25.Bölüm ∞

36.5K 1.4K 32
                                    

25.Bölüm ∞

"Seni istedim" diyen Macit'e, Akın öldürücü bakışlar atarken bende kararsızca duralamıştım. Bu ne demek oluyordu yani? Beni istediği için babamı mı öldürmüştü? Ama insan öz amcasına kıyabilir miydi? Üstelik babam Macit'i, Macit de babamı bu kadar çok sever, sayarken...

"Macit..." deyip duraksadım. Ne olursa olsun şu an gözlerime kederle bakan adam benim çocukluk zamanımdaki tek tük arkadaşlarımdan sadece biriydi. Onun böyle bir şey yapabileceğine ihtimal veriyordum ama içimden bir ses de yapmamış olmasını diliyordu.

"Amcamı öldürdüğümü nasıl düşünürsünüz?" dedi Macit biraz öfkeli bir sesle. Kahverengi gözleri ben ve Akın arasında gidip geliyordu. Ardından tamamen bana baktı. "Ya sen Dilşah? Beni kaç yıldır tanıyorsun. Seni istedim evet ama sırf bu yüzden öz amcamı öldürebileceğime inandığını söyleme lütfen. Yoksa bu adam mı aklını karıştırıyor?" deyip Akın'a ters bir bakış attı.

Akın her an tetikte gibiydi ve Macit'in son sözlerinden sonra alayla mırıldandı.

"Son zamanlardaki garip tavırlarından sonra emin ol seni suçlamak çok da zor olmadı" dedi acımasızca. Bense hala Macit'in yüzüne bakıyor, katil kimliği aramaya çalışıyordum. Ama gerçekten Macit haklı olabilirdi.

"Dilşah'la evlenmek istiyor olmak tek benim isteğim değil tamam mı!?" dedi Macit gözlerini kısıp öfkeyle. "Dilşah artık akrabalarımızın arasındaki tek genç ve bekar kız. Babam da eğer onunla evlenirsem hem amcamın emanetine sahip çıkacağımı hem de Dilşah'ın ne olduğu belli olmayan, yabancı bir aileye gitmesine engel olabileceğimi düşündürttü. Haklı da! Ama bu isteği kabul etmemdeki en önemli etkense küçüklükten beri sevdiğim kızla bir yuva kurma hevesi. Şimdi söylesenize neden amcamı öldürmüş olayım? Üstelik amcam öldürülmedi ki, kalp krizi geçirmedi mi?" dedi kafası karışmış bir halde. Dilşah bu saatten sonra bir şeyler saklamanın gereksiz olduğunu biliyordu. Bu yüzden açıkça söyledi.

"Bana garip mesajlar geliyor babamın ölümü hakkında. Mesajlara göre babam kalp krizinden falan ölmemiş, biri onu isteyerek ve kasıtlı olarak öldürmüş" dedi sesi titreyerek.

Dilşah'ı dinledikçe kaşları çatılan Macit gözlerini ileriye dikti ve dudakları düz bir çizgi halini aldı. Bir şeyler düşündüğü belliydi. Bu sırada Akın da dönüp yanındaki sarışın kızın hissettiklerini anlamaya çalıştı. Fena yanılmışlardı ama hala Macit'i sevmiyordu!

"Bir toprak davası vardı" diye mırıldandı Macit. Bu kelimeler üzerine Akın ve Dilşah direk dikkatini arka koltuğa verdi. Kahverengi gözler Akın'a dönünce, genç adam da kaşlarını çatarak başından beri hoşlanmadığı adama baktı. "Bence araştırmaya Diyarbakır'da devam etmeliyiz" dedi kararlı bir sesle. Gözleriyle Akın'a ne anlatmak istediği belliydi.

Kendince bu işin artık onun sorunu olmadığını, geri çekilmesi gerektiğini vurguluyordu. Muhtemelen bu toprak meselesi kendi memleketlerinde olduğundan, Akın'ın bundan sonrasını artık bırakması gerektiğini vurguluyordu. Fakat Akın anlamamışçasına gözlerini yumuşakça yanındaki kıza dikti.

"O zaman araştırmaya orada devam edelim. Toprak davasından bir sonuç alabiliriz" dedi başını sallayarak. Öte yandan Macit'in az önce söz arasında bu işe kendisini katmasından huzursuz olsa da ne kadar çok bilgi o kadar çok fayda sağlardı. Bu nedenle mırıldandı. "Macit toprak olayını biliyor gibi. Bildiklerini bize anlatırsa daha kolay sonuca ulaşırız" dedi gözlerini bir Dilşah bir de Macit de gezdirerek.

Bu adamı sevmese de bu planda onunla bir olması gerektiğini hissediyordu. Üstelik onun da öz amcasıydı ve buna hakkı pekala vardı. Bir şey diyemezdi ama aşırı tavırlarına müdahale edecekti tabii. Bir süre arabada sessizlik yaşandı. Herkes farklı şey düşünüyordu.

Sev Yeter (2)Where stories live. Discover now