boksla ilgileniyorum" dedim. Kimin ne olduğunu bilsin yani. Adam gittikçe bana yaklaşıyordu.

"Demek beş yıldır boksla ilgileniyorsun Demir. O zaman ip atlamanın ardından yarım saat de şınav çekmekle ilgilen!" Gözlerim kocaman oldu. Ne şınavından bahsediyor bu adam Allah aşkına?

"Anlamadım!" Nasıl ya? Bana aferin demek yerine ceza mı veriyordu? Bir cacık olmaz bu adamdan!

"Cezalısın Demir. Müsabakada bu geveze arkadaş ile dövüşen kimdi?" Burak elini kaldırdı. Kaşlarımı çatmış ona bakıyordum. Antrenör yanımda duran Burak'a döndü.

"Senin adın ne?" Hah ver ona da ceza! Böyle şeyler yapsın canımı yesin...

"Burak Çınar hocam." Merakla ne ceza vereceğine bakıyordum.

"Çınar, bundan böyle gözünü Demir'in üstünden ayırmayacaksın. Birlikte antrenman yapacaksınız!" Ne diyor bu adam ya? Dayanamadım araya girmek istedim.

"Ama hocam..." Tabii ki lafı ağzıma tıkadı.

"Çok konuşuyorsun Demir. Çenen değil, elin işlesin!" Bana ipi uzattı. İstemeye istemeye aldım.

"Başlayın bakalım. Bundan sonra berabersiniz." Çattık anasını satayım. Hep mi beni buluyorlar? Zaten kıl oluyorum şu herife! Neyse başlayalım bakalım ip atlamaya. Burak'a baktım çoktan başlamıştı bile. Ben de sana meydanı boş bırakırsam Burak efendi..!

Hırsımdan hiç durmadan hocanın söylediklerini yerine getirdim. Şu bir buçuk saatte öldüm ama... Çalışmasını tamamlayanlar birer birer salondan çıkıyorlardı. Çantasını omzuna atmış Burak efendi de bana doğru yaklaşıyordu.

"Yoruldun kardeşim hadi bırak da gidelim artık" dedi. Şuna bak bir de bana ne yapacağımı söylüyor düdük! Elimle ittim onu.

"Çık git oğlum akşam akşam asabımı bozma benim!" Bir iki adım geriledi ama öfkelenip istediğim tepkiyi vermedi. Nasıl bir çocuk bu anlamadım ki?

"Sen bilirsin, yarına haşatı çıkacak sensin." Laflara bak laflara! Gelmiş bir de bana olacakları söylüyor!

"Sana ne lan, yürü git!" Onaylamayan bir ifade ile kafasını salladı ve çıkış kapısına yürüdü. Hırsımdan kum torbasına daha sert vurmaya başladım.

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Where stories live. Discover now