Bölüm 39

2.3K 62 9
                                    

#Ed Sheeran - How Would You Feel
-Demir'in Bakış Açısından-

Beril omzuma başını yaslayarak derin bir uykuya daldığını düzenli olarak inip kalkan göğsünden anlamıştım. Onu sarsmamaya çalışarak dikkatli bir şekilde kucağıma alıp odamıza taşıyıp yatağa yatırdığım sırada, "Ona gerçekten değer veriyorsun." dedi Burak arkamdan. Yüzümü ona döndüğümde kapını pervazına yaslanıp kollarını göğsünde birleştirip bana dik dik bakıyordu.

"Elif'ten sonra bana iyi gelen tek şey olduğunu düşünecek olursak, evet değer veriyorum ve onu da kaybetmeyi kesinlikle göze almıyorum." dediğimde bir yandan da Beril'e bakıyordum. Sağ tarafına yatıp bir kedi misali yatarken ne kadar da tatlı olduğunu düşünmedim değil.

Burak anlamayan bakışlar eşliğinde, "Elif?" diye sorduğunda, "Ölen kız kardeşim," diye kestirip attım ama içimden onun o tiz kahkahasını nasılda özlediğimin farkına vararak kalbimin nasılda sızladığını görmezden gelememiştim. Burak anladığını dile getiren birkaç mırıltıdan sonra benim oturduğum koltuğun yan tarafına oturarak benim yaptığım gibi Beril'i izlemeye koyuldu.

"O zamanlarda daha 7 yaşındaydı, minicik yüzü ve o minicik bedeni. Beni, annemi, babamı her gün mutlu etmek, neşemizi her zaman zinde tutmak için dolu dolu gülümserdi. Durum ne kadar kötü olursa olsun hep güçlü bir şekilde ayakta dururdu. Beril de aynı onun gibi, hangi durumda olursa olsun hep yüzünde büyük gülümseme ile ayakta dimdik durur. Belki beni ona çeken şey budur." dedim omuzlarımı silkerek.

Burak anlayışla kafasını sallayarak Beril'e doğru bakmaya devam etti. Çok geçmeden aklıma takılan soru ile Burak'a döndüm, "Peki sen neden Beril'in üzerine bu kadar çok titriyorsun?" diye sordum merakıma yenilerek.

"Beril, annesini kaybettiğinde daha 5 yaşındaydı. Babası yıkılmıştı onun ölümünden sonra. Benim annem ise Beril'i yanına alarak babasını uyardı, toparlanması için 2 yılın var dedi ve Beril, 7 yaşına girdiği gün babası onu yanımızdan alıp Antalya'ya geri döndü. O 2 yıl boyunca Beril, benim olmayan kız kardeşim gibiydi." dediğinde onu anlayışla onayladım. Burak yerinde huzursuzca kıpırdanarak, "Neyse ben sizi artık yalnız bırakayım, iyi geceler." dediği gibi yerinden kalkarak odadan dışarı çıktı. Bir süre onun arkasından kapalı olan kapıya dikkatli bir şekilde baktıktan sonra cebimdeki yeni evinizin anahtarı hatırladım ve cebimden çıkarıp bakmaya başladım.

Basit bir anahtardı ama benim için anlamı büyüktü. Artık Beril'le kendimize ait bir dünyamız olacaktı ve o dünyayı dolduracak çocuk kahkahaları olacaktı. Bir süre de, yüzümde aptal bir sırıtma ile anahtara bakarken, "Demir," diye seslendiğinde annem yerimde sıçramıştım. Annem yüzünde mahçup olmuş bir ifade ile, "Üzgünüm, seni korkutmak istememiştim. Müsait misin?" diye sorduğunda onu onayladım ve yerimden kalkıp onu mutfağa kadar takip ettim. Tolga'yı salonda görmemiştim, yatmış olduğunu düşünerekten annemin karşısına geçip oturdum ve onun konuşmasını bekledim.

"Biliyorum sizi kovuyormuşuz gibi oldu ama gerçekten aklımızda olan fikir bu değildi. Burak'ın dediği gibi, sizler daha gençsiniz ve birbirini daha iyi tanımanız için bir ortam yaratmaya karar verdik. Hem bizler evdeyken siz rahat değilsiniz." derken hafif kızarmıştı. Annemi bir genç kız gibi tepkiler verirken en son ne zaman gördüğümü hatırlamaya çalışırken neredeyse hiç görmediğimin farkına vardım, düğün günü hariç. "Baş başa kalacak zamanınız neredeyse hiç yok, ya sen iştesin ya da Beril müsait değil, bu yüzden her sabah seni kapıdan uğurlayacak ve her akşam seni kapıda karşılayacak kendinize ait bir ortamınız olsun dedik." dediğinde yüzüne yerleşen tatlı gülümseme ile sanki 10 yaş gençleşmiş gibiydi.

Gülümseyişine karşılık olarak yüzüme yerleştirdiğim gülümseme ile masanın üzerindeki elini tutup sıktığımda, "Emin ol, ne benim nede Beril'in aklına bu konunda aklımıza kötü bir şey gelmedi." dediğimde annem sanki rahatlamış gibi nefesini verdi ve gülümsemesini genişletti. Anlayışla kafasını sallayarak, "İyi ki de sen varsın!" dedi ve yerinden kalkarak yanıma gelip sıkıca sarıldığında bende karşılık vererek ona sıkıca sarıldım ve bir süre bu şekilde bu şekilde oturduktan sonra yukarından gelen bir kaç tıkırtı ve Beril'in gür çığlığıyla hızla yerimden kalkarak koşarak açık olan kapıdan içeri girmemle Beril'i gözyaşları içinde titrerken bulmayı hiç beklemiyordum.

Üvey KardeşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin