Bölüm 7

19.6K 471 53
                                    

Bölüm düzenlenmiştir. Umarım hoşunuza gider. Özellikle de senin meleğim ;) Neko-chan

#Charli XCX - Boom Clap

Bilmelisin ki , gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşklarında.

Can Yücel

-Ali'nin Bakış Açısından-

Buse uyuduktan 1-2 saat sonra amcamın bana hediye ettiği dağ evine gelmiştik. 2 katlı büyük ve hoş olan bu evin çevresi, irili ufaklı Çam ağaçlarıyla çevriliydi. Özellikle kış aylarında, her yeri kar kapladığında burası, apayrı bir cennet haline dönüyordu. Ağaçların arasındaki gizli patikadan içeri geçtikten 200 metre ileride arabayı durdurdum ve arabadan inip Buse'nin bulunduğu tarafa geçtim.

Uyandırmamak için çok sessiz ve dikkatli bir şekilde kucağıma aldıktan sonra evin giriş kapısına doğru yürümeye başladım. Kapıyı zor da olsa açtıktan sonra içeri girdim ve Buse'yi kanepenin üzerine yatırıp üzerini ince battaniye ile örttüm ve evden dışarı çıkıp arabaya doğru yürüdüm. Arabaya ulaşınca ilk önce Buse'nin oturduğu taraftaki kapıyı kapattım. Daha sonra arabanın arka kısmına geçip bagajdan, dün akşam hazırladığım çantamı çıkardım. Bagajın kapağını kapatıp arabayı da kilitledim ve koşarak eve girdim.

Sessiz bir şekilde kapıyı kapattıktan sonra elimdeki çantayı boş olan tekli koltuğa attım ve bakışlarımı melek gibi uyuyan varlığa çevirdim. Aslını söylemek gerekirse, Buse'yi yanımda buraya getirmek benim planım değildi. Yani planlanmış olan bir şey değildi.

-Bu Sabah-

Sabah evden büyük tartışmalarla ayrıldıktan sonra kafa dağıtmak için dağ evine gitmek istedim ama ayrıca Buse'yi de görmek istedim. Arabayı hızla Buse'nin okuduğu üniversitenin kampüsüne doğru sürmeye başladım. 15 dakika sonra kampüs çıkışına yaklaşınca Buse'nin çatık kaşlı halini gördüm ve suratıma aniden yerleşen p*ç bir sırıtmayla biraz daha sürdüm ve yanında durdum.

Arkasında Beril de nefes nefes koşturarak gelince bir şeylerin döndüğünü hemen anladım. Buse hiç beklemediğim bir şey yaptı -arabanın ön yolcu koltuğunun kapısını açıp çantasını koydu- ve geri çekilerek Beril'in yanına gitti. Ben ise yüzümdeki sırıtmayla Beril'e el salladım. Buse onun yanına yaklaşınca bir anda Beril'in sesi yükseldi. "Sen ve Ali. Ve benim bundan haberim yok! Pes valla! Pes! Birde en yakın arkadaşız!?" dediğinde çevrelerindeki pek çok kişi onlara 'Siz insan mısınız?' bakışını atarak işlerine devam ettiler.

Buse'nin ufak bir açıklama konuşmasından sonra Beril kafasını anlayışla salladı ve Buse hızla ellerini Beril'in boynuna doladı. 10 saniyelik -belki daha fazla süren- bir sarılma faslından sonra Buse geri çekildi ve Beril'e bir şeyler daha söyledi. Beril kafasını olumlu anlamda salladığında Buse, yüzünde kocaman bir sırıtmayla hızla arabaya bindi ve, "Çabuk Demir'in yattığı hastaneye gidiyoruz!" dediğinde Demir'e bir şey oldu korkusuyla hızla gaza yüklendim. 5 saniyede 110'a dayanan ibre, Buse'yi korkutmuş olacak ki," Yavaşlaya bilirsin, Demir'e bir şey olmadı." dediğinde yumuşak bir şekilde arabanın hızını azalttım.

"Neden daha sakin bir şekilde 'Hastaneye gidelim.' demedin?" diye çıkıştım ona derin bir nefes alarak.

"Bilmiyorum," diyerek konuyu kestirip attı kızıl. Sonunda merakıma yenilerek, "Peki orada Beril'in çığırmasına ne cevap verdin de Beril bu kadar sakin karşıladı?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak.

Üvey KardeşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin