BÖLÜM 31- KAŞMİR AĞACI

257 106 63
                                    

Maya ellerini yumruk yapmıştı, tırnakları avucuna batıyordu ama acı hissetmiyordu. Çünkü acı başka yerde toplanmıştı, yüreğinde yanan bir ateş vardı. Pencereyi açıp rüzgârı yüzünde hissetti, sıcak çıkan gözyaşları yüzünde buz gibi oluyordu. Arkasından gelen Yeliz Hanım elini omzuna koyup, teskin edici bir sesle konuştu.

''Merak etme Maya, güzel haber gelecek.'' Yeliz Hanım'ın yüzüne bakan Maya'nın gözleri kızarmıştı. Sesi titriyordu konuşurken.

''Gelmesi lazım güzel haberin çünkü ben ona bir kez bile onu sev...'' Cümlesini tamamlamadan ağlayarak Yeliz Hanım'ın boynuna sarıldı. Zor bir geceydi, herkes için. Ece İle Seren karşıda durmuş arkadaşlarının çaresizliğine bakıyordu. Sonunda Tuna'yı sevdiğini itiraf ettiği bu anın böyle acı dolu olması, ikisinin de yüreğini parçalamıştı.

Çaresizce gecenin içinde herkes Tuna'yı arıyordu. Mehmet arabanın paramparça olmuş halini görünce dizleri çözülüp yere düşmüştü, Erdem Hoca destek olup yeniden ayağa kalkması için güç olmuştu. Haberi alan Bulut Hoca bir an bile düşünmeden gelip arama ekibine katılmıştı. İyi olmasını istiyordu, her ne kadar kötü bir başlangıç yapmış olsalar da Maya için Tuna'nın iyi olmasını istiyordu.

Mehmet'in yanına gelen komutan tok bir sesle konuştu.

''Mehmet, arabaya yakın hiçbir yerde Tuna'ya dair bir iz yok. Benim düşüncem Tuna arabadan daha önce atladı, şimdi ekip arabayı inceliyor. Herhangi bir arızanın yaşanmış olduğunu farz edersek bu mantıklı geliyor. O yüzden aramaya yolun gerisinden devam edeceğiz.''

Mehmet dinlerken yüreğinin yanmasına engel olamıyordu, bir anda aklına babası geldi. Onunla konuştuktan sonra fenalaştığını haber almıştı bu yüzden Ökkeş'i hemen eve göndermişti. Telefonu eline alıp Ökkeş'i aradı.

''Beyim, haber var mı?'' Ökkeş telefonu heyecan içinde açıp ilk Tuna'yı sormuştu. Mehmet umutsuz şekilde karşılık verdi.

''Hala arıyoruz Ökkeş, babam nasıl?'' Ökkeş bunu duyunca içi sızladı. Sesi titreyerek cevap verdi.

''Şu an iyi beyim, doktor gelip baktı ani şokla kalbi sıkışmış. Şimdi herkes hayırlı haberleri bekliyor.'' Mehmet ardından telefonu kapadı, hayırlı haberleri vermek için neler yapmazdı.

**

Lütfiye Hanım olayın şokuyla kendinden geçmişti, doktor ona da bir sakinleştirici yaptıktan sonra kısık sesle ağlıyordu. Dudakları kımıldarken yüreği yanıyordu.''Oğlum nerdesin? Annene gel oğlum, gece karanlık, bu soğukta üşürsün oğlum...''

Kimsenin vereceği bir cevap yoktu, herkes oturmuş dua ediyordu. Arslan Bey sessiz şekilde ellerini yumruk yapmıştı, uzun zaman sonra yeniden kalbi böyle yangınların içindeydi. Yine dili susmuştu, kalbi çırpınıyordu ama bu defa oğlu için. Çaresiz olunca insanoğlu dili konuşmuyordu. Kalbi Allah'a yalvarmaktan başka bir şey yapmıyordu. Bu gece çaresiz herkes Allah'a yalvarıyordu, Tuna'yı ona bağışlamaları için...

**

Baran öfkeli şekilde Tuna'yı beklemişti ama gelen olmamıştı. Ani bir şekilde duran arabadan inenin Hasan olduğunu görünce bir kez daha planının suya düştüğünü anladı.

''Nerde o adam!'' Hasan öfkeyle bağırarak her yerde Tuna'yı arıyordu ama görünürde Baran'dan başkası yoktu. Baran bu soru karşısında bir şeyler uydurmayı düşünürken soğuktan üşümüş bir ses arkadan gelerek duyuldu.

''Neler oluyor Baran? Hani Tuna gelecekti.'' Gülcan her şeyden habersiz sormuştu, onu gören Hasan bir anda yanına koşup endişeyle konuştu.

''İyi misin, o adam sana bir şey yaptı mı?'' Gülcan Hasan'ın bu tepkisine anlam veremeden baktı. Daha sonra kekeleyerek sordu.

KEŞFEDİLMEMİŞ (TAMAMLANDI)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن