İşte Kıyamet

42 33 13
                                    

10: İŞTE KIYAMET

Beklendiği üzere Sur borusu çalmamıştı. Diğer pek çok alamette gerçekleşmemişti ama resmen deprem oluyordu işte. Adem " inanmıyorum" diye haykırdı. Daha önceki büyük depremde evin hasar aldığını, apartmanın mühürlendiğini, sonra göstermelik bir güçlendirme yapılarak eve geri girebildiklerini, dökülen sıvaları... Bunların hepsini düşünmesi sadece bir saniye aldı. Aklında tek bir şey vardı. Balkondan aşağı atlamak. Televizyon büyük bir gürültü çıkararak yere düştü. Her şey beşik gibi sallanıyordu. " inanamıyorum"

İlkay ve Özlem giriş katta oturmanın verdiği avantajla kendilerini çoktan dışarı atmışlardı. Önce yağmur, sonra deprem. " Yağmur kan yağmuru değilse deprem kıyamet olamaz. " İkisi de buna inanmak istiyordu. Etraftan şangırtılar geliyordu. İlkay gökyüzüne baktı bir süre. Garip bir sis kaplamıştı sanki. Aslında gözlerinin aradığı bir görünüp sonra kaybolan güneşlerdi. Bir yandan da gayrı ihtiyari kulak kabartmıştı o " garip dilde okunan lanete" Hiçbiri yoktu...

Efendi daha önce dünya üzerinde hiç duyulmamış bir dilde bir şeyler söylüyordu. Sanki gün yüzü görmemiş korkunç bir lanete övgüler yağdırıyormuş gibi heyecanla haykırıyordu. Sesi kesinlikle " benzersiz" bir yükseklikle çıkıyordu. Cornelius kulaklarını tıkamıştı. İnsan kulağı böylesi bir gürültüye katlanacak kadar güçlü değildi. Meşaleler ses dalgaları ile titreşiyordu. Efendi söyleyeceğini söyledi ve sustu. Cornelius artık iki dizi üzerinde yerlere kapanmış ve kulaklarını kaparken kendini kasmaktan kıpkırmızı olmuştu. Seremoni sona erdi...

Adem ve balkon arasında o an için sadece birkaç metre mesafe kaldı. Adem deprem tüm şiddeti ile devam ederken bir şekilde eğer atlar ve kurtulursa kötü bir şeylere hizmet edeceğini, gördüğü kabusun tam tersi hareket etmesi gerektiğini düşünüyordu. O apartman yerinden kopup akordeon gibi çökecek olsa ve korkunç bir ölüm ile son bulacak olsa bile yine de bunu yapmamayı seçecekti Adem. " Belki de insanoğlunun kaderi benim elimdedir. Planı baştan bozmalıyım" Atlamadı. Sallantılar hafiflemeye başladı ve aniden kesildi. Deprem bitmiş, uğultu susmuştu. Fazla bir hasar verecek kadar güçlü bir deprem değildi bu. Bunun üzerine Adem balkona sadece etrafa bakmak için çıktı. Kimi insanlar evlerinden dışarı çıkmıştı kimileri ise Adem gibi balkondan, pencereden dışarı bakıyordu. İnsanlar aralarında çok berbat bir yılın yaşanacağı ile ilgili komplo teorileri ve hurafeler konuşuyorlardı. Adem içeri girdi. Bir şekilde artist gibi hareket ediyordu. Ağır adımlarla ve kendi kendine sırıtarak koltuğa oturdu. Özenle bir sigara koydu ağzına ve zipposu ile yine artist bir şekilde sigarasını yaktı. " Dünyayı ve insanlığı kurtardım. Zinciri kırdım"

Depremin durması ile sallantılarla birlikte Aylin' de dondu kaldı. Diğer cansız eşyalar gibi Aylin' de hiçbir hareket etmeden hatta nefes bile almadan bekliyordu. Birçok düşünce ile birlikte diğer dünya düşünceleride aklından geçiyordu. Cennet betimlemeleri, gandalf' ın sözleri; hepsi zihninden birbirine evrilerek geçiyordu" Her şey sona erecek. Önce biraz acı ama ardından sonsuz bir huzur. Bu dünyanın gri yağmur perdesi kalktığı zaman sadece huzurun bulunduğu ve arzuların gerçekeştiği, gökyüzündeki yıldızların yarenlik ettiği sınırsız güzellikle dolu başka bir dünya. " Gözlerini açtığında aklından geçenlere ulaşması için zamanın doğru zaman olmadığını fark etti. Hala evindeydi. Deprem bitmiş, her şey sakinleşmişti. İlk aldığı nefes şimdiye kadarki alıp verdiklerinin en güzeli oldu bunu fark ettikten sonra.

* * *

" Evet İlkay abi. Sorma ya bir an valla atacaktım kendimi balkondan aşağı ama sonra durdum. Hem yaşasam ne yazar ölsem ne yazar diye konuşucan, kaderine küfredicen hem de deprem olunca daha fazla hayatta kalmak için balkondan aşağı atlıycan. Tabii ki tezat. Neyse hepimize geçmiş olsun abi. Sizede iyi yıllar. Görüşelim. Özlem ablaya çok selam"

SoNYıLWhere stories live. Discover now