S-Bölüm 38

1.6K 125 219
                                    

Burak

Soyunma odasında beklerken yapacağım konuşmanın provasını yapıyordum. Nasıl bir giriş yapmalıyım? Bak birader yanlış yoldasın. Yok yok daha yumuşak bir giriş lazım. Kardeşim, seni seviyorum yanlış yapmanı istemem. Yok ya bu da aşk ilanı gibi ne o öyle? Off!! Giyinen arkadaşlar soyunma odasını terk ederken ben hala duş almakta olan Kuzey'i bekliyordum. İki saattir içeride gelemedi bir türlü... Gerçi çocuk gelse ban daha nasıl konuşacağımı da bilmiyorum ya. Hayırlısı... Kapı hızla açılıp ıslak saçlarını kurulayan Kuzey görününce kendimi tutamadım.

"Gel birader gel, konuşalım seninle biraz." Ayağa kalkmıştım. Kuzey'in 'konuşma mı daha neler!' bakışlarına maruz kalıyordum.

"Ne konuşması oğlum ya, zaten antrenör pestilimi çıkarmış." Olanları hatırlayınca güldüm. Bizim sarı birader yine yerinde duramamış antrenöre ukalalık yapacağım derken ceza üstüne ceza yemişti. Şu huyundan bir vazgeçse...

"Ne yapalım oğlum bayağı kaşındın sen. Adam da dayanamadı haliyle... Neyse sen onu bunu bırak da cidden konuşmamız lazım." Kuzey gözlerini kaçırdı.

"Hangi konuda diyeceğim de..."

"Parkta sen şarhoşken konuştuğumuz konu hakkında." Bir an Kuzey'in gözlerinde panik gördüm.

"Asla kızın kim olduğunu söylemem!" Bak sen... Kuzey efendi sevdiği kızı nasıl da korurmuş! Zaten benim kim olduğunu öğrenmek gibi bir niyetim yoktu.

"Yavaş birader yavaş. Tabii ki unutamadığın kızın adını sormayacağım. O senin özelin ve üstüme vazife olduğunu sanmıyorum." Gözlerini kocaman açarak bana bakınca devam ettim.

_Hem benim karnım aç, şimdi gideriz bir dürümcüye açarız ayranlarımızı oh!" Omzuna vurup ekledim.

"Zaten o kadar antrenmandan sonra aç karnına çekilmezsin birader."

"Tamam o zaman." Bu kadar çabuk kabul etmesi garip gelmişti ama bir şey demedim. Montlarımızı giyip çantalarımızı yüklenince okuldan çıktık. Yol boyu sessizdi. Yanımda on sekizinde genç bir adam değilde sekizinde kabahatli bir çocuk gibi yürüyordu. Kısa süren bir yürüyüşün ardından mekana geldiğimizde siparişlerimizi verip beklemeye başladık.

"Ee kardeşim, kendi kendine açılır mısın yoksa ortaya bir şeyler atayım mı?" dediğimde huzursuzca yerinde kıpırdandı.

"Ne diyeyim birader? Sevmediğim bir kızla sırf o mutlu olsun diye çıkmaya başladım, sonra da adam gibi durmayı beceremedim mi diyeyim?" Sessizce dinliyordum. Belli ki onun da anlatmaya ihtiyacı vardı.

_Yanlış yaptım ben de farkındayım off, çocukluktan beri tanıyorum kardeşim ya!  İlk erkek arkadaşı da benim. İlgisi de hoşuma gidiyor ama kalbini çarptırıyor mu diye sor? Hayır." Eğdiği başını kaldırıp kederli gözleriyle baktı.

_Dert belli kardeşim, ne yapmamı önerirsin?" Bu derdi başına hiç açmamış olmalıydı diye düşündüm. Tabii dudaklarımdan daha farklı cümleler döküldü.

"İşinin zor biliyorum ama başkasını severken Nisa'ya ümit vermeni doğru bulmuyorum. Daha bu sabah seninle evlenmekten bahsediyordu! Hatta buna inanıyordu! Durum sandığından daha ciddi bence. Bir şekilde onu incitmeden halletmen lazım. Şimdi şöyle yap böyle yap diyemem ki sana. Sonuçta onu tanıyan sensin. Tek bildiğim en kısa zamanda doğru bir üslupla bunu halletmen gerektiği..." Kırıştırdığı alnını kaşıdı, düşünceli duruyordu.

"Sanırım en doğrusu doğaçlama takılmak olacak kardeşim. Sağ ol bu arada... Her şey için..." Yüzündeki ifadeye baktım, samimiydi.

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Where stories live. Discover now