BÖLÜM 4- KARAR

467 125 12
                                    

Güneş tepeleri aşıp aydınlığını dağıtıyordu. Kazı ekibi erkenden ayaklandı. Kahvaltılarını bugün kazı alanında yapacaklardı. Yeliz Hanım hazırladığı yemekleri paketleyip arabanın arkasına koydu. Diğerleri de kazı malzemelerini hep beraber arabaya taşıdılar. Kazı alanına doğru yolculukları başladı. Bugün işleri bittikten sonra geçici olarak yaşayacakları eve gideceklerdi. Tüm hazırlıları tamamlamışlardı. Sabahın erken saatlerinde alana ulaştıklarında Macar ekibin çalışmaya başladıklarını gördüler.

Cenk sıkılgan bir şekilde konuştu. '' Bu yabancılar amma iş meraklısı ya. Ben yataktan zor çıkıyorum, adamlar dünyanın bir ucundan gelmiş burada kazı yapıyorlar.'' Söylendikten sonra herkese sırıttı.

Seren gözlerini devirip konuştu.'' Cenk Macaristan dünyanın bir ucu değil. Orta Avrupa'da bir ülke biliyorsun değil mi?'' Bu defa herkes sesli güldü.

Cenk ukala bir şekilde konuştu. ''Sonuçta benim yatağımdan uzak!'' Kulaklığını takıp uzaklaştı.

Bulut Hoca Macar ekibin yanına gitti. Maya ve Ece arabadan Erdem Hoca ile birlikte eşyaları çıkarmaya başladılar.

Erdem Hoca Maya'nın yanına yaklaştı. ''Maya biliyor musun? Yaklaşık otuz ya da otuz beş yıl önce burada kazılar yapılmaya çalışılmış. Hatta köylüler anlatıyor, define bulmak isteyen köylüler ellerine kazmaları alıp Nemrut Dağı'na çıkmış. Söylenenlere göre dönüşte yıldırım çarpması sonucu ölmüşler. Dağa giren birçok kişi de bir daha çıkamamış. Sonra bu dağın lanetli olduğu söylentileri yayılmış. Belki bu söylentiler daha eski olabilir. Ben buraya yerleşip araştırma yaparken öğrendim.'' Maya dikkatle dinliyordu Erdem Hoca'yı. Erdem Hoca'nın gözü Maya'nın boynundan hiç çıkarmadığı kolyesine takıldı. Konuşmaya devam etti. '' İşte o yıllarda gençler buralara bir şeyler bulmak için gelip durmuşlar. Her yeri kazmışlar, birçok sütuna bu yüzden zarar vermişler muhtemelen. O zamanlar bir söylenti dolaşmış. Değerli bir eşya bulunduğuna dair. Tabi kim buldu aldı ne oldu bilinmiyor ama krala ait olduğu düşünülmüş.''

Maya heyecanla sordu. '' Ne buldular acaba? Özel bir defter ya da kralın bir eşyası mıydı?'' Erdem Hoca kim bilir anlamında dudaklarını büzdü. Bulut Hoca çağırınca Ece ve Maya o tarafa gittiler.

Arkalarından Erdem Hoca '' Kanatların tuttuğu dantel işlemeleri olan bir kolye ucu . Ama neden tıpkı benzeri sende var?'' diye fısıldadı.

Eylülün sonlarında rüzgar sırtında hala sıcak hava taşıyordu. Ekip gün boyunca sıcaktan bunalmıştı artık. Kazı aşırı derecede dikkatli ilerliyordu. Belli alanın dışına çıkamadıkları gibi bulundukları alanda da titizlikle çalışma yürütüyorlardı. Durum böyle olunca zaman hızlı akıyor işleri pek ilerleme göstermiyordu. Öğleden sonra herkes iyice yorulmuştu. Bir köşeye çekilip dinlenme faslı başlamıştı. Bulut Hoca Macar ekibin hocasıyla çadırın altında bir şeyler inceliyordu. Cenk yabancı ekipten bir kızla tanışmış bir kenarda kulaklığıyla müzik dinletiyordu. Seren yüzüne krem sürüp güneşten şikayetleniyordu.

Maya Ece'ye dün geceki Bulut Hoca'ya ait notu gösterdi. '' Bak Ece Bulut Hoca notlarına ne yazmış. Dedim sana o da mezar ile ilgili değişik şüpheler taşıyor. Her gizemin ardında mutlaka keşfedilmeyi bekleyen bir durum olduğunu düşünüyor.''

Ece Maya'nın sözünü kesti. '' Tamam diyelim sırlı bir durum var. Ama elimizde tarihi bir kayıt ya da belge yok. Bulduğun bir çömlek olsun ya da para olsun. Bu bize bir gizemi mi açıklayacak? Maya bak sonuçta burası bir tümülüs. Yani daha önceki yerlerden pek bir farkı yok.''

Maya Ece'nin sözlerine itiraz etti. '' Hayır yanılıyorsun. Eğer bulduğun parçaları birleştirirsen ortaya bir bütün çıkar. Bak şimdi kralın yaşadığı dönemi biliyoruz. Hangi ülkenin kralı onu da biliyoruz. Eşi kim ya da ona düşman krallık kim bunları da biliyoruz değil mi?''

KEŞFEDİLMEMİŞ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now