Bölüm 16

11K 259 9
                                    

Daha önce bölüm paylaşmadığım için özür dilerim, derslerime ağırlık verdiğim için bazen hiç zaman bulamadım. Gerçekten çok özür dilerim. Umarım bu bölüm hoşunuza gider.

#The Avener - To Let Myself Go

Sizi gülümsetebilen insanların peşine
takılın, çünkü sadece bir gülümseme
karanlık bir günü aydınlatabilir.

Molière

-Beril'in Bakış Açısından-

"Hayatım, hadi kalk, kahvaltı hazır!" diyerek tatlı bir şekilde fısıldadı Demir. Gözlerimi araladığımda onun, benim üzerimde asılı kaldığını fark ettim.

Kollarımı boynuna dolayarak onu kendime doğru çekip dudaklarına sabah öpücüğümü kondurdum. Kolları bedenimi okşayarak kalçama doğru inip sıkıca sıkınca elimde olmadan inledim.

Demir'in yüzüne yerleşen gülümseme, benim onun dudaklarından ayrılmama neden oldu. Kaşlarımı çatarak, "Ne gülüyorsun?" diye sordum dirseklerimin üzerinde doğrularak.

Burnumun ucuna bir öpücük kondurup üzerimden kalktı. "Eğer o tatlı kıçını kaldırmazsan ben kaldırmasını bilirim!" dedi ve odamdan çıktığında yatağın ucunda yatan o tatlı canlıya bakmaya başladım. Sen ne kadar da tatlısın öyle!

Yataktan kalkarak banyoya gittim ve işlerimi halletikten sonra mutfağa indim. Kahvaltı masasında herkes yerli yerindeydi. Tek fark Buse ve Ali'nin de bulunmasıydı.

Yerime oturduğumda kıçımda hissettiğim acı tarif edilemez bir şekilde kötüydü. Demir, bu halimi fark etmiş olmalı ki yüzündeki sırıtma daha da genişledi. Onun tarafına doğru biraz eğilip, "Gülmeye devam edersen o ağzını yırtarım!" dedim dişlerimin arasından tıslayarak. Bu sözlerimden sonra yüzündeki sırıtma biraz daha arttı. G*t.

Ali bana bir şey ima eder gibi bakarak, "Ee, Bayan 19! Doğum günün nasıl geçti?" diye sordu merakla.

"İyi-" dememe fırsat kalmadan Bay Öküz sözümü kesti. "Sana ne?!" diye sordu suratında ki p*ç gülümsemeyi genişleterek.

Annem aramızdaki sohbeti bölerek, "Konuşacağınıza hadi kahvaltınızı yapın! Her şey bittikten sonra konuşursunuz!" dedikten sonra kahvaltısına geri döndü.

Yarım saatlik bir kahvaltı sürecinden sonra erkekler anneme teşekkür edip yukarı çıktılar. Ben ise Buse ile birlikte bulaşıkları toplayıp onları yıkamaya başladım.

Buse benim tarafıma dönerek, "Ee, anlat bakalım Bayan 19. Ne düşünüyorsun, neler hissediyorsun?!" diye sordu imayla.

Dudağımı ısırarak, "Eğer ben hamile kalırsam Demir beni terk eder mi?" diye sordum fısıltıyla. Buse'nin bulunduğu tarafa kaçamak bir bakış attığım da bana şaşkınlıkla baka kaldığını fark ettim.

"S-siz seviştiniz mi?!" diyerek kısık sesle çığırdı. Kafamı olumlu anlamda salladıktan sonra bulaşıkları yıkamaya devam ettim. Hemen heyecanla, "Ne oldu? Nasıl oldu? Çok acıdı mı? Niye ben bunu en son öğreniyorum?" diye sordu yanaklarını şişirip dudaklarını büzüştürerek.

Bulaşıkları yıkamayı bitirdiğimde Buse'nin elinden tutup odama çıktım ve onu yatağa oturttum. "Emin ol, bu evde sen ve büyük ihtimalle bir tek Ali biliyor!" dedim ve yatağıma yatım Minnak'ı kendime doğru çekip onu sevmeye başladım. Buse'nin bakışları kediye gelince tiz bir çığlıktan sonra benim kulaklarım duyma fonksiyonunu yitirmişti.

Buse Minnak ile sevişirken aklıma gelen soru ile hemen yavrumu onun elinden alıp, kendi yatağına yatırdım.

Tekrar yerime geçerek, "Peki sizin aranızda neler oluyor? Bildiğim kadarıyla 2 günlüğüne Ali'nin ailesine ait olan Dağ Evinde kaldınız?!" diye sordum imayla.

Üvey KardeşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin