14

3.8K 577 1.5K
                                    

UYARI: bu bölümde fazlasıyla hoşunuza gitmeyecek yerler vardır, etkileniyorsanız.. okumayın amk bnne, uyardım lan ben sizi.

ahh.. Uzun zaman oldu çocuklar, sizleri fazlasıyla özledim. Biliyorum bana biraz kızgın olabilirsiniz, fakat maalesef psikolojik tedaviler gördüğüm için wattpad'e ara vermek zorunda kaldım. Merak etmeyin, yavaş yavaş iyi oluyorum. Hala tedavi görüyorum, ama yazmak iyi geliyor, yazmaya çalışacağım sık sık.

Bugün bölüm atma sebebim, aslında bir yorum nedeniyle.. bakın cidden yorumlarınız moralimi yerine getiriyor, aranızdan biri cidden bana çok minnoşça iltifat etmiş. Sevindim, ve bölüm atmak istedim eehhehe..

Lütfen oy vermeyi ve elinizden geldiğince o güzel yorumlarınızı eksik etmeyin aşklar ^^ Bunlar beni mutlu ediyor!!

iyi okumalar 🔪🔪

---------------------------------------------------------

Tam olarak dört gün, bu kadar süre geçmişti işte. Herkesin cesetlerini toplayıp, toprağa gömmek dört gün sürmüştü. Şimdi ise çadırda oturuyorlar ve aralarında hesaplama yapıyorlardı.

"toplamda otuz iki kişi öldü, bizimle beraber.. toplam on kişi kaldı."

Namjoon arkadaşlarına bakmış ve derin bir nefes vermişti, "katil kesinlikle geri kalan dört kişiden biri. Bizi saymazsak, dört kişi kalıyorlar. Matiaz, Levi, Daisy ve Merlin. Bu dört kişiden biri.. katil olabilir. Onlara gerçekten dikkat etmemiz gerekiyor."

Yoongi elinde bulunan plastik topu, diğer eline atmış ve sırtını yaslandığı yerden çekerek Namjoon'a cevap vermişti, "haklı olabilirsin, fakat ben bir teori daha yürütmek istiyorum." diyerek, topu tekrar diğer eline atmıştı.

"katil, bu on kişiden biride olabilir."

Beşi de şaşkınlıkla Yoongi'ye bakmış, ardından suratlarını düzeltmişlerdi. "Yoongi haklı olabilir çocuklar." işte ikinci bir şok yaratmıştı, tavşan dişleri olan. "emin olamayız, artık kimseye güvenemiyorum. Bizden başka hangi aptal, bize bir şey yapmak istesin ki?"

SeokJin hızla gözlerini devirmiş ve ellerini birbirine bağlamıştı. "Saçmalamayı kes Jeon, biz çocukluğumuzdan beri arkadaşız. Birbirimize hiç zararımız oldu mu? Kalbimi kırıyorsunuz." son sözünü bastırarak söylemiş ve Jeon ile Min ikilisine bakmıştı.

Min Yoongi bu sözleri karşısında gülmüş ve geriye yaslanarak Jimin'e bakmıştı. "Taehyung öldüğü zaman, nasıl hissettin Jimin-ah?" diyerek gergin anları başlatmıştı. Jimin ise, yutkunmuş, ardından ise yere bakarak dudaklarını ısırmıştı. "Halimi sen de gördün Yoongi, nasıl hissetmemi bekliyorsun?" diyerek sonunda gözlerini Yoongi'ye dikebilmişti.

Yoongi ise aldığı cevap karşısında, samimiyetsiz bir tebessüme bürünmüş ve Hoseok'a bakmıştı. "Peki sen Hoseok, Taehyung öldüğü sırada, neler hisset-"

"Siktiğimin sorularını kes Min."

Namjoon'un bir anda araya girmesiyle herkes ona bakmış ve işler daha çok büyümeye başlamıştı. "İnsanlara bu şeyleri sorarak, ne halt ettiğini sanıyorsun? Bizden şüphen varsa, o zaman çadırdan defol git!" diye bağırdığında ise, herkes sessizce birbirine bakmıştı. Yoongi gülümseyerek başını sallamış ve ayağa kalkmıştı.

"Güzel." demişti çadırın kapısına ilerlerken, "katilin yanında oturmak ahmaklık olurdu zaten." dediğinde ise sadece okyanus kokusunu odaya bırakmıştı. Garipti fakat, Yoongi ne olursa olsun her zaman okyanus esintisi gibi kokardı.

Yoongi çadırdan çıktığında bile sessizlik devam etmişti, bunu bozan ise Jungkook olmuştu, "amacın.." demişti gözlerini Namjoon'a dikerken, "amacın neydi Namjoon?" Uzun boylu olan, olduğu yerde ayağa kalkmış ve oturan arkadaşlarına bakmıştı. "Bizden şüphesi var kook, sinirlendim."

killer | btsWhere stories live. Discover now