3.BÖLÜM MİSAFİR AKINI-1.KISIM

5.8K 488 1.7K
                                    

Not: Bu bölümde tanıtmadığımız diğer karakterleri tanıtacağız ve part-2'de 2.erkekle bir sahnemiz var. Hızlı hızlı okuyun ve yorumlarınızı eksik etmeyin :) Aleyna'dan hem nefret edeceksiniz hem de kardeşlerin sevgisine tanık olacaksınız. Dağılan bir yuvanın başka ailelerle sıcacık yuva olduğunu göreceğiz :) :) Çok fazla spoi verdim, hadi okuyun :)
***
"Aleyna, telefona bak."

Annemin bülbül gibi öten sesine ve telefonun gürültüsüne karşı gözlerimi açtığımda saat dokuz suları ritimleri kovalıyordu. Cumartesi günüydü, ailece hepimizin tatiliydi. "Neden kimse telefona bakmıyor?" diyordum. Susturulmalıydı bu gürültü. İstemsizce homurdandım, nazlanarak yatağımdan fırladım. Odamdan çıkmıştım. Mutfaktan nefis kokular geliyordu. Mutfağa girdiğimde Aleyna çoktan telefonu açmıştı. "Alo, baba."

Haftalardır ulaşamadığımız babamdan ilk haber bomba gibi düşmüştü salonun ortasına. Şaşkındım, haliyle de meraklı.  "Nihayet aklına gelebildik." diye söylenerek annemin yanına gidiyordum emin adımlarla. Annem deviriyordu gözlerini, silkiyordum omzumu. Ne çok şey anlatırdı o devirdiği gözleri. 'Ön yargılı olma, işi vardır, o hep sizi düşünüyor.' gibi cevapları barındırdığı gözlerinde saklıydı söz öbekleri. Elbette öyleydi, ne olursa olsun baba babaydı sonuçta.

Bakışlarımı çevirdiğimde mutfak masasına dalmıştı gözlerim. Şok geçirici raylar geriyordu bedenimi.  Masada bir kuş sütü eksikti. İki tane büyük çikolatalı pasta, bir tabak ağzına kadar dolu çikolatalı kurabiyeler, elmalı turtalar, poğaçalar ve annemin daha fırından yeni çıkardığı en sevdiklerimden nefis sufleler... Annem asla böyle durduk yere kekler ve pastalar yapmazdı. Okul, öğrencilerin dertleri, notlar derken başını kaşıyacak vakit zor buluyordu.

'Birinin doğum günü mü?' diye düşündüm. Ama benim doğum günüm çoktan geçmişti ve Aleyna'nın doğum gününe de daha aylar vardı. Annem de kendi doğum gününü kutlamaktan hoşlanmazdı.

Masada duran çikolatalı kurabiyelerle dolu olan tabağa doğru elimi uzatır uzatmaz annem salisede ellerime vurmuştu. Uzatmamla çekmem bir oldu. Fakat arkasını bana döndüğü sırada hemen bir tane alıp ısırmayı ihmal etmedim.

"Ah." diye inledim. Kurabiye, çok sıcaktı ve dilim feci bir şekilde yanmıştı. Annem bana doğru dönüp suçluymuşum gibi bakış attı. 'Ben sana demiştim.' der gibi bir tavrı vardı. Dilimin acısına mutfağın içinde dönüp duruyordum. Aleyna'nın sesi de bana bir sineğin vızıltısı gibi gelmeye başlamıştı.

"Annem neler neler yaptı baba, bir görsen parmaklarını ısırırsın. Hepsi o kadar nefis ki. Turtalar, pastalar ve kurabiyeler ve daha dünya kadar pek çok şey."

Annem hafifçe kıkırdadı ve lavabodaki bulaşıkları neşeyle bir şarkı mırıldanarak yıkamaya başladı.

"Sence neden olabilir?" Kısa bir sessizlikten sonra Aleyna'nın sesi tekrar yankı yaptı. Hâlâ daha ağzımda olan kurabiyeyi yuttum ve ardından bir bardak soğuk su içtim. Bu benim de bilmediğim bir meseleydi. O yüzden kulak kabarttım.

"Ferhunde ablalar bu akşam bize geliyorlar." Kardeşimin sesi mutfağın ortasına bomba gibi düşmüştü.

Ferhunde abla karşı komşumuzdu. Aynı zamanda da annemle çok yakın iki arkadaştılar. Onu gerçekten ablam gibi seviyordum. Çok fazla cana yakın biriydi ve annemden sonra ikinci annem diyebileceğim biriydi. Annemle de ayrılmaz bir ikili olmuşlardı. Yedikleri ve içtikleri bir giderdi. Ferhunde ablanın iki çocuğu vardı. Ecem, benim minik prensesimdi. Henüz dört-beş yaşlarında ya vardı ya yoktu. Ağabeyi Ege de bizim sevdiğimiz bir arkadaşımızdı.

Gülmemek için alt dudağımı ısırdım. Kardeşimin havalara neden uçtuğu şimdi daha net anlaşılmıştı. Ege'nin adını duyar duymaz gözleri parlardı. Yüzü hafifçe kızarır, ardından pespembe hayallere sarılır, sıkıca kavrardı hayallerini. Aşık olunca midesinde uçuşan kelebekleri yakalamak epey zor olurdu. Saftı benim kardeşim, hemen bağlanıverirdi.

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin