❧44. BÖLÜM❧

56.4K 2.5K 559
                                    

Sürpriz zzzzzzz:)

Dedim ki yorum sınırı dolmuş bir tanecik okurlarımı bekletmeden yazdığım kadarını atayım.

Bölüm kısa ama bekletmemek için atıyorum canlarım, okurken bunu göz önünde bulundurun.:)

Oy veren yorum yapan herkese çok teşekkür ederim iyiki varsınız.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum desteklerinizi eksik etmeyin.:)

Yorumlarda görüşmek dileğiyle ♥

Bundan sonra ilk yorum yapan her okuyucunun İthaf alacak.

Bu bölümün ithafı, geçen bölüme ilk yorumu atan okuyucuma.

kahvekolik_hekim  ithaf edilmiştir.

Medya: Buğlem & Karahan

***Keyifli Okumalar Dilerim Canlarım Benim***

Sabah uyandığımda ilk başta nerede olduğumu kavrayamadım daha sonra dün gecenin görüntüleri zihmime hücum etti ve yanaklarım yanmaya başladı. Buna rağmen kocam uyanmadan banyoya kaçmak yerine, göğsüne yatmaya devam ettim. Dün gece yeterince utanmış ve bu duygumu yenecek kadar kocamı yakınıma almıştım. Şimdi, dün gece tek beden olup aşkımızı yaşamamış gibi, utanıp banyoya kaçamam.
Kaçmanın aksine kocama iyice sarılıp kokusunu içime çektim, uyanana kadar tam da bu şekilde bekleyeceğim. Ayrıca uyandırmak gibi bir seçeneğim varken, neden uyanmasını bekleyeyim ki…

Hafifçe doğrulup yüzümü yüzüyle aynı hizaya getirdim. Önce yanaklarını öptüm ama milim bile kıpırdamadı, ya çok derin uyuyor ya da çok iyi rol yapıyor. Yanaklarından sonra dudaklarını öptüm, baktım ki tepki yok usul usul öpücüklerimi sıralayıp boynuna geldim bir kaç öpücükten sonra uyandırmak için başka şeyler düşünmeye başladım ve buldum da. Boynunun kenarını önce öpüp, sonra ısırdım ve tam da o anda sırtım yatağa temas etti ve kocamı tam olarak üzerimde buldum.

Keyifli bir gülüş gönderirken, “Günaydın kocacığım,” dedim tüm içtenliğimle.
“Günaydın kıymetlim, orada havalar nasıl zira burada bir kor var,” dedi arzudan kararan gözlerle.
Kırpıştırdığım kirpiklerimle dikkat kesildim ve uyandırdığım şeyin sadece kocam olmadığını fark ettim.
Biraz çekingen bir tavırla gülüp, “Acıktım ve sen uyanmadan da yataktan çıkmak istemedim. Seni uyandırmak için daha iyi bir yol bulamadım,” dediğimde başını boynuma getirip, yavaş yavaş öptü, tüm kaslarımın gevşediği o anda, canımı acıtmaktan ziyada arzuyla dolmamı sağlayacak şekilde, boynumu ısırdı. Attığım çığlığın tek nedeni hissettiğim duygu yoğunluğuydu.
“Karahan…”
Yanağıma değen dudaklarının gerilmesinden tebessüm ettiğini anladım.
“Kıymetlim, içimdeki korun nasıl hissettirdiğini anladın mı?” diye sordu boğuklaşan sesiyle.
Kafamı sallamakla yetindim, ellerimi güçlü kasların bulunduğu sırtına getirdim ve kendime doğru çektim. Daha yakınımda olmasını istiyorum.

Dudaklarımız birbirini bulduğunda, içime huzur veren bir soluk çektim. Erkeksi kokusunun ciğerlerime işlemesine izin verip, tüm algılarımı kocama çevirdim.
Göğsümün üzerindeki eli başımı döndürürken, dudakları hayat veriyordu. Beş dakika önce uyurken şuan bu duruma gelmemiz…
Düşüncelerimin gitti yönü hissedince hükmeden edemedim, “Muhteşem hissettiriyorsun delim,” dedim tüm kalbimle.
“Hiç bir şey senin kadar mükemmel hissettirmez kıymetlim,” dediği anda hissettiğim dolulukla konuşmaktan çok uzaklaşmıştım…
Ne kadar süre kocamı, benliğime hapsettim bilmiyorum ama tüm enerjim bitmiş gibiydi, hani yani Karahan izin verse tekrar uykuya dalardım.
Başımın üzerine konan öpücük tüm uyuma hayallerimi yıktı. “Uykum var,” dedim kedi gibi mırlar bir tonla.
“Kıymetlim, uyanalı daha dört saat oldu,” deyince tüm uykum buhar oldu. “Biz dört saattir…” dedim ama devamını getiremedim. O kadar zaman…
Yanaklarımın yanmaya başladığını hissetsem de bunu sormam gerekiyordu ve sordum, “Kocacığım, her zaman böyle mi olur?”
“Anlamadım kıymetlim, nasıl olur? Yoksa canını mı yaktım,” dedi tedirginlikle.
“Hayır hayır, ondan söz etmiyorum. Canım yanmaktan çok uzak. Kendimi ruhen dinlenmiş ve tüm sinirlerim alınmış kadar mutlu ve huzurlu hissediyorum ki bu tamamen senin etkin. Varlığın öyle muhteşem hissettiriyor ki kelimelere dökemiyorum. Asıl merak ettiğim şey, her birliktelik bu kadar muhteşem olur mu?” diye sorduğumda yatakta biraz aşağı kayıp gözlerimizi buluşturdu.
“Hiç bir fikrim yok,” dedi gözlerinde gördüğüm dürüstlükle.
Haliyle şaşırdım, “Daha önce kimseyle bu tip bir ilişki yaşamadın mı?” diye sordum. Yani onun kadar yakışıklı ve popüler biri, üstelik etrafı kız kaynıyorken kimseyle birlikte olmamış olabilir mi?

Hafif bir tebessümle taçlandırdı gönlümü, “Sırf yakışıklı diye her gördüğü kızı altına alan tiplerden biri olmadım. Bana bedeniyle gelen hiç bir kadını da kaile almadım kıymetlim. Erkeğin nefsi ve ihtiyaçları varsa, Kadının da nefsi ve ihtiyaçları var, bunu bilmeme rağmen evlenmeye niyetimin, olmadığı kişileri yatağıma alsaydım, Karımın sadece bana ait olmasını beklemeye hakkım olmazdı,” dedi ve saçlarımı okşayıp devam etti sözlerine, “Bir birimizin ilki olup, Allah’ın huzurunda birlikte olmanın huzuruyla, haram ilişkinin azabı bir olur mu?” dedi ve kalbimi bir kez daha fethetti.
Bu kadar güzel düşüncelere sahip olmasına imremdim. Şu devirde bu kadar iyi kalpli birinin eşim olması Allah’ın bir lütfu…

“Haklısın hem de sonuna kadar, ilkler unutulmaz benim yerime, başka bir kadını hatırlayacak olsan seni boğardım,” derken içimde yükselen kıskançlığa mani olamadım.
Huzurlu ve memnun bir gülüş gönderip, “Ben de aynı sebepten ötürü kıymetlimi kimseyle paylaşmış olma fikrini bile düşünmem,” dedi ve dudaklarımdan ufak bir öpücük çaldı.
“Öğlene doğru uyandık, saat aç oldu karıcığım, bana kalsa şu yataktan ölene kadar çıkmam ama yorgun bakan gözlerin ve boş olduğuna emin olduğum miden nedeniyle bayılmandan korkuyorum, önce seni banyoya bırakacağım sen duş alırken bende kahvaltı hazırlarım,” dedi ve sesimi çıkarmaya fırsat bulamadan kendimi kocamın kucağında banyoya giderken buldum…

Suyu açıp küveti doldurduktan sonra beni usulca içine bıraktı, saçlarımın üzerinden öpüp, geri çekildi.
“Aşkım, hiç bir yere gitmiyorsun, önce banyo yap sonra kahvaltıyı birlikte hazırlarız. Banyo yapmadan olmaz,” dedim hızla.
Eğlenen bir gülüşle, “Akıllı karım benim, seni bir tanesin,” dedi yumuşacık sesiyle ve devam etti sözlerine, “Seni rahatsız etmemek için misafir odasındaki banyoyu kullanacaktım,” dedi.
“Bir tanecik kocamın varlığından rahatsız olacağımı hiç sanmıyorum.”
“Gülüşüne hayran olduğum hatun, ben şimdi yanına gelirsem akşama kadar aç kalırsın ve ben bunu hiç istemiyorum daha ilk günden karımın bayılmasını göze alamam,” dedi ciddi bir şekilde. Dili gitmesi gerektiğini söylese de gözleri tam aksini söylüyordu. “Bir şey olmaz, soran olursa aşktan bayıldı dersin,” dedim keyifli bir gülüşle.
“Zaten, yanından ayrılmayan niyetim yoktu, bir de yanına çağırıyorsun, bu da kalp karıcığım, nasıl dayansın?” “Yanıma gel kocacığım,” dedikten elimi uzatıp elini tuttum. Sonrası yangın yeri…

Kocamın tahmin ettiği akşamın altısında ancak mutfağa geçtik, bende ne yürümeye ne de yemek yemeğe enerji kalmamıştı.
Neyse ki annemler ön görmüş gibi dünden yemek hazırlayıp dolaba koymuşlar, onları ısıtıp yedik yoksa yemek yapana kadar bayılmam içten bile değildi.
Gün boyu yatakta olmama rağmen on kilometre yolu hızlı tempoda koşmuş, yetmemiş üç saatte aralıksız yüzmüş kadar yorgun ve bitkinim. Yemeğimi yedikten hemen sonra kendimi salondaki koltuklardan birine attım, sözde Karahan mutfağı toplayana kadar, film seçecektim ama rüyalar alemine daldım bile… Evliliğimin ilk günü son derece hareketli ve keyifliydi…

Gözlerimi açtığımda zifiri karanlıkla burun buruna galdim. Susuzluktan kuruyan boğazım beni yataktan kalkmaya itti. El mahkum, güven veren kollardan çıkıp, el yordamıyla bir yere çarpmadan kapıya kadar ilerledim. Odadan çıkınca koridorun ışığını açıp alt kata indim, mutfağa girer girmez ilk işim masadaki sürahiden bardak bardak su içmek oldu.
Odaya dönmeden önce büyük bir bardak su almayıda ihmal etmedim. Ben susadıysam Karahan’da susamıştır gün boyu pek sıvı tüketmedik…
Odaya girince bardağı kocamdan taraftaki komodinin üzerine bıraktım ve her zamanki yarime geçip soluğu, kocamın göğsünde, aldım.
Dün gece ki konuşmamız biraz araya kaynadığı için kendime düşünme fırsatı vermedim ama şuan uyuyana kadar düşünebilirim.

Üniversite farkında olmasam da, bir gün kocam olacak adama hayranlık duymuşum, öyle mükemmel bir konuşmacıydı ki pek çok tavsiyesini aklıma kazıyıp onun kadar başarılı olmak için uğraşmıştım.
Onun üç buçuk yılda bitirdiği okulu, ben ancak beş yılda bitirdim üstelik hazırlıkta okumamıştım. Aslında düşündükçe bunca paranın varlığına şaşmamak gerek. O kadar zeki ki parayı nasıl değerlendireceğini iyi bilmiş, araba yarışlarından ne kadar kazanılır bilmiyorum ama anlaşılan o ki kocam, kazandığı parayı zekasıyla katlamış…
Sanırım başka işler karıştırdığı konusundaki fikirlerimi kafamdan atmalıyım. Muzice kadar güzel bir şey, okul hayatım boyunca düşündüğüm, ‘Tam koca adayı,’ deyip arkadaşlarıma adını sanını bilmeden övdüğüm adamla evli olmak. Üstelik onun beni delirmek uğruna sevmesi Allah’ın bize  hediyesi…
Her şey o kadar güzel gidiyor ki kötü bir şey olacak diye korkuyorum, nasıl korkmayım ki?

Bir zamanlar yüzünü bile tam olarak göremeden platonik sevdiğim, hayran olduğum adamın aslında kocam olduğunu öğrendim hem de ilk gecemizde…
Allah’a dualar edip yumdum gözlerimi, biraz gergin daha doğrusu temkinli bir şekilde daldım uykuya.

Uyandığımda ilk işim kocama bakmak oldu, beklediğimin aksine yatakta yalnız olmak garip hissettirdi. Dün sabah ki gibi bir uyandırma beklerdim.
Havalar sıcak olduğundan ve artık cesur olmam gerektiğinin farkında olduğumdan, sabahlığımı giymeyip geceliğimle aşağı indim.
Bir tanecik kocam, altında siyah eşofman altı, üzerinde sportif bir tişörtle, tezgahın başına geçmiş. Bir yandan şarkı mırıldanıp diğer yandan kahvaltı hazırlıyor üstelik hareketlerindeki düzeni, uzaktan gören biri dans ediyor sanır. O derece keyifli ve hareketli.

Yüzüme yayılan tebessümle mutfağa geçtim, “Günaydın platonik aşkım,” dedim ve arkasından sarılıp başımı sırtına yasladım.
“Günaydın kıymetlim, neden biraz daha dinlenmedin, kahvaltıyı hazırlayınca seni uyandıracaktım.”
“Baktım ki yoksun, merak ettim, hem fena mı oldu seni şarkı söylerken görmüş oldum.”
“Allah bozmasın kıymetlim mutluyum,” dedi bana dönüp ışıldayan gözlerini gözlerime sabitledi.
“Amin kocacığım,” dedim içtenlikle.

Saçlarımın üzerinemden öpüp, sandalyeye oturmamı sağladı ve hazırladığı krepleri masaya getirdi. Kendi elleriyle yaptığı kuymağı görür görmez ağzımın suyu aktı desem yeri.
Çayları doldurup karşıma oturdu, “Bugün tatil için eksiklerimizi tamamlayalım kıymetlim,” dedi ekmeğini kuymağa batırırken.
“Olur kocacığım, alacağım baya şey var. En başta bikinim yok nasıl yüzeceğim ben?” dediğim anda ağzına attığı ekmek boğazında kaldı. Başladı öksürmeye.
Hemen bir bardak su verdim, kendine geldiğinde yüzü kızarmıştı, “İyi misin?”

Sorumu duymamış gibi, “Bikini olmaz,” dedi net bir şekilde. Kocam olduğundan, bir nebze kıyafetlerime karışma hakkı olduğu için, çok daha önemlisi kocamın kalbini kırmak istemediğimden, “Peki, mayokini giyerim o zaman,” dedim rahat bir tavırla kahvaltıma başladım.
“Mayokinin bikiniden tek farkı ortasından geçen şeritle alt ve üst kısmı birbirine sabitlemek, o da olmaz,” dedi üzerime diktiği gözleriyle.
“Tamam, o zaman mayo alırız,” dedim evliliğimizin ikinci gününden tartışmaya girmemek için.
Önce sesini çıkarmadı sonra, “Etekli mayo olur,” dedi hala gözleri üzerimdeyken.
“Ben etekli mayo sevmiyorum kocacığım,” dedim bu tip basit bir konu için gerilmemek adına gülümserken.
“Şortlusunu alırız o zaman, hatta o daha iyi olur, etek yüzerken açılır ama şort açılmaz,” dedi bu fikir daha çok hoşuna gitmiş gibiydi.

“Delim, sence de biraz abartmıyor musun?”
“Bana kalsa mayo giymeni de istemem ama sen rahat ol diye sesimi çıkarmıyorum,” dedi beni şaşırtan bir şekilde.
“Haklısın kocacığım, mayo da giymeyeyim, en iyisi çıplak yüzmek zaten, hem bikini, mayo izi derdi de olmaz,” dediğimde derin bir nefes çekti içine.
“Bana takıldığını biliyorum ama bunun şakası bile hoş değil kıymetlim, ben seni hiç bir adamın bikini veya mayolu görmesini istemiyorum,” dediğinde kıskançlığını sesinden bile hissettim.
“Tamam, kolayı var balayına falan gitmeyiz olur biter,” dedim elimde olan çatalı masaya bırakıp.

Sinirlenmeyeyim, sakin olayım dedim ama nereye kadar, ilk dakikadan kıyafetlerime bu kadar karışırsa yarın öbür gün ne yapar bilmiyorum?
“Kıymetlim, bu söz konusu bile değil. Birlikte güzel bir tatil yapalım istiyorum,” dedi anında yumuşayan sesiyle, “Seni incitmek istemedim özür dilerim ama benimde bir sınırım var. Bikiniye asla müsamaha gösteremem, el alemin adamlarının, bana özel olması gerek kısımları görmelerini istemiyorum,” dedi masanın üzerindeki elimi tutarken.
“Tamam dedim ya, giymeyeceğim ve Muğla’ya da gitmeyeceğim. Temmuzun başında, hava kırk dereceleri zorlarken denize giremeyeceksem hiç gitmem daha iyi, hem boşuna masraf yapmış olmayız,” dedim ama bir anda o kadar sinirlendim ki anlatamam. Bikini olmaz dedi tamam dedim, mayokini olmaz dedi ona da tamam dedim. Kıskanır istemeyebilir dedim, en son mayo dedim ona da bir kulp buldu, daha gitmeden böyle kıskanıyorken, giyip sahile insem kesin kavga edecek birilerini bulur. Neden dertsiz başıma dert alayım ki?
Babam bile giydiğim bikiniye karışmazdı, ya ben İzmir doğumluyum, denizin içinde geçti çocukluğum ve daha önce hep bikini giyerdim sırf kocam istiyor diye mayoya tamam dedim. Ben kendimden taviz veriyorsam onun da kendinden taviz vermesi gerekiyor.

“Karıcığım, masraf falan umrumda değil. Muğla Fethiye’ye gidip güzel bir balayı geçireceğiz,” dedi beni bir hamlede kucağı çekti ve gözlerime yakından baktı, “Sadece konu sen olduğunda içimde harlanan kıskançlığa engel olamıyorum, özür dilerim kıymetlim. Mayonu İstediğin şekilde al, etekli ya da şortlu olsun demiyeceğim, yeter ki bana kırgın bakışlar atma,” dedi anında geri adım atıp. Çokta iyi yaptı yoksa bu yaptığını evliliğimizin otuzuncu yıl dönümünde bile başına kakardım.

“Oraya gittiğimizde onu giyme bunu giyme diye beni bunaltacaksan baştan gitmeyelim,” dedim kararlı bbir tavırla.
“Hiç bir şey demiyeceğim ama olurda birinin boğazına çökersem araya girmeyeceksin kabul mu?” diye sorup oyunbaz bir tavırla göz kırptı. Ne kadar şakaya vursa da ciddi olduğunu bildiğim için ‘Tamam’ demedim.
Gülüp, “Kuyumak soğudu ya,” diyerek konuyu değiştirdim ve kocamın kucağından kalkıp yerime oturdum. Ufak çaplı kıskançlık meselemizden sonra sorunsuz bir şekilde kahvaltımızı yaptık.
Mutfağı toplayıp üzerimizi değiştirdik ve düğün gecesinden beri çalmayan telefonlarımızı da alıp evden çıktık.

Kahvaltıdaki gerginliğimi unutup kocama gülücükler saçarak bakmayı ihmal etmedim. Ankara’nın büyük alışveriş merkezlerinden birine girdik, önce güneş kremi, koruyucu, nemlendirici, plaj havlusu falan aldıktan sonra iş mayo almaya geldi. Karahan kendi için üç tane şort mayo aldı ve bunu tam on dakika içinde halletti. Kadın ürünlerinin satıldığı kısma geçtiğimizde narçiçeği renginde yazlık elbiseyi görür görmez elime aldım, ip askılı ve uzundu.
Bebek mavisi kendinden desenli ikinci elbiseyi de alıp mayo bölümüne geçtim, tabi ki kocamda hemen yanımda aldıklarımı inceliyordu.

Kırmızı ip askılı mayoyu aldım, bir tane de yedekte bulunsun diye turkuaz rengi boyundan bağlamalı mayoyu aldım. Aldıklarımla birlikte kabine geçtim.
Elbiselerde tam üzerime göreydi, mayolarda sandığımın aksine bedenimi sarmasıyla şık durmuştu.

Üzerimi giyinip kabinden çıktım, “Bu dördü benim için yeterli kocacığım,” dedim usulca gülerken.
“Şapka da alalım, o zaman her şey tamam olur,” dedi elini sahiplenici bir şekilde omuzuma atıp beni kendine çekti. İkimiz için birer şapka aldıktan sonra her şeyimiz tamamdı.
Eve geçmeden önce alışveriş merkezini iyice gezdik ve yemeğimizi yiyip eve geçtik.

Yatak odasındaki giyinme odamızda ikimiz için tatil valizi hazırlarken bir gerçekle burun buruna geldim ve hiç vakit kaybetmeden yatakta oturmuş maillerini kontrol eden kocamın yanına geçtim.
“Delim, konuşmamız gereken bir konu var ve önemli,” dediğimde oturuşunu dikleştirdi, gözlerindeki endişe ve merak kırıntıları strese girmeme neden oldu ama sormam lazım.
“Seni dinliyorum kıymetlim sorun nedir?”
“Sana sormadan böyle bir işe başlamak istemedim. Taktir edersin ki ikimizde son derece sağlıklı ve aktif eşleriz ve korunmuyoruz, kocacığım, evliliğimizin ilk zamanları birbirimizle vakit geçirmekten yana olduğum için senin içinde sorun teşkil etmiyorsa korunsak mı?” Oh be sonunda sordum!
Allah’tan adetime az kaldı da hamilelik riskim yok ama şimdiden konuşup bu konuya bir açıklık getirmemiz lazım. Ya hemen çocuğumuz olsun korunmayalım derse? Ne yaparım?

****

Yeni bölüm Allah’ın izniyle, 340 yorum sonra Cuma günü gelecek canım benim.

Sizce Muğla’da neler olacak dersiniz?

Karahan ne cevap verir?

Bölüm nasıldı?

Genel düşünceleriniz nedir?

Sizi seviyorum.

Elif Diril.

PEK KIYMETLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin