Çaresizlik

62 34 11
                                    

15: ÇARESİZLİK

İlkay ilk şokun ardından gözlerini açtı. Artık ıstırap tüm vücudunda sanki kalbinin pompaladığı kanla birlikte geziyormuş gibiydi. Saç diplerinden parmak ucuna, ordan ayaklarına, tırnaklarının dibine kadar her yeri, her bir santimi bedenî acılarla silkeleniyordu. Gözlerine çöken karanlık yerini yavaş yavaş güneşin üstüne çöken karanlığın geride aydınlık pek bir şey bırakmadığı dünyanın görüntüsüne bıraktı. Çekilen ani acıya beden yavaş yavaş alışmaya başladıkça kulaklarındaki anlamsız uğultuda çekildi.

" Abi ne oluyor? İyi misin. Ateş gibi oldun birden... "

Yavaşça tekrar ayağa kalktı ve etrafına bakındı. Gözlerindeki karanlık görüş açısından köşelere ve görünmeze doğru yürüyen berbat bir hayalet gibi çekildi. Evindeydi. Sanki baygınlık geçirmiş gibi zaman mevhumunu yitirmişti. Orada ne kadar süre ıstırap ile kendinden geçerek kaldığını hatırlamıyordu. Adem' i fark etti ilk olarak. Çaresiz gözlerle ne olup bittiğini anlamaya çalışıyor sorular soruyordu. Sonra evin salonunda sağa sola bakınırken Aylin' i fark etti. Sanki her şey ağır çekimde olup bitiyordu. Kız ne diyeceğini bilemez halde sadece seyrediyordu bu hayatına yeni giren insanları. Sonra eşini ve ne yapmak üzere olduğunu hatırladı İlkay. Salonun ortasına doğru bir iki adım atmasıyla arkasında kalan koltukta uzanan eşine döndü. Özlem hala baygındı.

Acı vücudunu hala terk etmemişti. Saniyede bir veya iki kere tam kalbinin üstünde tarifsiz bir kavrulma hissi toplanıyor, ordan da sanki kanıyla tüm vücudunu gezip geçtiği her yeri yakıp çürüterek gerisin geri kalbine dönüyordu. Hareketleri ağırlaşmıştı. Adem tekrar" abi ne oluyor? " diye sordu.

" Bilmiyorum Adem, inme indi sanki. Her tarafım dökülüyor, ağrıyor"

Adem başındaki ağrı ile boğuşurken aynı şeyin kendi başına gelip gelmeyeceğini düşünmeye başladı İlkay biraz olsun kendine gelmek için oturunca. Ağrıya, acıya kendisinden çok daha dayanıklı olduğunu düşündüğü İlkay' ı birden bu hale getiren bir şey onunda başına gelirse ne yapacağını düşündü. " Abi hastaneye gidelim sende bir görün istersen diycem ama nasıl olacak? Ya dışarıda? " Sustu...

İlkay aldığı nefesin bile acı verdiğini hissediyordu. Ciğerleri oksijenle dolup şişerken, acı artıyordu. Aldığı nefeste acı bir tat bırakıyordu dilinde. Sadece bir iki dakika içinde doğduğuna doğacağına pişman olmuştu sanki. Başını önüne eğmiş yavaşça iki yana sallayarak olup bitenlere sitem ediyordu sanki. . " Neden bunlar başımıza geliyor? "

Ne olursa olsun, ne yaşıyorsa yaşasın Özlem' in kendisinden daha kötü bir durumda olabileceğini düşündü. Ne pahasına olursa olsun profesyonel yardım almak gerekiyordu. Çünkü Özlem' in düşmeden önceki titreyişi ve tüm denemelerine rağmen ayılmayışı hayra yorulacak bir şey değildi. Kısa bir süre içinde planını yaptı. Adem çıkıp arabayı alarak kapının önüne getirecekti. Ordan direk olarak acile gidecek böylece yürüyerek yolda karşılaşabilecekleri herhangi bir durumu en azından 4 kişi için bertaraf edeceklerdi. Adem bir bakıma feda ediliyor gibi görülebilirdi ama o an için en mantıklısının bu olduğunu düşündü. Hastanede de yine Adem' e güvenmek zorundaydı. Özlem' in durumu netlik kazanana kadar kendisi ile ilgili herhangi bir şey yapmayacak, doktorlara kendi yaşadığını anlatmayacaktı. Özlem kendine geldikten ve her şey yoluna girdikten sonra kendisini devreden çıkaracaktı ve yine bu arada güvenlik Adem' de olacaktı. Tabii böyle bir şeye gerek varsa...

Bunları bir çırpıda, fazla zaman kaybetmeden Adem' e anlattı. Adem dinlerken gitgide içinde bulunduğu dünyadan uzaklaşıp gittiğini hissetti. Kanında dolaşan alkol miktarı azaldıkça başının ağrısı artıyordu. Sadece başı değil her tarafı o garip hisle dolmuştu. Ağrımadan önceki o garip şaşkınlık hali.

SoNYıLOù les histoires vivent. Découvrez maintenant