17.BÖLÜM HAYATIN SÜRPRİZ RİTMİK ADIMLARI-1.KISIM

949 143 722
                                    

Merhaba! İyi günler herkese!

Dikkat! Özel bir bölüm ve kısa gelebilir kimimize. Kimimize de tadında gelebilir ancak anlatılması gerekenler var. Bu yüzden 2 part olacak. Hala yazıyorum şu anda. Umarım diğer partı akşam yayımlayabilirim.

Diğer part 2000 kelime civarı olabilir. Çünkü eklemem gerekenler var. Dediğim gibi özel bir bölüm ve bazı şeyleri silmek nasıl doğru değilse bir kerede her şeyi detaylandırmak da doğru değildir.

Sağlıcakla kalın!

Medya müziği: Gökhan Türkmen- Çatı Katı

Mutlu okumalar :)

*****

Hayat bazen karmakarışıktı. Öyle oyunlar vardı ki, dönmedolap gibi evire çevire döndürürdü tek nefeslik yaşamımızı. Ve hayat esrarengiz sürprizleri hazırlardı. Bizler, hayatın sürpriz ritmik adımlarına ayak uydurabilmek için bazen görünmezlik pelerini atardık omuzlarımıza. Sessizce olan biteni izler, yalnızlık köşemizde soğuk kahvemizi yudumlardık. Bazen de kalabalıklar meydanında bulurduk naçiz bedenimizi.

Öylece kalabalıklar arasında kalmış ama kimsenin fark edemediği, insanların tüy gibi dokunup geçtiği bedenimiz, kifayetsiz kalabalık sokaklarda yalnızlığın başköşesine itilirdi. Bir kaçış vardı dillerde, bir yalnızlık peydah etmişti yüreklerde, ancak en doğru kararı yine yalnızlığın sokaklarında, hoşbeş çay sefası içerisinde yorgun ama canlı ruhlar verebilirdi. Her ne karar verebilirsek verelim o esnada bir seçim yapmak bile kararsızlıktan daha değerliydi.

O esnada yine bir seçim yapmam gerekliydi. Çelişkiler rıhtımında yüreğimin yalnızlık limanları yuvasına sokulmadan evvel, hayatımda atmam gereken sürpriz ritmik adımlar yazılmıştı. Kararım aslında belirgindi ancak aklımın köşesine attığım ama bir türlü o köşeden çıkartamadığım o insan, nereye gidersem gideyim anılarımda yaşamaktaydı.

Emre, beni almaya gelmemişti. Onun yerine Gökşin'i göndermişti ve adını dahi bilmediğim bu sürprizin beni kollarıyla ittiği mekana geldiğimde solgun dünyamın o anda renklendiğini hissedebiliyordum.

Kiremit tonlarında ufak çatısı olan iki katlı ama küçük bir kulübe dikiliyordu karşımda. Karlarla örtülen ağaçların ve çalılıkların olduğu bir yerdi. Ormanlık alanda dalların arasına hapsedilen minik ama asaletini yitirmeyen bir kulübe göz kırpıyordu adeta. Bırakılmıştım oraya, arkadaşım görevini yerine getirmenin verdiği sevinçle ayrılmıştı anında.

Önümde beliren ufak çalılıkları ittirerek kulübenin ahşap merdivenlerini tırmanmaya başlamıştım. Neredeyse alacakaranlık çökmüştü ve pencereden süzülen ışık huzmeleri varla yok arasındaydı. Loş aydınlıkların hapsedildiği bulut tonlarındaki pencereye yaklaştım. Ellerimi dürbün gibi yaparak gözlerimi pencereden içeriye odakladım. Ama bir şey göremiyordum, hafifçe homurdanarak aralık bırakılan kapıdan adımımı attığımda derin bir soluk alıp veriyordum.

Gıcırdayan kapıdan bedenimi ileriye aktardığımda şaşkınlıkla kırpıştırıyordum gözlerimi. Sessizliğin simgeleri odanın her yanına serpiştirilmişti. Zemin tahtadandı ve ben adımlarımı attıkça hafifçe tahtanın sesi kulaklarıma doluşmaktaydı.

Kırmızı mumlarla donatılan odada sessizce ilerlemekteydim. Karanlık çok yakınımdaydı, hissedebiliyordum, nefesimi yutmuştum, dudaklarımı ısırıyordum, loş odada minik adımlar atıyordum.

Odanın merkezine ahşap kare bir masa konulmuştu. Masanın üzeri çiçekli masa örtüsüyle örtülmüştü. Bir zarf vardı tam üzerinde ve zarfın yanında da küçük bir toplu iğne. Masanın yukarısında süzülen sönük bir lamba belirgindi. Lambanın ucundaysa parlament mavisine çalan bir balon asılıydı. Varmam gereken yeri adımlamıştım. Sessizce çevirdim başımı. Etrafımı inceleme sırasıydı.

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin