2.3 "NURTOPU GİBİ BİR BENDENİZ DAHA GİRDİ DÜNYAMIZA."

484 42 308
                                    

Ellerim, içimi ısıtan fırın gibi ellerin arasına hapsolmuş bir vaziyetteydi. Kiraz ağacımın dallarından düşen kuru yapraklar kısa saçlarıma dolanmıştı. Hayalet gibi olan suratımla nasıl gözüktüğümü idrak edemiyordum. Ruhum donuk, acılarım oyuk, kaderimin gidişatı çağlayan bir nehir etrafında dönmeye çalışan rüzgâr değirmeniydi. Duygular anlatılamazdı, yaşanılırsa duygu evrelerinin geçişleri arasındaki belirsizlikler zamanla netleşebilirdi. 

Ellerimi hızla onun elleri arasından çekerken boğazımı temizledim panikle. Savsak ama uzun bir adım attım ileriye doğru. "Hoş geldiniz baba!" dedim şaşkınlığımı fermuarladığım dilimin ucuna.

Valizleri indiren babam Zeynep'in bahçe kapısını açmasıyla içeriye doğru adımını attı. Sevecen gülümsemesini takındı ruhuna. "Hoş bulduk meleğim."

"Anneme geleceğimizi haber etmiştik ama senin haberin yoktu sanırım." diyerek hafifçe tebessüm etti Zeynep. Gözlerimin rengini çaldığı o çikolatamsı bebeklerindeki ışık kırpıntısı hızla büyüdü. Ardından gözleri Emre'ye kaydı. "Tam zamanında gelmişiz aslında. İkinizi bir arada görmek gerçekten güzel." 

Son kelimeyi doygun bir heyecanla söylemişti. Samimi gelmiyordu ancak iç çekişlerimi bir rafa kaldırmak zorundaydım. Nazikçe dudağımın ucunu kıvırdığımda kelimeler rayından fırladı. "Haberim vardı sadece sizi erken beklemiyorduk. Erkek arkadaşım genelde bizde olur zaten, teşekkür ederiz."

"Ah." diyerek inledi Zeynep afallamış bir edayla. "Ameliyat çarptı sanırım beni."

"Nasıl geçti ameliyat?" Merakla aynı anda sormuştuk zümrütle beraber. Ufak saniyeler içerisinde gözlerimiz birbirine değdi o anda. Şaşkınlık belirtilerini kendimize sakladıktan sonra karşı tarafın cevabını bekledik.

"Eskisinden daha iyiyim." dedi Zeynep ışıltılı gözlerini Emre'den çekip üzerime yerleştirdiğinde. Durgunluk üzerinden gitmiş gibiydi ancak neşeli olma çabaları onu henüz tanımadığımdan ötürü olsa gerek tuhaf geliyordu.

"Valizi ve çantaları alayım ben sizden." diyerek fırladı Emre. Yanımdan ayrıldı göz açıp kapayıncaya dek. Ani gelişlerinin etkisini henüz üzerimden atamamıştım. Sürpriz yumurtadan çıkıp gelen ikizimi o anlığına yok sayarak aramızdaki mesafeleri aştım ve babamın kollarına atladım.

"Baba, çok özledim seni!" Babam, şen şakrak bir edayla sımsıkı kavradı bedenimi. Kısa saçlarımı zarar vermekten korkarcasına nazikçe okşadı. "Bu kadar kısa kestirdiğini tahmin edememiştim. Nasıl kıydın güzelim saçlarına kızım?"

Devirdim gözlerimi. "Sıcak havalarda çekilmiyor uzun saç, baba."

Emre, valizi aldığında ben de babamın kolları arasından ayrılmıştım. Dudaklarından fırlayan kelimeler uzaktan bizi izlemekte olan Zeynep'i daha dikkatli bir izleyici yapmıştı.

"Sen her halinle benim güzel kızımsın."

Gözlerimizin içi gülüyordu, yabancı gibi gelen bu ev bir anda babamın gelmesiyle yeniden doğduğumu hissettirmişti bana. Fakat çok geçmeden kapıdan fırlayan annemin sesi aramıza bomba gibi düşmüştü. Zeynep'i görür görmez atladı boynuna. Sımsıkı kucakladıktan sonra incelemeye koyuldu vücudunu. Sorgu suallerini de eksik etmemişti daha ilk andan. Bizi görünce duraksadı. Babamla ben öyle sarılmış bir haldeyken Taner Bey ile Aleyna da vakit kaybetmeksizin bahçede almışlardı soluğu. Neşeyle herkes birbirine sarıldıktan sonra Emre de dahil olmak üzere içeriye geçmiştik.

Aleyna ile beraber mutfakta tatlıları ve kahveleri de hazırlayıp salona girdik. Herkes bir kanepeye atmıştı kendini. Emre, babamın yanında temkinli bir şekilde oturuyorken annem de Zeynep'i yanına almış, saçlarından öpüyordu. Taner Bey de Zeynep'in sırtını yavaşça okşuyordu.

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin