15.BÖLÜM KAR TANELİ YILLARIN ŞERBETİ

1.2K 167 948
                                    

Merhaba can okuyucular :) Geç de olsa yeni yılınız kutlu olsun. Mutlu yıllar :) Dilerim 2018 dileklerimizin kabul olduğu bir yıl olur. Dilerim bu yıl herkese uğur getirir. Benim dileğim gözbebeğim gibi baktığım kitaplarımı bir gün elime almak ve sayfalarını koklayarak kitaplarımla uyumak😄

Biraz geç bölüm oldu ancak yeni yıla şiirlerimi zor yetiştirebildim. Biliyorsunuz bir kitap bile yazmak hayli zaman alıcı ve yorucu ve iki kitap olunca her zaman yazamıyorum maalesef. Bu yüzden final yapınca tek kitapla devam etmeyi düşünüyorum.

Yeni yıla uygun bir bölüme hazır mısınız?😄

Medya müziği: Ed Sheeran Photograph-Me Before You

Mutlu okumalar :)

****

Minik kar taneleri süslüyorken pencereyi, gözlerim asılı kalmıştı gök mavinin düşsel tonlarında. Bulutlar da hayallerim gibiydi, dağılıyordu oradan oraya. Edebiyat dersindeydik ve en sevdiğim ders olmasına karşın düşünceler yumağının iplik iğnesi gibi beynime nakış atmasına izin veriyordum. Gökhan'ın yaraları zamanla iyileşmeye başlamıştı. Ancak yüzü solgundu, sağlıksızdı, beslenemiyordu ve günden güne eriyordu gözlerimin önünde. Kendimi suçlu ilan edivermiştim hayatın mahpusunda. O gün diyordum, yıldırım gibi fırlamasaydım sokaklara, belki de kabuk bile birikmeyecekti çikolatanın yaralarında. Eskisi gibi fazla konuşmuyordu benimle. Sadece kızgındı, kırgındı, bana tır çarpmasından ötürü ne kadar korktuğunu anlatmıştı. Düşünmüyordu kendini, iki ameliyat atlatmıştı lakin çocukluk arkadaşı onun için daha önemliydi nedense.

Belleğimi zorlayan diğer isimse zümrüt gözden başkasına ait olamazdı. Gitmemişti Bursa'ya. Gerekirse İstanbul'da Müzik Akademisine gideceğini söylemişti ancak onu da düşünmüyordu. Hayalleri vardı sözde ama ben hayatının merkez noktasıydım belki de. Bursa'daki Müzik Akademisinin eğitim şartları oldukça iyidi ve başarılı öğrencileri eğitimlerine devam etmeleri için yurtdışına bir programla gönderiyorlardı. Manolya'nın teyzesi ve ailesi onun için her şeyi göze almışlardı. Ama Emre umursamıyordu, hayallerini erteliyordu ve benimle birlikte gerçekleştireceğini söylüyordu.

Zihnimin derinlerinde yatan diğer beden yüzleri anneme, babama ve üvey anneme aitti. Duymuştu annem Esin Abla'nın hamileliğini ve omuz silkmişti. Duygular denizinde gemilerini çoktan batırmıştı lakin üvey annenin suratıma attığı tokatı da unutmamıştı. O kadının karşısına çıkmasını deli gibi istiyordu. Ölümcüldü sözleri, kendinden emindi ve hak edene hak ettiği karşılığı verecekti. Babamla tartışmaları yetersizdi, artık gidip gitmemeleri bile önemsizdi. Olanlar olmuştu, belki de geçmişe sünger çekme vaktiydi.

O gün yeni yıldan önceki bir gündü. Kar tanecikleri göklerden ince ince süzülürken anılarımın ve geleceğimin de kar kadar beyaz olmasını diliyordum. Gök aydındı, hava buz gibi kaskatıydı, kar şiddetini artırmaktaydı. Ve öğrenciler okul çıkışı kartopu savaşı için kalkanlarını giymişler, eldivenlerini ve atkılarını takmışlardı. Eve gidip uykunun kollarının bedenime hükmetmesini dilerdim lakin zümrüt gözün bizimkilerle kartopu savaşına katılmam için ikna etme çabalarını geri çeviremedim.

Son ders çalar çalmaz aceleyle ders kitaplarımı çantama doldurarak çantamın sıkışan fermuarını zorlukla çekebilmiştim. Ponpon mor leylaklı şapkamı geçirmiştim kafama, takmıştım uzun şalımı boynuma ve kürklü montumla hazırdım kartopu savaşına.

"Hey, korkak! Adil bir şekilde savaş benimle!" diyerek sıkmıştı kardeşim yumruklarını ve geçirmişti kafasını kafama. Acıyla ovuşturdum kafamı. Aleyna ise toz pembe tonlarındaki atkısını dolamıştı boynuna ve inci gibi beyaz püsküllü şapkasını geçirmişti kafasına. Kırıta kırıta nazlı edayla Gökşin ve Bilge'yi aldı iki yanına, sultanlar gibi girdi aralarına ve beni beklemeden çıktılar sınıftan. "Bu yılki dileğim aklını nerede kaybettiysen orada bulmandır." diyerek mırıldandım kendi kendime ve devirdim gözlerimi.

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin