BÖLÜM 34- SIRLAR

236 94 38
                                    


Karayların evinde hummalı bir temizlik vardı, Tuna'nın durumu iyiye gidince o da eve gitmek istemişti. O yüzden Lütfiye Hanım'ın talimatıyla ev dip bucak temizleniyordu. Adile mutfakta çalışırken, Emine de salondaydı. Haberler hızla yayılınca herkes merakla konağı arayıp bilgi almaya çalışıyordu, bu yüzden Esma da onlara açıklama yapmakla meşguldü. Salondaki örtüleri toplayan Emine sepeti kolunun altına alıp çıktı. Aşağı indiği sırada kapıda bekleyen bir kız olduğunu fark etti, dikkatli bakınca Dilan'ı tanıdı. Olayları duyan Dilan da merak edip, bir şeyler öğrenmek için gelmişti. Emine eliyle arkadaşını çağırdıktan sonra onu alıp arkadaki asmanın altına geçti.

''Kız neler olmuş böyle, nasıl şimdi Tuna Bey?'' Dilan kısık sesle konuşuyordu.

''Sorma, Dilan nazar mı kötü göz mü bilemedik. Ama Allah korudu da şimdi iyi, akşama evinde inşallah.'' Emine haberi alınca çok ağlamıştı, saatlerce dua etmişti beyi için. Şimdi ise keyfi yerindeydi.

''İnsanın başına ne geleceği belli olmuyor, ölümlü dünya. İyiymiş çok şükür, kız bu arada bir düşmanı falan yoktu değil mi?'' Dilan merakla sormuştu.

''Beyim dört dörtlük insan, kıskanılan biri düşmanı çok olur o yüzden bilmem ki. Sakladıysa ailesinden bilemem.'' Emine düşünceli şekilde konuşurken sepeti yere indirip elini çenesine koymuştu.

''Doğru valla, bu devirde herkesin bir sürü sırrı var. Herkes bir şeyler saklıyor.'' Dilan konuşurken aklına Demir Bey'in iki kere onu gördüğünde hızlı şekilde sakladığı sarı zarf gelmişti. Emine merakla sordu.

''Kimi söyledin, kimin sırrı varmış?''

''Sır mı bilmiyorum ama Demir Bey de kasasında sarı eski zarflar saklıyor, iki kere odasına girince aniden onları sakladı. Böyle bu dünya hep bilinmesin istenilen şeyler var.'' Dilan konuşurken gözü havaya dalmıştı.

''Doğru valla, ne bileyim ben bu arada işlerimi bitireyim Dilan, sen git istersen.'' Emine tekrar sepeti alıp, konağa yürümek için hazırlandı. Dilan da öğreneceğini öğrenmişti, o da gitmek için yürüdü. Bu sırada duvarın köşesinde onları dinleyen Mehmet, bazı şeylere anlam yüklemişti. Eve Tuna için kıyafete almaya gelmiş, Dilan ile Emine'nin gizli şekilde konuştuklarını öğrenmek istemişti. Araslar ile Karayların arasında söz taşınmasını istemiyordu. Ama bu sırada ona ilginç gelen bir şey duymuştu: Demir Aras'ın kasası.

**

Yeliz Hanım'ın hazırladığı akşam yemeği yenirken ortam sessizdi. Maya'nın dönmek istememesi Yıldız Hanım'ı huzursuz ediyordu, tek istediği bir an önce buradan gitmekti. Seren İle Ece, Tuna'nın nasıl olduğunu Maya'ya sorduktan sonra pek konuşmamışlardı çünkü dün geceden hepsi bitkindi. Cenk kazı alanında çektiği fotoğrafları Bulut Hoca'ya gösterip bir şeyler sordu, ardından ikisi kalkıp ayrı bir yere geçtiler.

''Hadi çaylarımızı camlı terasta içelim.'' Erdem Hoca, havanın soğuması ile akşamları terası kapatıyordu böylece hep açık alandan oturmuş gibi oluyorlar hem de daha az üşüyorlardı. Onun çağrısı ile diğerleri de yavaşça kalktılar, kızlar bir yandan Yeliz Hanım'a yardım edip tabakları taşıdı.

Akşamın sakinliğinde herkes çayını yudumlayıp yaşanan şeyleri unutmaya çalışıyordu. Arada bir konuşan Cenk, sohbet ortamı açıyor ardından tekrar kapanıyordu. Aşırı yorgunlukları konuşmalarına fazla fırsat tanımıyordu. Maya gün içinde öğrendiklerini sindirmeye çalışırken aklı bir yandan Tuna'ya gidiyordu. Şu an nasıl olduğunu merak ediyor, birilerini aramayı düşünüyordu. Hatta annesi olmasa çoktan yanına gitmişti ama şu an pek mümkün görünmüyordu. Çayları tazeleyen Yeliz Hanım eşine bakıp konuştu.

KEŞFEDİLMEMİŞ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now