Bölüm 41

1.8K 52 1
                                    

#Twenty One Pilots - Stressed Out

-Beril'in Bakış Açısından-

Olaydan 1 hafta geçmişti ve bu yaşananlardan sonra Demir'in İstanbul'da şirketin bir kolunu açama kararıyla İstanbul'a yerleşmeye karar vermiştik. Antalya'nın güneşinden, sıcağından, ailemden ve arkadaşlarımdan ayrılmanın verdiği hüzünden dolayı son birkaç gündür moralsizdim. Bir yanım heyecanlıyken bir yanımda bundan dolayı çok üzülüyordu.

Demir, kıyafetlerimizi valizlerin içine doldururken ben üzerimi sıkıca giyinip biraz hava alacağımı söyleyerekten evin önüne çağırdığım taksiye binerek annemin yanına gittim. Havalar yavaş yavaş ısınırken gökyüzü hala bulutluydu. Çok geçmeden taksi mezarlığın yanında durduğunda şoföre parasını verip yavaş hareketlerle arabadan inerek annemin mezarının yanına yürümeye başladım. Mezarı gördüğümde gözlerimi yakan gözyaşlarımla savaşmamaya karar verip onları özgürlüklerine kavuşturdum.

Mezarın yanına çöküp üzerini örten yaprakları temizleyerek, nemli toprağı okşadım. Sanki bir anda onun kokusunu almışım gibi derin derin nefes almaya başlamıştım. "Meleğim," diyebilmiştim sadece. İçimden dökülmek için can atan o kadar kelimenin arasında sadece bunu demem diğerlerine haksızlık olabilirdi ama benim için annemin tanımı bir tek melekti. Yaşadığım olaylardan sonra girdiğim depresyon süresince Kadın Doğumda fazlasıyla zaman geçirdiğimden kendimi fazla kasmamaya çalışsamda yapamıyordum, özlüyordu insan sevdiğini. Burnumu çekerek, "Annem, ben bir süreliğine buralarda olmayacağım. Sen kendine dikkat et olur mu?" dediğimde kendime biraz daha gelerek, ellerimin tersiyle gözyaşlarımı silerek annemin mezarının başını öperek yerimden kalktım ve arkama döndüğümde Demir, elinde bir buket kırmızı gülle bana bir gülümseme bahşediyordu. Yanıma gelerek, "Meleğinize göz kulak olacağıma söz veriyorum." diyerek gülleri annemin mezarının üzerine bıraktı ve elini belime dolayarak, başıma bir öpücük bırakıp beni mezarlığın çıkışına doğru yönlendirmeye başladı.

"Benim burada olduğumu nereden öğrendin?" diye sordum meraklı bakışlarımı yüzüne doğru çevirerek. O ise omuzlarını silkerek etrafa kısa bir bakış atıp beni arabaya bindirdi ve kendisi de arabaya binerek arabayı çalıştırarak ve eve doğru sürmeye başladı. Yavaş yavaş çatılan kaşlarım sorduğum sorunun cevabını beklercesine biraz daha çatıldı. O ise bana yan gözle bakıp arabayı sürmeye devam etti. Cevap vermeyeceğini anladığım andan itibaren yüzümü cama çevirip yolu izlemeye başladım. Zaman geçtikçe eve sapmamız gereken yola sapmadığımızı fark etmemle hızla Demir'e döndüm. Ani hareketimi fark etmiş olmalı ki beni sakinleştirmek amacıyla elini bacağımın üzerine koyarak hafifçe sıktı.

"Valizlerimizi annemler aldı ve bizi havalimanında bekliyorlar, merak etme." dediğinde farkında olmadan tuttuğum nefesimi bıraktım rahatlayarak. Çok geçmeden havalimanına ulaştık ve arabayı uçağın taşıma bölümüne park ederek arabadan indik. Demir, arabanın anahtarını orada bulunan görevlilere verdikten sonra benim elimden tutarak beni havalimanın VIP girişine yönlendirdi. Diğer gişeler tıklım tıklımken biz hızla koridordan geçerek babamın ve İpek'in bizi beklediği yere yöneldik. Valizlerimiz çoktan etiketlenmiş sadece bizim check-in işlemlerimiz için bizi bekliyorlardı. Demir beni ailemin yanına yönlendirirken kendisi benim ona uzattığım kimliği alarak, check-in de bekleyen bayanın yanına gitti. Kısa bir süre sonra elinde biletlerimizle yanımıza geldi. O annesine sarılırken ben babama sıkı sıkı sarılmış, onu bırakmamak için adeta savaş veriyordum. Babam, başımın üzerine birkaç öpücük bırakarak, "Orada kendine iyi bak olur mu? Sıkı sıkı giyin, çünkü bilirsin İstanbul Antalya'ya benzemez." dediğinde gözlerindeki hüznü saklamak için yüzüne bir tebessüm yerleştirmişti. Babamın tekrar çıkmaya başlamış olan sakallarının üzerini elimle okşayarak yanağına bir öpücük bıraktım ve kafamı onaylarcasına sallayıp babamdan ayrıldım ve bu sefer İpek'e sarılmak için Demirle İpek'in olduğu tarafa döndüm.

Üvey KardeşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin