BÖLÜM 19- EKSİK PARÇAM

319 115 120
                                    

   ''Alo.'' Maya uzun çalan telefonu açınca Tuna'nın sesini duyduğuna şaşırmıştı.

Tuna üzgün bir sesle konuşmaya başladı.''Bana bulduğun güvenilir yerdeki adam kovdu beni.''

Maya inanmamış bir sesle karşılık verdi.''Seni kovması için kesin bir şey yapmışsındır.''

Tuna şaşkın bir sesle konuştu.''Vavv, sen de onun tarafındasın, iyice yalnız kaldım. Bari senin için hazırladığım pikniğin karşılığını ver, bir akşam yemeği ısmarla.''

Maya, garip bir şekilde Tuna ile konuştukça mutlu oluyordu. Sesini duymak içinde çok derinlerde kalp damarlarını hareketlendiriyordu. Bu duruma anlam veremiyordu, cevap ise vermek zordu. Çekingen bir sesle sordu Maya.''Neredesin şu an?''

Tuna derin bir iç çekip yanıtladı.''Sahildeyim, serin deniz havası alıyorum.''

Maya aynı çekingenlik ile devam etti.''Orada bekle seversen eğer, bildiğim iyi bir köfteci var.''

Tuna sesindeki mutluluğu saklamadan konuştu.''Çok seviyorum, köfteyi.''

**

Demir Bey bir süredir penceresinden yıldızları seyrediyordu. Kimseye anlatamadıklarını yıldızlara anlatıyordu. Kaç gündür huzursuzluğu artmıştı. Yıldız Hanım'ı gördüğünden beri geceleri düzgün uyuyamuyordu. Kafasında dönen düşüncelerden kaçacak yer bulamıyordu. Derin bir nefes alıp pencereden uzaklaştı. Masasının arkasındaki dolaba doğru yaklaşıp,kapağı açtı ve ortaya çıkan kasasının şifresini girdi. Açılan kasanın en arkasına elini uzatıp bir şeyi aradı, sonunda sarı bir zarf ile beraber eli çıktı. Kendini koltuğa bırakıp derin bir iç çekti. Konuşurken yılların acı tozu sesine yapışmıştı.''O gün başka ne yapabilirdim ki, ben de çok zarar görebilirdim. Hatta Arslan çekip beni vurabilirdi ama seni korumak zorundaydım.'' Sözlerinin burasında sustu, bir an gözlerini kapatıp eski anıları hatırladı. Elinde tuttuğu zarfı yavaşça açmaya başladı, öyle yavaş hareket ediyordu ki dağılmasından korkuyor gibiydi. Sarı kâğıdı çıkarıp eline aldı, el yazısı ile yazılmış uzun yazıyı kaçıncı defa okuduğunu bilmeyerek yeniden okudu. Sonundaki isme bakıp kaşlarını sinirle kırıştırdı. Konuşurken sesinde de aynı sinir vardı.''Senden zalimi gelir mi acaba dünyaya?''

Cevap veren olmamıştı tabi, oda sessizdi. Demir Bey'in nefes alış verişinden başka bir şey duyulmuyordu. Umutsuz şekilde başını sallayarak zarfı kapatıp kasaya koymak için kalktı. O sırada kapıyı hızlı bir şekilde çalıp içeri elinde kahve ile Dilan girdi. Demir bey onu görünce elindeki zarfı hızlı bir şekilde kasaya açıp koydu. Dilan bu harekete dikkat etmişti. Demir Bey'in onun girişinden rahatsız olduğunu düşünerek mahcup şekilde konuştu.''Beyim özür dilerim, hanımım size kahve getirmemi söylemişti de.'' Demir Bey sorun değil anlamında başını sallayıp kendisine uzatılan kahveyi aldı. Dilan çıkarken dönüp kasaya baktı, bu kadar değerli acele ile kasaya saklanan ne olabilirdi?

**

Dalgalar karanlığın içinde varlığını kanıtlamak istercesine ses çıkarıyordu. Yıldızlar bulutların içine saklanmıştı ama bazıları sabırsız şekilde başını çıkarıp gülümsüyordu. Ama bunların hiçbiri Tuna'ya karşısında oturan manzara kadar etkileyici gelmiyordu.

''Çok mu seviyorsun köfteyi?'' Tuna konuşurken iştahla dürümü yiyen Maya'ya gülümseyerek bakıyordu.

Maya daha lokmasını yutmadan konuşmaya başladı.''Akşamları hele bir de rüzgâr böyle güzel eserken yemeyi çok seviyorum.''

Tuna Maya'nın bu haline gülümseyerek bakıyordu. Karşısındaki Maya bugün her zaman olduğundan daha farklıydı. Daha doğal daha kendi gibiydi. Aralarına duvar örmüyordu bugün, Tuna böyle hissetmişti. Konuşurken sesinde derin bir şeyler vardı.''Havaalanında Adıyaman'dan ayrılırken neden sürekli arkana baktın Maya? Birini mi bekliyordun?''

KEŞFEDİLMEMİŞ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now