2.BÖLÜM YENİ GÜN-1.KISIM

8.4K 660 2.2K
                                    

Not: Bölümler oldukça uzun olduğu için bundan sonra partlara ayırarak paylaşacağım ya da yeni ve kısa bölüm olarak da ekleyebilirim. İnşallah okunma sayımız artar. İyi okumalar oylamalarınızı, yorumlarınızı eksik etmeyin :)

****

Kâbus kalkanlarının döngüsüne sıkışmış rüyalar aleminden kan ter içerisinde uyanmıştım. Korkunun gafil yumruğu tam yüreğime oturmuştu. Gümbürdeyerek atan kalbimin sesini kısmak oldukça zordu. Kısıverdim gözlerimi hafifçe. Kaldırdım başımı, değdirdim pencere kanatlarına. Güneş can havliyle aydınlatmaktaydı hassas tenimi. İlk ışın demetleri ince ışık küreciklerini bırakıyordu tüylerimin ürpertisinde. Ellerimin uyuşukluğu yerini bırakmıştı titremelere.

Yastığıma sarılmak istedim o esnada. Lakin terden sırılsıklam olan yastığım, yağmur alametlerine kapılan insanların gürültücü koşuşturmalarını anımsatmaktaydı. Bazen öyle an gelirdi ki, her şey yabancı gelebilirdi size. Yalnızlığımın sırdaşı sarıldığım yastığım bile başkalaşmıştı sanki. Boşluğa dökülen gözlerim hâlsizleşmişti.

"Sadece rüyaydı." diyerek avutuyordum kendimi. Kendi tesellimi yine bulurdum kendimde. Sakinleşince geçivermişti titremelerim de salisede. O hâlde, tek yapmam gereken ağır ve savsak adımlarla yumak haline getirdiğim çarşafların arasından sıyrılmam olacaktı. Öyle de yaptım, attım bacaklarımı yataktan aşağı, doğrulttum belimi, toparladım kendimi.

O gün okula erkenden geldiğimiz günlerden sıradan bir gündü. Öğrenciler uykucu hallerini ağzını yaya yaya yansıtırken ben ise süzmekteydim etrafımı cingöz Ayşe'ler gibi. Beklediğim öğlen vakti gelmişti, gözlerimi dikmiştim masalara, kondurmuştum bakışlarımı insanlara. Aradığım birileri vardı aslında, dilimin ucuna gelip de içime gömdüğüm gizemli bir şahıstı. Bulmalıydım onu, yerime kurulur kurulmaz da buluvermiştim aradığımı. Arkadaş çevresi aynıydı, duruşu, oturuşu benzerdi aşağı yukarı.

Soğuktu, solan gülücüklerini kalbine gömen bir siması vardı. Farklıydı, bizi birbirimize çeken bir bağ vardı, ne zaman beni görse kıstığı gözlerinin arasından anlatılamayanlar fışkırırdı. O anda ona kapılmamak imkansızdı.

Derin soluklarımı yemeğime bırakıyorken köşedeki masada oturan Manolya'ya ilişmişti gözlerim. Arkadaşları yemeklerini atıştırıyorken, o elinde çatal kalakalmıştı, gözleri boşlukta asılı. Gözlerinin kaydığı nokta benim tarafımdı. Tuhaf bakışları anlamsızdı, derinden derine göz gezdirmekteydi.

Boğazımdan aşağı yolladığım ekmek yudumumun mideme doğru yol aldığını hissetsem de mideme oturan bir sıkıntı vardı. Tedirgin olmuştum, çevirdim başımı öteki tarafa, yakalanıverdim gizemliye yine.

Gözlerimiz buluştuğunda o kadar anlam doluydu ki o anda, sıcak bebek kıvamındaki akışkan göz akımı tesir etmekteydi kalbime. Soluklarımı yuttum sanki, istemeden de olsa eğdim kafamı, kendimi adadım bulunduğum ortama.

Kafeteryadaki masamızda o gün küçük bir değişiklik vardı. Furkan ve Gökay da masamızın konuğu şerefine dahil olmuşlardı. Ben Aleyna'nın bitişiğindeydim, sessizdim, Furkan'dan uzak kalmak isterdim ancak iltifatları ve aşırı cıvık hareketleriyle kendini ilgi odağı yapıvermekteydi. Sanırım onun şakalarına tek gülmeyen bendim.

Abartılı tuhaf hareketler yapan insanları çözmek zordu, en iyisi kafa yormamaktı. Ben de öyle yaptım, sessizliğimi kilitledim zihin ağlarıma. Gömüldüm karanlıklara. Manolya'nın ölümcül göz gezdirmelerinden kaçınmak ne kadar tuhaf olsa da, gizemli beyin göz hapsine maruz kalıyordum her durumda.

Günler günleri kovaladı ve okulların açılmasından bu yana tam tamına iki hafta kadar bir zaman geçti. Bazı şeyler değişti, bazıları da aynı kaldı. Benim için değişen hiçbir şey yoktu. Kafeteryada Emre'yi görmem, onu arada göz ucuyla süzmem, onun da benim baktığımı fark edip bana olan anlamlı ya da şaşkın bakışları, bir kereliğine bile olsa hiç bana karşı tebessüm ettiğini görememem, yüzümde hayali ufak bir tebessümün onun bir kere bakışıyla silinip gitmesi... Her şey belirli bir düzen içinde ilerliyordu sanki.

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin