Bölüm 24

6K 192 13
                                    

#Ellie Goulding - Love Me Like You Do

-Beril'in Bakış Açısından-

"Beril Şimşek, iyi günde ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, ömrümün son dakikasına kadar benimle yaşlanmaya var mısın?"

Ha?! Ne?! Bir dakika, az önce Demir bana evlenme teklifi mi etti? Gözlerime dolan yaşlara hakim olamadan ağlamaya başladım ve kafamı olumlu anlamda sallayıp ona sarıldım.

Etrafımız tebrik eden, alkışlayan insanlarla sarıldı. Geri çekildiğim zaman Demir sol elimi aldı yüzük parmağıma yüzüğü takıp ayağa kalktı ve beni kendisine doğru çekip sıkıca sarıldı.

Kulağıma, "Teşekkür ederim. Bugün beni dünyanın en mutlu insanı yaptın!" dedi ve geri çekilip dudaklarımızı birleştirdi. Nedense bu öpücükte farklı bir şeyler vardı ama ne olduğunu anlamadım.

Hissettiğim şey, çok güzel bir duyguydu. Belkide artık tam bir aile olduğumuz için böyle olmuştu. Birbirimizden ayrıldığımız zaman ortamı bir sessizlik kapladı ve herkes sadece bir tarafa odaklanmıştı. O tarafa baktığım zaman Buse'ye evlenme teklifi eden Ali'yi görünce şaşkınlıkla onlara bakmaya başladım.

Buse şaşkınlıkla olanları anlamaya çalışırken gözleri bir an bana döndü. Sadece dudaklarımı oynatarak, "Seviyorsan neden 'Hayır' diyeceksin ki?!" dedim ve gülümsedim.

Buse ne demek istediğimi anlamış olmalı ki avazı çıktığı kadar, "Evet!" diye bağırdığı. Ali, onun ailesinin ne diyeceğini hiç umursamadan ayağa kalktı ve Buse'yi kendine doğru çekip dudaklarına yapıştı.

Babası, somurtarak bir şeyler mırıldanırken Mehtap abla çoktan gözyaşlarına boğulmuştu. Zavallı kadın, bu yaşta bu kadar mutluluk ona ağır gelebilirdi. Aynı benim kalbime geldiği gibi. Bakışlarımı Demir'e çevirdiğimde hala bana baktığını fark ettim. Kulağıma eğilerek, "Benim hediyelerim nerede?" diye sordu merakla.

Yüzümde beliren sinsi bir ifade ile onun elinden tutup hiç kimseye gözükmeden bahçe kapısından çıkıp evini girişinde bizi bekleyen arabaya hızlı adımlarla yürüdüm.

Arabaya bindiğimiz anda, şoför hiçbir talimat almadan harekete geçti. Bunların hepsini dün hastaneden eve geldiğimde halletmiştim. Sağ olsun annem ve Buse olmasaydı, ben asla yapamazdım. Demir'e baktığımda bana şaşkınlıkla baktığını fark ettim. Hızla yanımda getirdiğim çantanın içinden siyah bir bez çıkarıp onu gözlerine bağlamamla, "Bunu yapmaya gerek yoktu!" dedi itiraz edercesine.

Görmeyeceğini bilsem bile kafamı olumsuz anlamda salladım ve, "Eğer ben yapıyorsam demek ki lazım!" dedim ve Demir'i sakinleştirmek amacıyla dudağından öpüp geri çekildim.

Kısa süre sonra araba şık ve pahalı bir otelin önünde durunca önce ben, sonra da Demir'i arabadan çıkarıp otelin içerisine girdim.

Lobideki görevliden anahtarları alıp odamızın bulunduğu kata çıkmak için asansöre bindik. 10 katlı otelin en üst katındaki kral dairesine, asansörden çıktığımız da emin adımlarla oraya yöneldim.

Odanın kapısını anahtarla açıp tekrar kilitledim ve onu bir sandalyeye oturtup nasıl bir tepki vereceğini dikkatle izlemeye başladım.

"Beril?!" diye bağırdı ortamın sessizleştiğini fark ettiği anda. Yavaş hareketle üzerimdeki elbisenin fermuarını açmaya başladığımda ortaya yayılan ses, onun sert bir şekilde yutkunmasına neden oldu. Üzerimdeki elbiseden ve ayakkabılarımdan kurtulduğum anda yavaş hareketle onun dizlerinin üzerine oturup, kulağından başlayıp bütün yüzünü öptüm.

Üvey KardeşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin