4.Bölüm

46.6K 2K 56
                                    

4

Üç abi de hisselerin sahibinin Dilşah olduğunu kimseye söylemeyecekken odaya girdiğini görmediği bacılarının öğrenmesine bozulmuşlardı. Akın da anında bunun farkına vararak adamlar daha kıvıramadan hemen olaya müdahale edip ayağa kalktı ve sarı saçlı, genç kızın önüne gelip hafif tebessüm ederek elini uzattı.

"Merhaba, ben ortağın Akın Demiral" dedi güven vermeyi ümit ettiği bir sesle. Genç kız tepsi elinde öylece kalakalmışken karşısındaki yakışıklı ve çekici adamın söyledikleriyle kaşlarını kaldırdı.

"A... ben... şey... Ne desem ki?" dedi şaşkınlıkla. Bir yandan da kendisinden hayli uzun adama, başını kaldırarak bakmak zorunda kalmıştı. Acısı içinde hala tazeyken etraftaki kimseyi süzmeye hele onları biçmeye hali bile yoktu fakat bu adam Karşısında durmuş, elini kendisine uzatan ve ortağı olduğunu söyleyen adama bakarken yüreğinin sımsıcak kor alevlere düşmüş gibi yankısı normal değildi.

Siyah saçları normal erkek saçı gibi kesilmiş fakat alnına dökülen perçem gibi kıvrımlar onu olduğundan daha vahşi göstermişti. Oysa o ela gözlerine bakan biri onun ne kadar vahşi biri olduğunu zaten tahmin edebilirdi. Vahşiliğinin yanı sıra çekici ve yakışıklıydı da. İri fakat biçimli bedeni, keskin fakat şuan kendisine sıcacık bakan gözleri, bir erkeğe göre oldukça öpülesi görünen dudakları ve upuzun, bir kadında bile bulunamayacak kadar uzun, gür kirpikleri vardı ve hayatında ilk defa bu kadar erkeksi bir yüz görüyordu. Tam anlamıyla erkeksi...

Dilşah düşüncelerinden memnun olmayarak bakışlarını karşısındaki adamdan çekti zira aklı ona değişik oyunlar oynuyordu. Hayatında hiçbir erkeğin onu cezbettiği olmamış ve bu tür şeylere inanmamış bir kız olarak şimdi hissettiği şeyler çok saçmaydı.

"Bir şey demene gerek yok, ortağımsın" dedi genç adam net bir sesle. Açıkçası Sami Bey'in bunu neden yaptığını anlayamamıştı. Kim 4 oğlu varken en küçük kızına mirastan büyük bir pay bırakırdı ki? Hayır, kesinlikle kadın-erkek diye bir ayrım yaptığı yoktu sadece adil bir paylaşım yapılabilirdi belki. Bu kadar büyük bir sorumluluk için bu kız cidden küçük değil miydi?

"Peki" dedi kız sadece. Ne diyebilirdi ki? Abilerinin kendisine olan bakışlarını görünce gözlerini kaçırıp kenarda oturan Nadir Bey'e baktı. Bu adamı gördüğünden beri içi sıcacık olmuştu. Kaybettiği babasını sanki bu kendisine sımsıcak ve güvenle bakan gözlerin sahibi olan adamda buluyordu.

Yavaşça yürüyüp tepsiyi ona doğru uzattı.

"Buyur Nadir amca" deyip çayları ona doğru tebessüm etti.

Nadir Bey gülümseyip bardaklardan birini aldı. Dilşah arkasını dönüp bu sefer üç abisine tepsiyi tutarken Akın da yerine oturmuştu. En son Akın'a tepsi uzatıldığında ise genç adam bir an duraksayıp yeşil gözlere baktı. Aynı anda o bakışlar da kendisine yönelince gözlerini kaçırıp elini tepsiye uzattı.

"Teşekkür ederim" deyip bardağını aldı.

En sonunda genç kız odadaki tekli koltuğa, kucağında tepsiyle oturduğunda abileri ona ters bir bakış attı. Onlara göre erkeklerin konuşulacağı mevzu kadınları ilgilendirmezdi.

"Demir nerede Dilşah?" diyen büyük abi hafif homurdanmıştı. Kardeşinin bu huyunu hiç sevmiyordu, hiç.

"Çalışanlara yardım ediyor abi. Yazık onlarda yoruldu, Demir abim de ben yardım ederim dedi" deyince üç adam da memnuniyetsizce yüzlerini buruşturdular.

Sev Yeter (2)Where stories live. Discover now