33.Bölüm《Cehennem》

Start from the beginning
                                    

"Üçümüzde birbirimizden ve olanlardan habersiz yaşıyorduk. Bir gün eve gittiğimde evde onları gördüm. Elsa Hanım ve bir sürü adam eve doluşmuştu. Evin çevresindeki adamlarda cabasıydı. Eve gittiğimde ailemi görememiştim.Sonra onlar ailemi aldıklarını ve olanları anlattıklarında dehşete kapılmıştım. Ne yapacağıma dair bir planım yoktu. Bir andan bir klon olduğumu ve benden dört tane daha olduğunu öğrenmiştim. Ailemi kurtarmak için diğerleriyle birlik olup sizi almamız ve onlara gitmemiz gerekiyordu. Elsa hanım bana olacakları anlatırken bir anda kapıdan girenleri görmemle şoka uğramıştım. İşte ilk defa diğer iki kardeşimi de görmüştü. Alexandra ve Layla. İkisini de adamlar kollarından tutmuş eve sürüklüyordu. Zaten bizi o ülkelere gönderen onlardı. Böylece elle koymuş gibi Alexandra ve Laylayı da ülkelerin de bulup adamlarına aldırtmıştı. Üçümüzü bir araya toplayan da onlardı. Ailemizin ellerinde olduğuna dair fotoğraf gösterdiler bizlere ve eğer onları almak istiyorsak da sizi de alıp onlara gidecekmişiz. Bize bu evi gösteren de onlardı zaten"

Dedikleriyle şaşkına düşmüş şekilde birbirimize bakıyorduk. Resmen kurtarmaya çalıştığımız kişiler bizi ölüme sürüklemek istiyordu! Anlattıkları şeyler kulağa mantıklı gelmiyordu. Cevaplanmamış daha bir sürü soru vardı. Anlattıklarında açık bulmak çok basitti. Mesela eğer onları bulup bir araya getirmişse bizi niye kendileri almadı. Neden kardeşlerimizden böyle bir şey istedi. Sonuçta onlara ihanet edip bizimle beraber de olabilirlerdi. Kafam allak bullak olmuşken elimi saçlarıma daldırıp karıştırdım. Sanki her şey bizim dara düşmemiz için üstümüze geliyordu. Ne güzel bir seçenek daha bulmuştuk ama şimdi ise bu seçenek tarihe karışıyordu. Hep bir şey bulup planlarımızı suya düşürüyorlardı.

"Hepiniz mankafanın teki misiniz!! Hala olayın ciddiyetini anlayamıyor musunuz!? Eliza seni dahi sanırdım. Ama konu bu olunca neden hepiniz saçmalıyorsunuz! Eğer onlara gidersek ne olacak sanıyorsun. Bizden elde ettikleri şeyden sonra bizi yaşatırlar mı sanıyorsunuz!!"

Helena damarına basılmış gibi sinirle onlara bağırırken sinirden titreyen ellerini yumruk yapmaya çalıştı. Bu olay her kesin psikolojisini bozmuştu. Neyin mantıklı neyin mantıksız olduğunu artık kavrayamıyorduk.

Utku onun elini tutup yanına çekmeye çalıştı. Helena oturmamak için dirense de sonunda pes edip koltuğa çöktü. Bitkin hali gözümden kaçmadı. Daha doğru dürüst işin içine girememişken şimdiden bu haldeysek kim bilir olayların sonu geldiğinde nasıl olurduk!

Harap halde

Bitmiş

Veya tükenmiş

İçimden derin bir of çekerken sırtımı koltuğa yasladım. Dün gece hayalini kurduğum şey şimdi olmuştu ama ben kendimi neden bir çıkmaza hapsedilmiş hissediyordum. Karşımda kardeşlerimin olmasına neden düzgünce sevinemiyordumki. Savaş bacağımı sıkarken ona baktım. Bana sakin olmam için güç vermek istiyordu. Sakin ol ve kendine gel diyordu gözleri. Kendimi toparlamam gerektiğini biliyordum ama her bulduğumuz sonucun ucu çıkmaza çıkarken bunu yapamıyordum.

"Anlamadığım eğer sizi onlar bulup bir araya getirmişse Buğlem ve Helenayı da alabilirlerdi. Neden bunun için sizi kullanıyorlar!"

Utku ilk defa olaylara karışırken benimde aklımdaki soruyu sormuştu. Asıl merak ettiğim konu da buydu zaten!

"Bunu bizde merak ediyoruz ama cevabını bilmiyoruz! "

Eliza sanki bir şey hatırlamış gibi gözleri parlarken merak dolu gözlerle ona baktık. Alexandra ve Laylaya baktı.

"Hatırladınız mı. Hepimizi bizim evde topladıklarında Elsa hanıma bir telefon gelmişti. Surat ifadesine bakılırsa hiç de memnun kalacağı bir şey duymamıştı. Hatta baya sinirlenmişti. Telefondaki kişiye tek laf söyleyip kapamıştı. Neydi o... hah buldum! 'İstediğini yapacağımızı söyle! Nasıl olsa klonlar bana kendi ayaklarıyla gelecekler!!' Eminim bunu demişti. Sonrada bize her şeyi anlatıp bu evin yakınlarına bıraktılar bizi. Evi de onlar gösterdi bize."

KARANLIK SIRLARWhere stories live. Discover now