Çılgınlık

49 32 25
                                    

14: ÇILGINLIK

Adem anahtarı ile kapıyı açtı ve önden içeri girdi. Ayakkabılarını çıkardı ve Aylin' i içeri davet etti. Salona açılan kapıyı açarken Aylin' de şeytani gülümsemeler eşliğinde ayakkabılarını çıkarıyordu. Adem ne olup bittiğini anlamamıştı. Taşlar yerine oturuyordu ve eksik parça Aylin gelmişti. Ama acaba Aylin olarak mı, yoksa Özlem' in rüyasını anlatırken söylediği, efendinin bahsettiği Prenses' mi?

Adem salona geçti ve Aylin' in de gelmesini bekledi oturmak için. Aylin " sana bir sürprizim var" dedi. Adem şaşırmıştı. " Aniden İzmir' den kalkıp buraya gelmek haricinde bir sürpriz mi? " Aylin gülümsedi" bunu görmek istemiyormuydun, sana getirdim işte. Şimdi gözlerini kapat ve elini uzat, sana sürprizimi vereceğim" Adem şaşkınlıkla gülümsedi ama bir şeylerin yolunda olmadığının farkındaydı. Bu kadar garipliği artık yutmazdı.

" Tamam... "

Gözlerini kapadı. Ama hemen ardından neler olup bittiğini fark edebilecek kadar minik bir aralık oluşturdu göz kapaklarında. Kirpikleri arasından Aylin' in cebinden bir bıçak çıkarttığını gördü. Bunu yaparken çok neşeliydi. " İşte rüyalarım gerçek oluyor" diye geçiyordu içinden. Neşesi suratına patlayan bir tokat ile bozuldu. Yaşadığı şok ile yere düştü ve gözleri karardı. Bayılmıştı...

Adem kendini kötü hissediyordu bunu yaptığı için. Bir saat içinde kendisini öldürmek için kaçıncı girişim olduğunu hesaplamaya çalıştı. İçinden çok büyük parçalar koptu bir anda. Eğer kendisinin başına bunlar geliyorsa... " Özlem abla, İlkay abi"

Özlem doğaüstü güçler edindiğine ve bunu bir şekilde düşmanın aleyhine kullanabileceklerine göre " onların başı daha fazla dertte olabilir" diye düşündü. Tek tesellisi kendisinin yaşıyor oluşuydu. " İlk ölen ben olucam" diye içinden geçirerek avunmaya çalıştı.

Aylin' in tokadı yiyince elinden düşürdüğü kocaman çakıyı katlayıp cebine koydu. O şey sözünü tutuyor gibi görünüyordu. " Eğer İlkay abi ve Özlem abla ya bir şey olmadıysa" Ama belli olan şey tüm dikkatini Adem' i öldürmeye yoğunlaştırmış olduğuydu. " Gittiğim her yerde birileri beni öldürmeye çalışacaksa neyin peşindeyiz, neyiz kimiz biz? Peki Aylin' i ne yapıcam şimdi? "

Cebinde telefon tekrar titremeye başladı. Bu sefer geciktirmedi ve daha iyi çekmesi için telefonun cama yaklaştı. Arayan İlkay' dı.

" Alo. Gördü mü? Beni mi arıyorsun? Evet o berberin ordaydım. Abi sorma. Biliyorum söylemiştin... Biliyorum onuda söylemiştin. Tamam abi, aloo, aloo... hay Allah çekmiyor. Abi duyamıyorum seni, ben sizin eve gelicem. Bir siz öldürmeye çalışmazsınız beni herhalde en azından. Heh duydun mu abi? Tamam. Birazdan bende ordayım... "

O an tek düşündüğü Özlem' in Aylin' i kurtarıp kurtaramayacağıydı. Eğer oda gördüğü rüyaların esiriyse –ki görünüş onu gösteriyordu- ve işaretlenmişse Özlem bu konu ile ilgili bir şeyler yapabilirdi. En azından Adem bunu ümit ediyordu.

" Peki ya sonra? "

Aylin' i gözünün önünden fazla ayırmak istemiyordu. Her ne kadar baygın olsa da eğer uyanacak olursa yine amacına ulaşmaya çalışabilirdi. Adem banyodan bir tas su ve biraz bez alarak ve bunu seri bir şekilde yaparak salona geri döndü. Aylin hala baygın, bıraktığı yerde çekyatın üzerinde uzanıyordu. Ellerini suyun içine soktu ve kuruyan yaralarını silmeye başladı. İyice temizledikten sonra ellerine yakından bakıp yerlerini tespit ederek saplı kalan cam parçalarını cımbızla çıkartmaya başladı. Bu işlem fazlasıyla canının yanmasına neden oluyordu. Her bir cam parçası yerinden oynarken orayı tekrar kesip kanatıyordu. Tasın içindeki su saydamlığını yitirdi ve kıpkırmızı kan oldu.

SoNYıLWhere stories live. Discover now