38.Bölüm ∞ Final (Part 1)

20.9K 1.1K 18
                                    

Cemre yarım saattir karanlıklar içindeki gözetlediği eve son bir kez daha bakıp kamuflaj olmak adına buradan kiraladıkları siyah arabanın içine bindi. Hep böylesine nefes kesici bir macera yaşamak istemişti. Daha kocasıyla balayına gitme fırsatı bulamadan kız kaçıracaklardı!

"Telefonu olmaması kötü oldu. O zaman bu plandan haberi olmayacak ve biz Dilşah'ı gerçekten kaçıracağız öyle mi?" dedi gevrek gevrek sırıtarak.

Ulaş gözlerini loş karanlıkta kısıp bu durumda bile sırıtabilen karısına garipçe baktı. "Hayatım dedikleri kadar manyaksın" dedi sadece. Aralarında söyledikleri şeylere pek takılmıyorlardı. Çünkü ikisi de esasında birbirleri için yapamayacakları fedakarlık olmadığını biliyorlardı. Bunca yıllık ilişkiden sonra bir iki lafın hesabını yapıp kalplerini de kırmıyorlardı.

"Ama bu iş gerçekten eğlenceli değil mi?" dedi kıkırdayarak.

Akın arabanın dikiz aynasından bakıp "Hayır" dedi net bir sesle. Cemre erkeklerin duygusuz ve soğukkanlı durduklarını fark edip bozuldu. Bu adamlarla işi vardı yahu!

"Akın Dilşah'ı kaçırdığımızda ne yapacağız peki?" dedi Cemre kırgınlığını salisesinde unutarak. Arabanın arasından uzanmış öndeki koltuklarda oturan kocası ve Akın'ın arasına sıkışmıştı. Ulaş ve Akın aynı anda ters bir bakış atınca tekrar küskün bir tavırla geri yaslanıp kollarını bağladı.

"Henüz kaçırmadan bir şey söylemek zor" dedi genç adam düşünceli bir tavırla. Konak stili bu eve girmek zahmetli bir şey olacaktı. Önce duvarları aşıp içeri girmeleri ardından Dilşah'ın odasına kimse görünmeden gitmeleri gerekiyordu. Kaçıracakları kız her ne kadar reşit olursa olsun ailesi onu engellemek için her şeyi yapabilirdi.

"Benim planımı uygulamalıydık" dedi Cemre yine saniyesinde küslüğünü unutarak.

Ulaş gözlerini devirip "Evet karıcığım. Elimizde silahla konağa dalıp önümüze gelene sıkmalı ve ben daha sana doyamamışken hapislere düşmeliydik. Çok haklısın" dedi başını sallayarak.

Cemre anında yumuşayıp öne eğildi ve Ulaş'ın yanağına ufak bir öpücük kondurdu.

"Sen suçlu, bende eli maşalı gardiyan olurdum" dedi cilveli bir sesle.

Akın gözleri irice açılmış bir şekilde arkasına dönüp Cemre'ye baktı. "Fantezi yaşayacak yer mi burası şimdi? Tanrı aşkına Cemre, öpüşüp koklaşmanızı sonraya bırakamaz mısınız?" dedi sitemle.

Cemre ve Ulaş kıkırdayıp birbirlerine göz kırparlarken Akın hala gergindi. Onların böylesine rahat olup kendisinin eli ayağının titremesini adil bulmuyordu. Hele Cemre'nin cır cır ötmesini hiç adil bulmuyordu! Ulaş evet onun bu huyuna katlanabiliyor ve seviyor olabilirdi ama gerçekten bu kız ömür boyu çekilir miydi? Öte yandan Akın onun artık tamamen kız kardeş gibi kalmış olmasına memnundu. Ulaş'a en iyi Cemre yakışırdı.

"Saat kaç?" dedi ifadesiz sesiyle.

Genç kadın kolundaki altın saate bakıp saçlarını yüzünden itti. "23.44"

"Uyumuşlar mıdır?" dedi Ulaş, gözleri konağı tararken. Etrafta bir yaşam belirtisi görünmüyordu. Buraya gündüz vakti gelmiş olmalarına rağmen Dilşah'ı kaçıracaklarını göz önünde bulundurup bu saate kadar hazırlık yapmışlardı. Hemen İstanbul'a döneceklerdi. Biletler hazırlanmıştı.

"Hadi gidelim. Beklemek beni çıldırtıyor" dedi Akın asabi bir sesle. Arabadan inip öfkeyle kapıyı çarptı.

Cemre onun arkasından şaşkınca bakarken Ulaş ara yerden arkaya dönüp dudaklarına yatıştırıcı bir öpücük kondurdu. Uyarısını da ihmal etmemişti. "Arabada bekle."

Sev Yeter (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin