Yüzleşme

238 112 342
                                    

2: YÜZLEŞME

Adem İlkay' ı aradıktan sonra Ali Paşa' nın orda çay içmek ve " önemli" konuyu konuşmak üzere yola çıkmıştı. Yolu fazla uzun sürmeyecekti çünkü gitmesi gereken buluşma yeri evine pekte uzak sayılmazdı. Yolda yine o kabusu düşünüyordu. " Acaba o önemli konu kabus ile mi ilgili? "

Selamlar verildi, çaylar söylendi. İlkay' ın suratındaki ifadeden bir an önce sadede gelinmesi gerektiği alenen belli oluyordu. Adem ortamın bir anda böyle gerilmesinden rahatsız oldu. İlkay söze girmek üzere derin bir nefes aldı. Adem ise tatsız bir şey geleceği belli diye düşünüyordu. Kendini hazırladı. Ne olabilirdi ki?

" Adem dün anlattığın rüyanın aynısını bende gördüm. Yani tam olarak aynısı değil. Bir kısmı benim gördüğüm kabusun aynısıydı ve hani dedin ya uyanınca çok rahatsız oldum bir daha uyuyamadım diye bende aynı hissi yaşadım hatta çok daha kötüsünü"

Açıkçası Adem bu kadar sert bir darbe beklemiyordu. Kendisini hazırlamaya çalışması biraz boşa gitmişti bu durumda. Kim böyle bir şeye rastlar ki hayatında? " Abi emin misin? Olacak şey değil senin bu dediğin. Ben anlattıktan sonra görmüş olmayasın, etkisinde kalıp falan? " İlkay çayından bir yudum alıp bir sigara yaktı. " Hayır, bende 2 gün önce gördüm ve yine hayır dün gece uyumadım bile, bırak rüya görmeyi"

Aslında bu söylediği tam olarak doğru değildi. Dün gece uyumamıştı bu doğru olan kısmıydı. Ama söylemediği şey gözlerini kapamadan gördüğü hayallerdi. Tabi gördüklerini tarif etmenin en naif şekli onları " hayal" olarak adlandırmaktı. Uyur uyanık birçok hayal-halüsinasyon görmüştü ve bunlar korku filmlerinden çıkma kanlı sahneler gibiydi. Psikolojisi çok bozulmuştu ve uykusuzluk biraz örselemişti onu. Gözleri bir önceki geceye göre iyice küçülmüştü. Kan denizinde yüzen yeşil bir adacık gibi görünüyorlardı. " Bu konuşma bir an önce hallolmalı ve bende yavaş yavaş eve yollanıp uyumalıyım" dedi bir tarafı içinden, bir tarafı ise" bu konuşma, bu olay nasıl hallolabilir? " diye gevelendi.

" İyi güzelde abi, bu çok saçma. Bu nasıl olabilir? Saf gördün kekliyormusun beni? Nasıl aynı rüyayı görebiliriz? "

" Lan ne keklemesi, doğru diyorum. Ya tam olarak aynı rüya değil, senin -derken uyandım- diye bitirdiğin kısmın dahası var, hem de çok dahası"

" Abi rüyan nasıl başladı ki benimkinden farklı bitti? "

İlkay bir sigara daha yaktı anlatacaklarına arkadaşlık etmesi için. Bir yudum çay ile gerginlikten kuruyan damağını ıslattı. " Evdeyiz, Özlem var ben varım. Yeni yıla geri sayıyoruz falan. Derken önce telefonum çalıyor hemen susuyor. Tam telefona yönelicem kapıdan bir tırmalama sesleri geliyor. Sese kulak kabartıyorum. Aniden sert bir şekilde kapı zorlanmaya başlıyor ve sanki yumruklanıyor. Özlem' i salonun en gerisine gönderip gözden bakıyorum. Bunları yapan sensin ama senin de anlattığın gibi üstün başın kan, suratın kan yara. Hemen kapıyı açıyorum. Genç bir çocuk. Tanıyamıyorum neredeyse ama içeri buyur ediyorum. Zaten dün sen anlattıktan sonra hatırladım onun sen olduğunu. Sonra sonra sabahtan beri hatırladıklarımın daha fazlası aydınlandı. Neyse ben ne oluyor, ne oldu sana demeye kalmadan elimi ısırıp parçalıyorsun ve işte anlattıkların oluyor. Buraya kadar tamam. Bundan sonrası... "

Adem böldü. " Abi yani sen benim rüyamın aynısını mı gördün yani, ben dememiş miydim diye saldırmam, beni alıp kafamı duvara vura vura parçalaman, ama bana bir şey olmaması... Sanki" cümlenin sonunu pek getirmek istemedi.

" Evet, tam olarak aynı. Ama senin derken uyandım dediğin kısım. Gerçekten sonrasını görmedin mi? "

Çok saçma sapan bir gerilim vardı. Adem yalancılıkla suçlandığını biran için bile düşünmedi çünkü sonuçta bu bir kabustu ne kadarı hatırlanır, ne kadarı doğrudur bilinmez bir şeydi. Zaten İlkay bu soruyu Adem' in sakladığı bir şeyler olup olmadığını irdelemek için değil öylesine sormuştu. " Yok abi o anda uyandım ve çok rahatsız uyandım. Doğruldum yattığım yerden falan... "

SoNYıLOnde as histórias ganham vida. Descobre agora