2.6 "ÜVEY BABA VE ANNE AŞKINA! HAYATIMI İSTİLA ETMEYE Mİ NİYETLİSİNİZ?"

456 36 278
                                    

Gökyüzü altın perdesinin saçaklarını sarkıtmıştı bulutların ardından. Mavi yıldızlar düşüyordu, parlak gün ışığına. Gözleri kamaştıran bir güzellik vardı çekimini kaybetmiş gün ortasında. İnsanlar sığınmıştı okul denilen yuvaya, kovalıyorlardı günü ardı ardına. Saymamız gereken saat dilimleri vardı, kurtulmamız gerekli ders ikilemleri oldukça çoğalırdı. Sadece günü bitirmeye odaklanırken yaşadığımız anın güzelliğini kaçırdığımız aşikârdı.

İki parmağımı da kaldırdığımda yukarı doğru, gün ışığını aldım parmaklarımın arasına. Kapattım gözlerimden birini. Sahi, gökyüzüne uzak kalalı ne kadar zaman geçmişti? Bulutların fısıltılarını dinlemeyip uğultulu sönük yıldızlara kendimi teslim etti edeli unutmuştum gün parlaklığını. Okulun bahçesindeki çimenlerde kendi halimde öylece uzanıyorken güneşimin tepesinde bir varlık durdu aniden. Gün ışığımı kaybetme korkusu gafil avladı beni. Kıstım gözlerimi, oldum olası ışığa bakamazdım zaten. 

Beden eğitimi dersiydi, çoğunlukla herkesin sevdalı olduğu bir dersti. Çoğu öğrenciler voleybol ve tenis oynama telaşı içerisindeyken diğerleri de basketbol sahasında maç kazanmaya çalışırlardı. Aleyna, Gökşin ve Bilge'yi voleybol maçında yalnız bırakmanın gururunu yaşıyorken çimenlere uzanma kararı almıştım. Dinlemem gereken bir gökyüzü vardı, gökyüzünün ötesinde nefes alan sevdiğim insanlar bana uzaktı. Aramıza milyonlarca kilometre giren çocukluk arkadaşımın iyi olduğuna dair inancım tamdı. Belki de ben kendimi öyle rahatlatmaya çalışıyordum, bilemiyordum.

Yumdum gözlerimi, buruşturdum suratımı. Başımı yana çevirip derin soluklar aldım. Tepemde dikilen gölge örtmüştü ışığımı. Göz kapaklarımı titreterek açtığımda O'nu görmüştüm, geçmeyen geçmişime uzanan geleceğime inşaa ettiğim kentimi.

"Güneşleniyor musun miniğim?" diyordu berrak ses tonuna sahip varlık. Sesinin kalbime dek ulaştığı o anda dudaklarımda hafif bir kıpırdanma oldu. Güvendiğim limanım usulca yanıma gelmişti.

"Gökyüzü bugün ışıldıyor." dedim cıvıltılı sesimle. Gülümsedi genç adam, kolunun altına sıkıştırdığı basketbol topunu bir kenara koydu. Ardından elini doğrulmam için bana uzattı. Kumral saçlarının arasına düşen terli ışıklar teninde yavaşça dolaşmaktaydı. Islak ama karışık saçlarının cazibesi renkli kişiliğine bir renk daha katmıştı adeta.

"Oldukça terlemiş görünüyorsun, gölge." Uzattığı elini kavradığımda ayağa kaldırmıştı beni aniden. Islak tişörtünün ardına gizlenen yumuşak göğsüne çarpıvermiştim. Kalbimi alevlendiren titreşimler kalp kapakçıklarımı hafifçe yerinden oynatmıştı.

"Hayat bu aralar oldukça beni yoruyor." dedi buruk gülümsemeler eşliğinde. Başımı salladım. Bursa'daki Müzik Akademisine temelli gelmesini isteyen teyzesi, Emre oraya gitmeyince oldukça hiddetlenmişti. Ve Müzik Akademisindeki bir-iki özel hocayı Emre'yi alıştırmak niyetiyle İstanbul'a göndermişti. Teyzesine fazlasıyla düşkündü Emre, küçüklüğünden beri onu yetiştirmeye adayan teyzesi kalbinin bir parçası olmuştu adeta. En çok da onun tarafından anlaşılmamak onu üzüyordu.

"Çalışmaların nasıl gidiyor?" diye sordum sabırsızlıkla. Sonra kaçırdım gözlerimi, spor ayakkabımın ucuyla çimenlerde bir daire çizmeye başladım. Aslında kapattığımız bir konuydu fakat derine gömdüğümüz her ne varsa topraktan fışkıran fidanlar gibi boy atıyordu. Üstünü örtemediklerimiz vakti gelince aramızda kara çalılar gibi bitiyordu.

"Müzik dersleri eğlenceli aslında. Sadece-" Durdu, nefes almakta zorlanıyor gibi bir hali vardı. Başımı kaldırdığımda alnının endişeyle kırışmış olduğunu gördüm. Bana bir şeyleri anlatmakta zorlanıyor gibi bir hali vardı. "Bilirsin, teyzem işte. İstanbulda'ki akademide eğitim alacağımı söylememe rağmen hâlâ Bursa'ya gitmemde ısrarcı. Ben de telefonlarını açmıyorum artık."

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin