2.11.1.KISIM"YILDIZLI GECELERİN GÖK DÖKÜMÜ"

440 29 77
                                    

Duygularımı dillendirdiğim kağıtlardaki silik mürekkepli yazılar alfabesini kaybetmişti. İçimde kopan fırtınaların şiddeti gözüme ilişen ışık huzmesini titretti. Oyuncağını kaybetmiş bir çocuk misali kalabalıklar içerisinde kendime ait bir şeyler arıyordum. Ve benim olanlar tanıdık ama yabancı bir insan tarafından seslendirilmişti. Sürpriz dolu geceler kurnaz insanların akılsız oyunlarına maruz bırakılmıştı. Kim kimi kaybetmişti, kim kimleri gülümsetti ne fark ederdi? Yüreğimdeki yıldızlar parlaklığını karanlık gök damlalarına sunduğunda tek yapabildiğim sergilenen renksiz ama gri renkli fuarı izlemek oldu.

İlk nefesimi izledi kalbim o anda. Emre'nin zümrüt dolu gözleri şaşkındı, gümbürtü kopartabilecek vaziyetteydi. Anlaşılan o ki, yarışma için Gökhan'a mektup yazmamı beklememişti. Hayal kırıklığına en az benim kadar uğramıştı. Ama ikiz kardeşim gibi onun da yanıldığı bir şey vardı. O mektubu yarışma için yazmamıştım. Gökhan gittiğinden beri ona dillendiremediklerimi kağıda döküyordum, yazmak benim için alışkanlık hale gelmişti.

"Yarışma için değildi o aptal!" diyerek tısladım kurumuş gül dudaklarımı zorlukla araladığımda. Zeynep, tek kaşını kaldırdı ve sorgularcasına gerindi oturduğu masada.

"O zaman ona her gün mektup mu yazıyorsun sevgili ikiz kardeşim?" dedi ve kıvrıldı dudak ucu.

Ardından Manolya, Serra ve Mehmet, Berksan Zeynep'in şenli gülücüklerine katıldılar. Ortamdaki gerginlik her halükarda hissedilirdi, bir insanın özelinin cümle aleme duyurulması oyunbaz insanlar için ne kadar da normaldi.

"Kızlar!" diyerek haykırdı annem. Taner ağabeyin ellerini hırsla bırakmıştı ve kalabalığa doğru ilerliyordu. Ayşe teyze'yi, Alparslan amca'yı şaşkın gözler eşliğinde ardında bırakarak akrabalarımıza ve komşularımıza doğru döndü. "Sanırım bu gecelik bu kadardı. Yaşananlar için üzgünüm. Geldiğiniz için teşekkür ederim." dedi kırgın ses tonuyla.

Başım önüme düşmüştü, o zamana dek çekinmeden Emre'ye kafa tutarken şimdi utançtan nasıl kızardığımı tahmin bile edemiyordum. Ama ikizim hakkında bilmediğim o kadar şey vardı ki, Aleyna yanıma gelip beni teselli ettiğinde dahi teselli bulamamıştım sergilenen oyun karşısında.

"Aa, ama gece daha yeni başlıyor!" diyordu Zeynep neşeyle masadan kalkıp mavi bulutlu kutumu bir kenara ters bir hareketle ittirdiğinde.

Gözleri fıldır fıldır dönüyordu, hırstan adeta patlayacak gibiydi. Gözlerinin içindeki karanlık kuyuyu fark ettiğimde korktum istemsizce. Sevgi, aşk, ihtiras, intikam tutkusu o kadar ağırdı ki kendiyle birlikte uçuruma sürüklemek istiyordu beni sanki.

"Emre'yi çalacağını mı zannettin? O seni hiç sevmedi. Sende hep benim yansımamı gördü." diyerek iki elini beline de dayadı ve aramızdaki boşlukları kapattı.

Annemin destekleri sayesinde kalabalığın yarısı dağılmış olsa da kalan dedikoducu teyzeler kapı eşiğinde bile biraz sonra olacak felaketi dört gözle bekliyorlardı. "Sen sadece oyalayıcı bir meşgaleydin. Hiç var olmamalıydın belki de."

"Zeynep!"

Emre ile annem aynı anda gümbürtülü seslerinin desibeli artırmışlardı. Yumruk yaptım ellerimi, damarlarım belirgin hale gelmiş ve tırnaklarım etime geçmişti. Ama bu acı, benim yüzleşmekten korktuğum acının yanında hiç kalırdı.

"Ben onu sevdim, sadece onu o olduğu için sevdim!" diyerek adımlarını hızlandırdı Emre ve yanımda bitti. Ellerimi tutmak istemişti ancak yumruk yaptığım ellerimi açmak istemiyordum, ittim ben de hızlıca.

Dişlerimi ne kadar sıkmıştım, bilemiyordum ama dişlerimle birlikte çenem de zonklamaya başlamıştı. Emre, her şeyi bir kenara iterek ses tellerini temizledi ve son cümlesini fısıldadı. "Sen benim için sadece geçmişsin."

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin