Bölüm 44

82 4 0
                                    

-Beril'in Bakış Açısından-

Her sabah ki gibi aynı olan rutinlerimden biri olan mide bulantısı ile uyanmış kendimi yine klozete sarılırken bulmuştum ve bu durum giderek benim canımı daha da çok sıkıyordu. İşlerim bittikten sonra kendimi rahatlatmak adına girdiğim ılık bir duşun ardından kendi vücudumdaki değişikliklere aynanın aksinden bakıyordum. Çok bir şey değişmemişti aslında, hafif belli olmaya başlamış karnım ve çöken yüzüm dışında her şey eskisi gibiydi. Odaya geri dönüp dolabı açtım ve içinden iç çamaşırlarımı çıkarıp giydiğim sırada odaya çat kapı giren Demir'e şaşkınlıkla baktım. "Sen işte değil miydin hayatım?" diye sordum hala şaşkınlık içerisinde. O ise benim görünüşüme aç gözlerle bakıp başını iki yana sallarken yüzündeki muzip bir gülümsemeyle yanıma geliyordu.

"Sabahları böyle güzel bir görüntüyü kaçırdığımı bilseydim işe daha geç gitme kararı alırdım güzelim." dediğinde hala sırıtıyordu ve sonunda benim dibime geldiğinde elleriyle belimden tutmuş beni okşamaya başlamıştı. Uzun zamandır onun dokunuşlarını hissetmemekten dolayı bu dokunuştan ilk başta irkilsemde kendimi ona teslim etmekte hiç zorluk yaşamamıştım. Yavaş yavaş vücudumda gezinen parmakları beni benden alırken bir anda karnımdan yükselen guruldama sesi bizleri duraksatmıştı. Bir süre sonra ne olduğunu idrak ettiğimizde ikimizde gülmeye başlamıştık. "Anlaşılan benim canlarım çok acıkmış." dediğinde hala gülüyordu. Onun o gülümseyen yüz ifadesini gördükçe hala kendime şu soruyu soruyordum. Onun gibi bir insanı hakederken bunun bir bedelini ödeyecek miydim?

Omzuma konan narin bir öpücük beni düşüncelerimden çıkarmış, istemsiz bir şekilde gülümsetmişti. Bu insanın, bu sevginin, bu şefkatin, bu mutluluğun bir bedeli varsa ve o bedeli ödemem gerekecekse eğer her ne olursa olsun ödemeye hazırdım, canım pahasına olsa bile. Onun gülümseyen ifadesine karşılık olarak bende gülümsedim ve istemeyerek bile olsa vücutlarımızın arasına soğukluk girmesine sebep olacak şekilde ondan uzaklaşıp dolabın içinden yumuşacık olan bir eşofman takımını üzerime geçirdiğim gibi arkamı dönüp parmak uçlarımda yükselerek dudaklarımızı birleştirdim. Ağzıma gelen acı kahve tadı yüzümü buruşturmama neden olsa bile bunu kendimde yansıtmamaya çalışarak geri çekildim ve gülümseyerek, "Sen yaptın mı kahvaltını?" diye sorma ihtiyacı duydum. Çünkü biliyordum onun huyunu, aç karına kahve içmek gibi pek çok farklı huyu vardı. O benim sorduğum soruyu onaylayacak şekilde başını salladığında bende ondan biraz uzaklaşıp odadan çıktım ve mutfağa doğru yöneldim.

Halime abla yine her zamanki gibi harikalar yaratmıştı sofrada. Ona günaydın derken bakışlarım masadaki tabaklarda geziniyordu sürekli. Arkamda duyduğum kıkırtı benim kaşlarımı çatarak oraya bakmama neden oldu. Kimse benimle yemeğim arasına giremezdi, her ne kadar daha sonra onu kusacak olsam bile. Bu düşünce benim yüzümü asmama neden olurken ben kafamı iki yana sallayıp sandalyelerden birine oturduğum gibi yemek yemeye koyuldum. Yanıma gelen Demir'e bakma gereği duymadan yemeğimle ilgileniyor olmam Demir'i güldürmüş olmalı ki onun bu sessiz kıkırtısına gözlerimi kısarak bakmaya başladım.

''Sırıtıp duracaksan hiç gözüme gözükme lütfen hayatım, bunu senin iyiliğin için söylüyorum.'' dedim ve önümdekileri yemeye devam ettim. Bu sözlerim Demir'i daha fazla güldürmüş olmalı ki artık kahkaha atıyordu. Kaşlarımı daha fazla çatabilirmişim gibi daha da çattığımda bir yandan da yemek yemeye devam ediyordum. Demir başını iki yana sallayıp birkaç derin nefes sonrasında gülmeyi kesmiş kendine gelebilmişti. ''Senin için güzel bir sürprizim var hayatım!'' dediğinde ben sonunda elimdeki reçelli ekmeği bırakıp ona bakmaya başladım.

Sol kaşımı şüpheyle kaldırarak, ''Neymiş o güzel sürpriz hayatım?'' diye sorduğumda yarıda bıraktığım reçelli ekmeğimi tekrar yemeye başladım. Demir yanıma yaklaşıp başımın tepesini öpüp saçlarımı okşamaya başladığında sinirli ve huysuz halimden eser kalmamıştı. Uyuşmuş ve yumuşamış bir şekilde ona baygın bakışlar atmaya başladığımda Demir bana en sevdiğim gülümselerinden bahşetmişti. Yumuşak gülümsemesi bana dile getirmediği bütün hoş duyguları dile getiriyordu. ''Sürprizin ne olduğunu söylersem sürpriz olmasının bi anlamı olmaz hayatım.'' dediğinde başımı tekrar öpmüştü. Bu güzel ve sakin anı bozan şey Demir'in telefonuydu. Eşofmanın cebinden çıkardığı telefonun ekranına baktığında yüzündeki yumuşak ifade solup yerini ciddi bir hal almıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 13, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Üvey KardeşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin