34.Bölüm ∞

30K 1.5K 49
                                    

34.Bölüm ∞

"Sami amca ilişkimizi öğrenmişti" dedi Simar burnunu çekerek. Bu tavrı önceden ona karşı olan duygularım sebebiyle içimin burkulmasına sebep olabilirken artık olmuyordu. Sanki daha önce Simar diye bir arkadaşım olmamış ileride de olmayacağının belirtisi gibiydi. Tamamen silmiştim.

"Devam et" dedim boğuk sesimle. Daha fazla bu iğrençliğe duymakta katlanmakta istemiyordum ama bilmeliydim! Sorunlarımdan kaçarak değil onların üzerine giderek çözmeliydim. Ailemin sorunu benimde sorunumdu.

"Fakat Dilaver babasının ilişkimizi öğrendiğini fark etmemişti. Bende onun canını sıkmamak için... gizledim" dedi fısıldayarak.

Akın tek kaşını kaldırıp "Ya da senden ayrılmasına mani olmak istedin. Çünkü babasının bu ilişkiyi öğrendiğini bilseydi aranızdaki ilişkiyi anında keserdi" dedi başını yana yatırarak. Zeki kafasının içinde saniyesinde çıkardığı bu sonuç karşımdaki kız tarafından onaylandı.

"Evet, belki de. Ama ben ilk defa bu kadar çok sevdim" dedi çaresizce. Ah bu kızı boğmak, daha da kötüsü paramparça etmek istiyordum! Bende deliler gibi aşıktım ama böyle aptallıklar yapmayacağıma ve kendime olan saygımı yitirmeyeceğime emindim. Simar ve Dilaver ağabeyim ise adilik yapmışlardı ve ben bunda affedilir bir yan göremiyordum.

"Sami Bey'le konuşmaya mı gittin?" dedi Akın, Simar'ın devam etmesini teşvik etmeye çalışarak.

Simar ellerini yerdeki taşlara dayayıp yüzünü eğdi. "Aslında o bizi gördükten hemen ertesi gün gelip bizzat benimle konuştu. Aramızdaki şeyi bitirmemi aksi taktirde yapacaklarından sorumlu olmayacağını söyledi. Dilaver'den ayrılma fikri bana o kadar acı geldi ki!" dedi gözlerinden yaşlar süzülmeye devam ederek. Gözlerini bana yönelterek "Dilşah bak anlayamazsın" dedi sanki ben safmışçasına.

Havada esen hafif rüzgar sebebiyle yüzümü kaplayıp duran sarı saçlarımı öfkeyle savurup dişlerimin arasından tısladım. "Neyi anlamam! Sen ne diyorsun be! Senin bu anlattıkların aşk mı? Aptal bu işin sürmeyeceği, ağabeyimin yengemden ayrılmayacağı herkesçe bilinen bir şeydi! Ya siz... siz nasıl yapabildiniz böyle bir şeyi! Hem de hepimizi ayakta uyutarak!" dedim büyük bir öfke patlamasıyla. Şu an karşımdaki kızın saçını başını yolup öldüresiye dövmek içimden geçerken Akın aklımdan geçeni anlamışçasına Simar ve benim arama girdi.

"Ben Sami amcanın konuşmasından sonra Dilaver'den ayrılmak istedim. Gerçekten istedim! Ama onunla ne zaman yüz yüze gelsem gönlüme mani olamadım. En sonunda vazgeçtim. Her şeyden vazgeçerdim ama aşkımdan vazgeçemezdim. Sami amca işleri için İstanbul'a döndüğünde bana da 1 haftalık süre vermişti. Bu işi bitirmemi aksi taktirde herkese, aileme dahil herkese bu iğrenç durumu anlatacağını söyledi. Sami amcayı severdim..." deyip hıçkırdı. Elini ağzına dayayıp hıçkırıklara boğulurken saçı başı birbirine girmiş, perişan görünüyordu.

Dizlerimde derman kalmadığından diz çöktüm ve yıkılmış olan kıza bakarak "Sen ne yaptın?" dedim sakince. Öylesine sakindim ki sanki kanım çekilmiş, ruhum bambaşka bir boyuta geçmişti. Akın sessizce ayakta durup olaya hakim olmaya çalışırken Simar hıçkırmaya devam edince "Sen ne yaptın!" diye öfkeyle gürledim. Daha önce ses tonumu hiç bu kadar yükselttiğimi hatırlamıyordum.

Simar yaşlı gözlerini yerdeki taşlardan alıp ürkekçe gözlerime baktı. O gözlerde korkunç bir gerçeklik ve apaçık bir pişmanlık vardı. "Sami amcanın ölümüne sebep oldum" dediğinde yerimden fırlayıp ona saldırmaya çalışsam da Akın'ın beni belimden tutan kollarıyla daha fazla gidemedim. Gözlerimden yaşlar boşanırken ve çaresizce elimi ayağımı etrafa savurup güçlü kollardan kurtulmaya çalışırken acı içindeki çığlıklarım sokakta yankılanıyordu...

Sev Yeter (2)Where stories live. Discover now